Rüveyda Sadak

Gazze'de Süreli Tebessüm Serbestîsi

Rüveyda Sadak

Kuzeyden ve güneyden hâlâ devam eden bombardımanlarla can kaybının 15 bin üzerinde olduğu Gazze için protest sesler, artarak devam ediyor. New York Times Ortadoğu Büro Şefi Hadges, Filistin için herkesin ayağa kalkma vakti geldiğini ve tarihindeki en kötü soykırıma imza atıldığını ve bunun bir soykırım kampanyası olduğunu ifade ediyor. BM sözcüsü Dujarric, insani ateşkes çağrımızı yineliyoruz açıklamasında bulunuyor. Evet, endişe yapılı söylemlerdi bunlar. Dubai’deki BM İklim Zirvesi’nde, Paris’te, Berlin’de, Avusturya’da ve daha birçok ülkede gösteriler yapıldı ve yapılıyor. Yapılan gösteriler, Gazze’deki zulmün bir adıydı ve Gazze’ye yönelik yığın bir katliama dönüşen fanatik islamofobinin karşısında, toplu bir tepki yönünde gerçekleştiriliyor. Şefkatin biyolojisi olarak, ‘Free Palestine’ etiketli bu küresel anlatı, Dünya toplumlarının amaçta bütünleşmiş olduklarını gösteriyor. Nitekim teknik kronolojide 7 Ekim’den bugüne, kabule mutabık kalınan bir katliam söz konusu. Free Palestine sloganlı pankartları görmek, artık yabancı gelmiyor. Aktif diplomasinin, ülkeler kapsamında böylece yoğunlaştığı sonucunu görebilmek, küresel hümanizmin oluşturduğu bir gurur rezervi ve bir istikrar olmalı. Ve aslında denklem hâlâ aynı ve farklı olan bir nokta var ki çözümün, barış ortamlı bir ara ateşkes ve sivil inisiyatife bağlı ve yüzleri güldüren bir mutabakat bir diplomasi tasarruf ve tasavvuru oluşu. 
Bir sorun tabiî ki var. Yalnız bu sorun, kavramıyla bütünleşen bir rutin olup bir Filistin sorunu değil, aksine yıllardır Filistin’e dair devamlılık gösteren bir sorun olmuştur. 
İlk rehine takasından... Hamas tarafından serbest bırakılan rehinelerden bahsedelim. Serbest bırakılan kişilerin yüzlerini gördünüz mü mesela? Serbest bırakılan herkesin yüzü gülüyordu. Ve tabiî ki Gazzeli olup, serbest bırakılan Gazzeliler için de aynı durum, psikolojik konfor dışında iyi olmasa da Gazze için özgürlük güzeldi. Cadde, sokak, yollar taşmıştı insan kalabalığıyla. Sebep? Bu defa kaçış değil, özgürlüğün gerçeklik bulmuş bir hali yaşanıyordu, Gazze’de. 44 rehine serbest bırakılmıştı. Ateşkes 2 gün sürdü. Gazze’den ilk etapta 11 rehine serbest bırakılarak yetkililere teslim edildi. Hamas’tan rehineler teslim edilirken, yüzlerinde tebessüm ve dilde teşekkürlerle ifade edilen bir minnettarlık vardı. Kendilerine insan olduklarını unutmadan, unutturulmadan yapılan insan değerli muamele edilen bir manzaraydı bu. Ve her şeyden önce insan kavramının, içeriğinde başkalaşmadan ve insana, olduğu gibi olması gerektiği gibi davranılmasıydı.  Hamas kanadından bir kıssa… Rehine takası sonrası bir mektup ve bir minnettarlık… Küçük kızıyla serbest bırakılan bir kadın, Kassam Tugaylarına, kızına karşı gösterilen insani muameleden dolayı teşekkür temalı bir mektup yazıyor. Hamas tarafından gösterilen insani nitelikli muamelenin, memnuniyet katsayılı görseliydi bunlar. Süreç itibariyle bu durum, herhangi bir travma yaşamayan bir çocuk için minnettarlığa sebep, önemli bir değer ifadesiydi. Hamas tarafından güvenlik ve hümanist algı etiği sebebiyle uzlaşıyı sağlayabilmek konusunda, sürece yayılan olumlu telkin pratiği gerçekleştirildi. Küresel diplomasi ve geçici olsa bile esnetilmiş şartlar, rehine takası dolayısıyla bir barış ortamı ve yönteminin hayata geçirildiğini böylece gösterdi. Ateşkesin Hamas tarafından alınan rehineler tabanlı olumsal yükselişi, lehine gelişmelerle sonuçlandı. Bu ne bir çökme ve ne de bir duraklamaydı. Bu bir yükselme olabilirdi ki hâlâ konuşulan bir memnuniyetin var olduğu ve esaret ile minnettarlığı aynı cümlede kullanabilmenin, spesifik bir kavram olsa da Hamas’ta rehineler teslim edilirken, tebessüm ve teşekkürlerle minnettarlığın gerçekliğini böylece teyit etti. Bu önemliydi ve şöyle ki rehinelere işkence edilmedi. İnsan muamele ile ve her şeyden önce insan oldukları için ve hiçbir yerde benzeri tutumların görülmediği bir manzara olabilirdi bu.
Ve Filistinli bir çocuk, sosyal medyadan bir video paylaşıyor. ‘Ateşkes hep sürsün, hayat böyle güzel, bu bir sevinçti ateşkes sevinciydi diyerek ekliyor, ateşkes olunca herkes mutlu, uçaklar yok, bomba sesi yok...’ Ve böylece Dünya iyiydi ya da iyi olmak gerçekten iyiydi. Olumlu radikal neticeler oluşturacağı için Gazze’de süreç itibariyle ateşkes, oldukça iyi bir pozitif olumsallıktı ve bütün bunlar, yalıtılmış bir hümanizm gerçeği ve islamofobi sorunsalını ortadan kaldırarak barış ortamını sağlayabilirdi. Ve artık özelden çıkıp hatta topluluk ve dolayısıyla toplumsal ve Dünya küreselinde, akmasa da damlayan değil, aksine okyanusta devasa dalgalara dönüşen tepkiler, boykotun gerçekten bir boykot olduğunu hem kelime ve hem de vicdana ve küresele uyarladı. Gazze’de katledilen bir insan ve bu da taş, sopa ile değil; gelişmiş ve oldukça büyük boyutlu teknoloji gerektiren alet, makinelerle yapılıyor. Bakın katledilen sivillerin ve hatta bebeklerin siyaset denen kavramla bir ilgisi, bilgisi olabilir mi? Bebekler bilir miydi, katledilmeyi? Maalesef onlar bunu katledilerek yaşadı. ‘Haksızlığa karşı susan, dilsiz şeytandır’ ruhunu, toplumsal vicdan ve küresel bir dayanışma ile bütünleştiren bir ses ki Gazze’de yaşanan sivil katliama seyirci kalmayıp, ‘Komşusu açken, tok yatan bizden değildir’ düsturu ile mana âleminden, toplumsal bir amacı benimseyip, haykıran yine toplumların sessizliği, yüksek sesle seslendirmesiydi. Bu katliama seyirci kalmayıp, boykot bir dil ile ve ayrıca gösterilerle zulme karşı tepkiler gösterildi. Gazze’de, geçici olmayan bir daimi ateşkes sağlanabilirse limitli olan yaşama hakkı ve tebessüm etmek, süre sınırlı olmayacak. Ve rağmen Filistin halkı için yaşayabilmek ve tebessüm edebilmek, hayatın normallerinden olması gerekirken hâlâ boykot konusunda mesafeli olanlar için alışkanlığın lükse dönüşmüş şekliyle doğru sanılması normal mi?
 

Yazarın Diğer Yazıları