Rüveyda Sadak

Nasıl Biliriz Bayramı?

Rüveyda Sadak

Oruç ile başlayıp, bayram ile son bulan bir ramazan ayı geride kaldı. Şimdi ise bayram... Daha öncesinde gün temalı bayram namazından bahsedelim. Bilinir ki bayram namazının teravih, cuma gibi toplulukla kılınan namazlardan bir farkı yoktur. Nedir amaç? Topluluğun aynı ibadeti yerine getirebilmek için bir araya gelebilmiş olmasıdır. Başka bir perspektifte anlaşılması gereken ise sebebini haklı çıkarmayan, garip şekillerin mevcut nüfuzunu koruyor olmaya çalışması ve bunun için de üstün bir çaba göstermesidir. Nitekim öğrencinin formasız olabileceğini düşünebilenimiz, mümkün mü? Ya da doktor reçetesindeki önerinin dışına çıkan hastanın, iyileşebilme ihtimali öngörülemezdi, öyle değil mi? Sınava giren öğrencinin uygun olmayan kıyafetle sınava girebilmesinin olasılığı da tabiî ki düşünülemezdi. İmkânı tamamen ortadan kaldıran birkaç örnekten sonra, bayram namazında etik sorumluluğu ve daha öncesinde, dini hassasiyeti göz ardı ederek ciddiyetten uzak bir değişik üslubun, deforme olan şeklini resmettiği ifade edildi, kostümün örümcek adam koleksiyonuyla. Neyi görmüştü, cami sakinleri? Anlam verilemeyen ve asla da açıklanabilmesi ne lüzum ne de merak gerektirmeyen öylesi bir pozisyonun bir doğruluk karşılığı olduğunu ya da gerçekten bir mantık içerdiğini düşün(ebil)mek, neye göre 5N 1K olabilirdi? Aktör kişinin sebebiyle bir kostümün cami mekânda, neyin anlamsızlığını yerine getirebilmekti? Bu kadar da olamazdı. Ve rağmen ve en azından yurttan güzel bir haber de yok değildi. Bursa’da 1 kilometrelik bir bayramlaşma kuyruğuydu, bu. Kendisi, absürt olmayıp aslında görülmek istenilen doğru bir manzaraydı. Toplum tarafından farklı ve aynı standartları sağlamanın dışında, bambaşka anlaşılabilmek dürtüsü ve nasılsa tolere edilebilmek düşüncesi böylece majör bir incelik (!) oluşturmaya çalışsa da hiçbir kavramından öteye geçemeyen gerçek bir gereksizlik, tasavvur edilmişti. Söz konusu bayram iken bir kalabalık daha vardı, bayram için toplanan bir kalabalık. Gazze’de yağmurun ıslattığı, bayram namazı için üst seviye bir değişim geçirmeyen bir Gazze halkı. Ve mimarisi, medyanın sosyalinde (!) gereksiz figürlerle gerçekten önemliymiş gibi kabartılan başarıya (!) profesyonel bir imza mıydı, camiye gelinen ve gelirken de samimiyet rutini kategorisinde bir inisiyatif temenniyle liyakati taçlandırmaya çalışan mantık? Kahramanlarıyla karakterleriyle ve nihayetinde, kişileriyle özdeş bir film öznesinin, gündem oluşturmak için cami mekânın özelinde önceden kurgulanıp uygulanan etik bir yanlışınritüele dönüştürülmesi, anlaşılan o ki sıra dışı bir alışkanlık haline geldi. Mantığı, şova tercih eden günümüz şimdi’si, simülasyonu var gibi bir gerçek sanıyor demek ki. Doğru şu ki gerçek Dünya’da, simülasyon yok ve örümcekten bir insan da.

Yazarın Diğer Yazıları