Rüveyda Sadak

Gazze'de 30 + 9 Gün! 

Rüveyda Sadak

Sürekli dehşet ölümlerle güncellenen bir harita olarak bilindi ve bilinen, Filistin. Ve bir ay çoktan geçti. 14 Kasım itibariyle katliamda 39. Gün ve süreç boyunca aralıksız olarak devam eden bir soykırım yapılıyor. Seyircisi Dünya olan bir soykırım bir katliam bu. Her 1 saatte 15 kişi ve her 10 dakikada 1 çocuk ölüyor. Şimdiye kadar 4 bin 600 çocuk öldü. Can kaybı 11 bin 240 gibi devasa oranda bir sayı. Son haliyle Gazze artık bir harabeye dönüşmüş durumda. Hastaneler hedef alınıyor. Şifa hastanesi artık işlevsiz bir halde ve hastanelerin hiçbiri sağlık hizmeti veremiyor. Neydi Filistin? 40 güne yakın savaş, çatışma, bombardıman, ölümler karşısında direniş göstermekti. Gazze’de katliam sürekli ve hâlâ devam ediyor. Göçe zorlanan Filistinliler ve rağmen ellerinde beyaz bayraklarla bombalara karşı büyük bir dirayet ve direniş ve iman gücü ile barış diyor her bir Filistinli.

Ve şimdi küresel vicdan… Müslüman olan ve Müslüman olmayan fakat kimliğinde toplum bireyi olduğunu ifade eden bir canlının, protesto için Filistin’e destek vermesinin adıydı, insanlık. Yapılan protestolarda, stop deniyor rahatsız olunduğunun ifadesiyle. Kaybolan Gazze şehrinin yok olan insanlarına destek verilerek, bu katliama tepki gösteriliyor. Ve free palestine deniyor, yüksek seslerle özgürlük isteniyor soykırım, katliamın merkezindeki Filistin’e. Dünya konjonktüründe tepkiler sürüyor ve büyüyor. Avrupa başkentlerinde tepki için gösteriler yapılıyor. Free palestine pankartlı binlerce hümanist insan, Gazze’de yaşanan katliam ve soykırıma karşı, etkiye tepkisiz kalmadıklarını gösteren protestolar yapıyor. Ülkeler, bu katliamın çözümü için ateşkes çağrısı yapıyor. AB çatışmalara derhal ara verin çağrısında bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Ghebreyesus, Gazze’de hiçbir yer ve hiç kimsenin güvende olmadığını söylüyor. Süreç itibariyle diplomatik çıkışlardan bir başkası olan Rusya, insani bir ateşkes öneriyor. Ve fakat bazı ülkeler tarafından kabul edilmiyor. Mevcut durumu, işlevselci değil de çatışmacı yaklaşımla sivillerin zarar gördüğü, öldürüldüğü bir standardı, doğruymuş gibi teyit ettiren bu kabul, öncelikle hümanizmi yok eden bir girizgâh oluyor. Bunun etik bir karşılığı olmadığı zaten biliniyor ve Dünya insanı bağlamında bir değerlendirme miydi, kapsamı sadece insan olan? Gazze’de yaşananlar bunun somut bir sebebe değil, sempatik (!) keyfe dair bir takıntı olmasıydı, bahsinde gerçekleşen Gazze faciası. İnsanın, bireysel olarak insani hakkı üzerine çok çeşitli makaleler, okumalar yapılabilir vesaire.  Fakat söz konusu bir Filistinli olunca, orada bir ünlem ve soru işareti bir arada kullanılabiliyor. Bireysel bir insan hakkı, çıkar tasarrufunda bir gelişmişlik ifadesi olabilir mi ya da insan denen canlının, insan olarak nitelendirilebilmesi için yaşadığı coğrafya, neden bir önem teşkil eder ve burada bireysel inisiyatif, neden olumsuz yanıt alır? 

Marksist incelemelerden, geçmiş tarihte yer alan postkolonyal bir diplomasi vardı malum. Coğrafya olarak Hindistan, Afrika gibi ülkelerden oluşan ve dönemi hatırlatan bir uluslar arası ileri boyut analiziyle yine adından söz ettiren sınıfsal hiyerarşiden bahsedilmişti. Nitekim modern ileri özne, katliamın en ön sıra seyircisi oluyor. Dünya tepki gösteriyor ve sesleniyor. İleri özne olmak, sınırları en uçlarda yer alan bir gelişmişlik miydi? Böylece Filistin insanlığını yok etme stratejisi, günümüz Dünyası’nda, hiyerarşik üstünlük sağlama yolunda, Filistin’e karşı bir gündem oluşturuyor. Masum ve mağdur insanların, bebek, çocuk ve aslında orada yaşayan nefes alan insanların, sebepsiz bombalanarak öldürülmesini hangi gelişmişlik, haklı gösterebilir? Bu bir savaş değil. Bu bir katliam. Ve böylece bir şehir bir mekân ve insanlık öldürülüyor. 

Ülkemizde Filistin’e destek için soykırıma dur de mitingi ve kilometrelerce uzunlukta oluşturulan şerit ile binlerce insan, tek amaç olan Filistin’e destek yönünde yürüyüş yapıyor. Belediyeler, bünyelerindeki tesislerde boykot ürünlerinin satışını durduruyor. Bireysel olarak yapılan alışverişlerde, boykot ürünleri tercih edilmiyor. Bir insan değil bir şehir öldürülüyor. 4 binden fazla bir rakamdı, öldürülen çocuk sayısı. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerif’te, ‘Kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse kalben karşı koysun.’ buyurmuştur.  

İnternetin yaygın olarak kullanıldığı bilişim ve teknoloji çağında, insanlar Gazze’ye destek amaçlı ve ellerinden geldiği ölçüde destek vermeye çalışıyor. Sosyal medyada örnekleri fazla olan türevler çoğaltılabilir. Mesela bir platformdan bahsedelim. Sosyal medyada bir sayfa. Bir dua sayfası, bu. Filistin’de haftalardır yapılan bombardıman, katliam ve masum sivillere karşı Dünya’nın seyrettiği bu görüntü için Filistin’deki masumlara, dua ile destek olmaya çalışılıyor söz konusu platformda. Ve dua ediliyor. Evet, ‘Dua’ Ve Filistin katliamında, bombalanan Gazze ve mağdur siviller için şu anda şu süreçte, dua etmek kadar ehemmiyetli başka bir şey düşünüldüğünü sanmıyoruz. Fakat sebebi bile sebepsiz şekilde engellenen, bu dua etkinliğini kabul etmemek gibi bir ironi de maalesef mental bir revizyon gerektiriyor. İleri olmanın katlanan seviyesi ve ileri derece entelektüellik (!) iyiye kötü, kötüye iyi demekse şöyle bir cümle… 40 güne yakın süreli katliam ve soykırımın gerçekleştirildiği bu ileri (!) modernlikte yer alan, savaş sempatisi canlıların değil de dualarla Filistinlilere, manen destek olmaya çalışan bir dua sayfasının, dua ile gerçek doğruyu yanlış olarak entegre etmeye çalışmanın da normal olduğunu düşünmek, son derece manidar olurdu. Bilmemek değil öğrenmemenin sorunsalı bu olmalı. Ve insan hakları hümanizmi, küresel jargona ekleyen bir küresel modern oluyor. Hâlâ konuşuyoruz, hâlâ tartışıyoruz ve hâlâ devam eden bir bombardıman, ateş çığlıkları yükseliyor Gazze göklerinde. Ve dualarımız Filistin için. 

Yazarın Diğer Yazıları