
28. Yıldönümü'nde 28 Şubat
Rüveyda Sadak
Politik kapsamıyla 28 Şubat bir siyasal, eğitim ve kısaca sosyolojik bir gündemdi. 28 Şubat itibariyle 54. hükümetin başbakanı, 27 Şubat’ta vefatından sonra geçen 14. yıl… Devasa projelerin, ağır sanayinin bir mimari ismi olan ve bir cümle ile geçiştirilemeyecek çalışmaları ile bilinen Prof. Dr. Necmettin Erbakan, siyasi hayata yön veren, kapsamlı ve donanımlı bir pusula olmuştur. Dönemin Refahyol hükümeti, irtica kavramının gündeme getirilmesiyle dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın, yapılan mobbing sonucu istifası ve böylece mevcut Refahyol hükümetinin dağılmasıyla neticelenen ve dini inanç konusunda uygulanan başörtüsü kavramını dahi bir sorun olarak ifade eden bir süreçtir. Muhafazakâr bir kimlik olan Erbakan’a yapılan bu haksız uygulama, %98’i dini kimlik olarak müslüman olan bir ülkede, islam dinini ve dolayısıyla da Erbakan kimliğini ötekileştirerek, sözde bir sekülerlik ile batı tarzı bir reform (!) gerçekleştirilmiş oldu. Buna göre kapatılan imam hatip okulları ve küçük yaş grubu için kur’an kursları yasaklandı, katsayı sorunuyla birlikte başörtüsü yasağı yaşanılan zorluklardandı. Sadece mevcut dönemi değil, devamındaki yılları da kapsayan bu durum için islamofobi kavramını toplum böylece tanımış oldu. Medeniyet, eğitimi öteleyici, ötekileştirici değil; eğitimi önceleyici olmalı, görünümünde ilerici bir seviye ile topluma dair olumlu bir katkı sağlamalı, hegemonya felsefesini pratiğe uyarlamak değil.
Din, sekülerin dışında kutsal bir kavram olmalı. Siyasal kapsamına dahil olup aynı zamanda toplumsal açıdan detaylı bir başka konu olan eğitim fecaati, yine 28 Şubat gündeminde ve sürecinde yer alan bir başka gündemdi. Toplumsal bir sorun oluşturan başörtüsü detayını hatırlayan toplumun aklına gelen ise üniversite sınavına giremeyen ve sebep olarak da sadece başı örtülü olduğu için eğitimine devam edemeyen, başörtülü öğrencilerdi. Dini kapsamı yanında siyasi bir tasavvur olarak ifade edilen başörtüsü bir soruna dönüştürülmüştür. Dönem ve devamı itibariyle liselerin bir tür sınıflandırmaya tabi tutulması ile meslek liseleri ve imam hatip liseleri kavramına dahil olarak farklı pozisyona yerleşen imam hatip liseleri eğitiminin inisiyatifi(!) olmuştu. Başörtüsü ve katsayısı problemi, gündemin ilk başlıklarından olan bu süreç, yıldönümüyle 28 Şubat’ı tasvir ediyor. Topluma dair eğitim serbestliğine tezat bu durum, 1997 yılının mağduriyetinin ifadesidir. Mağdur cinsiyet başörtülü olması sebebiyle kadın olmuştur. Bir anadolu imam hatip lisesi mezunu olarak katsayı sorununu yaşamış olmak, akademi konusunda zor yılları beraberinde getirmişti. İmam hatip ve meslek liseleri adı altında yer alan imam hatip lisesi kategorisindeki katsayı uygulaması, 1 Aralık 2011’de kaldırıldı. Yani 2012’den itibaren üniversite yerleştirmede eşit katsayı kullanılmıştı. İmam hatip dışındaki bir lise mezununun kolaylıkla kazanabildiği fakülte isimleri alfabetik olarak sıralanırken, imam hatipli bir mezun öğrenci, fakülte kavramının dışında yer almak durumundaydı. Bu herhangi genel geçer bir durum değildi. Burada kılık kıyafet adlandırmasıyla başörtüsü yasağı ve buna bağlı bir katsayı problemi yaşanmıştı. Bahsedilen bir dönemin radikal mağduriyetiydi. Başörtüsü için üniversiteye gidemeyen öğrenciler, üniversite sınavlarında başörtüsü dolayısıyla sınavlara alınamayıp mağduriyet yaşamıştı. Nitekim 2012 üniversite sınavı yerleştirme sonucuna göre yapılan hesaplamalar ve doğrultusunda üniversite mağduriyeti, katsayı sorunu vesaire durumun sosyolojik kapsamını açıklıyor. 28 Şubat bir sorunun sebebinin dışında imam hatip lisesi öğrencileri ve gidemeyeceklerini bildikleri üniversite çerçevesinde sadece düşündükleri fakat hayal bile edemeyecekleri bir mekân idi. Eğitimde öğrenmek, eğitimin işlevidir. Fakat öğrenmeyi değil de mağduriyeti ifade eden bir kavram olarak, rencide edilen bir imam hatip sorunsalı olarak bilindi. Ve her konunun bir sosyolojisi olduğu gibi bu konunun yani 28 Şubat’ın da bir sosyolojisi var. Puan katsayısı ile ölçülemeyen puana tabii tutulan yine 28 Şubat dönemiyle tabiî ki ilgisi olmayan başörtülü bir imam hatip öğrencisiydi. Kademesinin batı standartlarınca oluşturulduğu yüksek bir katsayı vardır. Sosyolojiyi her alanıyla sosyoloji olarak açıklayan toplum ise muhafazakâr gerçeklik de yadsınamaz bir durum olarak ifade edilir. Farklılığıyla bilinen entelijansiya, batı sempatisini farklı kulvarda ele almıştı. Edebiyatımızda Ahmet Mithat Efendi’nin bir edebi tür olarak yazmış olduğu Felatun Bey ile Rakım Efendi adlı roman, yanlış batılılaşma temasını ifade etmiştir. Söz konusu başörtüsü olduğu sebeple bir kısıma ayrılarak, katsayı sorunu geçmiş dönemler itibariyle bir sorunsala dönüşmüştü. Böylece eğitim, akademi kavramından izole edilmişti. Katsayı mağduriyeti, çözüme yönelik bir işlevsel olarak 2011’de kaldırıldı. Puanı olduğu halde seçilip yerleştirilemeyen öğrenci profili, artık tedavülden kaldırıldı. 28 Şubat’ın, yeni mezun imam hatip öğrencilerine dair olumsuzluk teşkili, dönemin genç öğrencileri akademik yönde teşvik değil, izole etmişti. Dönemin beraberinde getirdiği zorluklardan, akademi konusunda katsayı, başörtüsü sorunu olarak literatüre eklenmişti. 28 Şubat, gerçekten yaşanmış ve gerçek bir durum olarak tarihte yer alıyor. Demografik kapsamda mağdur özne, başörtülü ve imam hatipli genç mezun sayısının, katsayı sorununa denk gelişiyle yaşanan yükseköğrenim okuyabilme yoksunluğu, eğitim konusunda yaşanılan haksızlığı ifade etmişti. 2012 yılında revize edilerek kaldırılan puan sorunu, olumlu bir netice ile akademi konusunda eşitlik kazandırıyor.