Her anımızın bir hikâyesi var. İşte hayatımıza dair o hikâyeleri bir fotoğraf karesine sığdırıyoruz. Sevincimizi, hüznümüzü, komik hallerimizi, gençliğimizi, yaşlılığımızı … Böyle anlarımızı birleştirdiğimizde de ortaya çıkan tek bir şey var: O da hayatın kendisi. Yani anlayacağınız yaşamamızın her anı bir fotoğraf karesi. Eskiden siyah beyaz, renkli de olsa bir fotoğraf karesine baktığımızda söyleyecek çok şey bulabiliyorduk. Şimdilerde maalesef o da kalmadı. Neden mi? Dijital fotoğraf makineleri ve akıllı cep telefonları ne yazık ki güzelim fotoğrafları allayıp pullayıp istediğimiz şekle sokuyor. Nerede kaldı o doğallık. Böyle olunca da ne o fotoğraf karesinin bir anlamı kaldı. Ne de fotoğraf çekmenin. Bu yüzden eski fotoğrafların verdiği his ve anlam derinliğini telefon galerimizdeki belki de binlerce fotoğrafa baktığımızda bulamıyoruz. Teknoloji sayesinde bir yanımız daha eksik kaldı.
Sevdiklerimizin fotoğrafını cüzdanımızda, cebimizde hatta arabamızın güneşlik kısmında taşımak, her an yanımızda olduğunu bilmek ne güzeldi. Özlediğimizde fotoğrafı çıkarıp uzaklara dalmak bir anlam ifade ediyordu. Ya şimdilerde. Hadi telefonun galerisinde dolaş sevdiklerinin fotoğraflarını bul bak o hissi veriyor mu? Vermiyor işte azizim. Nasıl versin ki o fotoğrafın sevdiklerimizle uzaktan yakından ilgisi yok. Eski fotoğraflardaki bakışlardan, naifliklerden eser var mı şimdi?
İşte şimdilerde bir fotoğraf karesinde bunları bulamayınca içimi bir hüzün kapladı. “Eskimeyen Eski Fotoğraflar” ismiyle naçizane şiiri yazdım. İnşallah beğenirsiniz. İyi okumalar dilerim.
Eskimeyen Eski Fotoğraflar
Nedendir bilmem.
Düştü aklıma geçmiş günler.
Kâh gülüp kahkahalar attığımız,
Kâh üzülüp gözyaşı döktüğümüz,
O her anını zihnime kazıdığım günler.
Nedendir bilmem, aklıma düştü birden.
Sonra;
Belki yıllardır elimi sürmediğim.
Üzeri gül işlemeli,
Ceviz kaplı, oyması kulplu,
Geçmişi hatırlatan;
Buram buram sen kokan;
Sandığa gitti elim.
Hatırlarım en altta saklardın.
Kırmızı kurdele ile bağladığın,
İlmik ilmik ismimizi işlediğin bohça.
Açılı verdi birden.
Kiminin bir kenarı katlı.
Kiminin bir kenarı yırtık.
Eskimeyen eski fotoğraflarda,
Gönlümü mahzun eden;
Bir çift gamzen yine aldı.
Beni benden.
Ne çok şey sığdırmışız,
Bir fotoğraf karesine.
Bir zamanlar gümüş çerçevelerde,
Duvarları süsleyen;
Bir fotoğraf karesine,
Ne çok şey sığdırmışız.
Nedendir bilmem, aklıma düştü birden. (Alparslan KILINÇ)