Her geçen gün başta kendi hayatımız olmak üzere, etrafımızdakilerin ve sevdiklerimizin hayatını farkında olmadan zorlaştırıyoruz. Hayatımızı karmaşık bir hale getiriyoruz. Ömrümüzün bütün kontrolünün kendi elimizde olduğunu düşünerek bunu yapıyorsak, vay ki o zaman halimize. Nefesimizin sayılı olduğunu ve bir saniyesine bile hükmetme yetkimizin olmadığını her daim zihnimizde canlı tutmamız gerekiyor.
Sezai Karakoç’un dediği şu hususu gözden kaçırıyoruz: “Değerli olan hayat değil, hayatın amacıdır.” Bence hayatı zorlaştırmamızın sebebi tam da bu, hayatın amacının değerli olduğunu unutmamız. Hayata geliş sebebimizi, bu dünya hayatında geçici bir süre vakit geçireceğimizi ve fani olduğumuzu unuttuk. O yüzdendir dünya hayatının debdebesine dalmışız.
Hatırlar mısınız matematik konularında havuz problemi vardı. Bir havuzun yarısına kadar dolu iken, bir başka musluk bilmem ne kadarını boşaltıyor, bir diğer musluk ise şu kadarını dolduruyor. Bu havuzun tamamı kaç saatte dolar. Bana bu havuz problemi soruları karmaşık gelirdi. Sizce hayatımızı da bu havuz problemi haline dönüştürmedik mi? Hayatımızı karmaşık, kurmaşık bir hale getirmedik mi?
Eski insanların yaşamına bakıyoruz sade, gösterişten uzak basit bir hayatları varmış. Ama hiçbir zaman bu hayatlarından şikayetçi olmamışlar. Nasılsın diye sorulduğunda hep çok şükür iyiyiz, Allah bugünümüzü artmasın demişler. Bir de eklemişler Allah bizden durumu kötü olanların yardımcısı olsun demişler. Yani anlayacağımız onlara “bir lokma bir hırka” yeterli gelmiş. Bizde “bir lokma bir hırkadan” daha fazlası var. Ama gelin görün ki hayatımızın hiçbir yerinde maalesef şükür yok. Hayatımızın tadı tuzu yok.
Hayatı hem dünya ve hem de çevremizdeki insanlar ile her daim bir yarış olarak algıladığımız için hayatımız zorlaştı ve huzura erişemiyoruz. İç huzuru olmayan kişi de çevresi ile kavgalı durumda olur. Böyle bir durum yaşamamak için durmalı, hatta hayatı biraz yavaşlatmalıyız. Böylece iç huzura erecek ve hayatımızı kolaylaştırmış olacağız.
Her şeyi çok ve çabuk tüketir olduk. Hz. Peygamber Efendimizin; “Az uyu, Az ye ve Az konuş” buyurmasının ne kadar yerinde ve anlamlı olduğunu idrak etmemiz gerekiyor. Bu buyruğa uyduğumuz zaman iç huzura kavuşacağız. Bu da bizlerin mutlu olmasını sağlayacak, böylece hayatımız karmaşık olmaktan çıkarak basitleşecektir.
Hayatı basitleştirmenin ve hayatı anlamlandırmanın dinden ve inançtan geçtiğini unuttuk. Oysaki din ve inanç insanın bütününe ve ruhuna etki eder. Din; insana bir mücadele gücü verir ve yaşam tarzına etki eder. İnsanın yaşadığı problemi algılamasından çözümüne kadar bütün süreçler üzerinde etki etmektedir. Feragat, fedakârlık, sabır, mücadele, iyimserlik, şükür, ümit, rıza, tevekkül değerlerini diri tutmak suretiyle öncelikle acıları hafifletir, yeni durumlara uyum sağlar ve sorunlarla başa çıkılmasında yol gösterir. Yani anlayacağınız hayatı basitleştirmenin reçetesi belli. Yeter ki biz o reçeteyi uygulayalım. O zaman iç huzura kavuşacağız, hayata bakış açımız değişecek ve hayatı gerçek manada anlamlandıracağız. Böylece hem bizim hayatımız kolaylaşacak hem de etrafımızdakilerin ve sevdiklerimizin hayatı kolaylaşacak.
Hayatın amacını anlayanlardan olmamız dileğiyle, sağlıcakla kalın.
