Hanifi Yavaş

Ortadoğuyu Kana Bulayan İnanç MESİH

Hanifi Yavaş

Başlığı görünce size çok alakasız gelebilir ama ortodoğu coğrafyasını kana bulayarak haritaları değiştirmek isteyen anlayışın teolojik inançlarını ve hedeflerini incelediğimizde ne kadar alakalı olduğunu hep birlikte göreceğiz.

Öncelikle, artık hepimizin bildiği gibi felsefesini musevi anlayıştan alan siyonist anlayışın bazı inanışlarını bilmeden sağlıklı yorum yapamayız.

Birincisi;bu sapkın anlayışa göre yahudiler Allah tarafından yaratılmış üstün bir ırktır ve tüm insanlar yahudilere hizmet için yaratılmışlardır.

İkincisi; Nil'den Fırat'a kadar olan coğrafya onlara göre kutsal olup Allah tarafından kendilerine tahsis edilmiştir.

Üçüncüsü ise Mesih anlayışıdır. Bunlara göre Mesih yeryüzüne gelecek ve Yahudiler dünyanın hakimi olacaklardır. Ancak yahudiler tüm yeryüzüne dağılmadıkları sürece Mesih gelmeyecektir.

Konuyu dağıtmadan, teolojik ayrıntılara fazlaca boğmadan 1492 yılında, İspanya’dan sürgün edilen Yahudilerin hikayesi ve bugün gelinen durum ile Mesih anlayışının doğrudan ilişkisini açıklamak gerekiyor. 

Bu arada "Kabala yapılanması" nın ne olduğunu da kısaca bilmek gerek. 

Kabala, dünyadaki bütün Siyonist organizasyonların, İsrail devleti dahil bağlı oldukları Haham topluluğudur ve Hahamların arasından seçilirler.

Hristiyan anlayışına sahip Avrupada yahudiler hiç bir tarihte sevilmedikleri için rahatça yaşayamamışlardır. 
1290’da İngiltere’den, 1392’ de Fransa’dan, 1492’de İspanya’dan ve 1947’de Portekiz’den kovulmuşlardır.
Avrupa'daki bu sürgünlerin temelinde ilginçtir ki "kabala" vardır. 
Mesihin gelmesi için Yahudilerin tüm dünyaya yayılmasını ve bugünkü İsrail devletinin kurulmasını  sağlamak için Yahudilerin bulundukları bölgelerden göç etmeleri gerekmektedir. Bulundukları coğrafyalarda ticaret ve tefecilikle uğraşan yahudiler elde ettikleri rahat ve konforlu yaşamı bırakarak göç etmek istemiyorlardı.
Hırıstiyan Avrupa'nın baskısından kurtulmak için görünüşte din değiştirmiş gibi görünerek gizlice inançlarını yaşıyorlardı. 
Bu insanların göç etmesini sağlayamayan "kabala" yapılanması, kendi dindaşlarını bulundukları ülkenin krallarına şikayet ederek, Yahudilerin gerçek anlamda din değiştirmediklerini, baskılardan kurtulmak ve rahatça ticaret yaparak yaşamlarını sürdürmeleri için Hırıstiyan gibi göründüklerini deşifre ettiler. 

Yahudilerin bu oyununu gören dönemin kralları, bunlara karşı sert tavır almaya başladılar. Kraliçe I. Isabel ile Kral II. Ferdinand tarafından 31 Mart 1492'de Elhamra Sarayı'nda imzalanarak ilan edilen Elhamra Kararnamesi ile İspanya'da yaşayan Yahudilerin kovulması kararını almışlardır. 

 Elhamra Kararnamesi ile İspanya'yı terk etmek zorunda bırakılan Yahudilere II. Bayezid sahip çıkarak, Kemal Reis komutasında Osmanlı donanmasını İspanya'ya göndermiş, 150
bin Yahudi'nin güvenle, Osmanlı topraklarına ulaşmasını sağlamıştır.

Osmanlıya yerleşen bu Yahudiler daha önce Avrupa'da ve özellikle İspanya'da yaptıkları gibi, 1600'lü yıllardan sonra dinî siyasî ve ekonomik  düşüncelerle asıl dinlerini gizleyip kendilerini müslüman olmuş gösteren, müslüman ismi alan ve müslümanların kıyafetlerini benimseyen gizli yahudiler olmuşlardır. Biz bunlara Sabetaycılar diyoruz. Bu gizli yahudi Sabetaycılar Osmanlının çöküşünde önemli rol oynamışlardır.

Kabala'nın planı doğrultusunda, Avrupa dan sürgün edilerek dünyaya dağılan, bulundukları ülkelerde ekonomik, bürokratik ve sosyal alanda güçlenen Yahudilerin yeni amacı kendi devletlerini kurmaktır. 
Kabala'nın beslediği bu düşüncenin adı siyonizm ve fikir babası Theodor Herzl'dir. 
Bu amaç ile, 29 Ağustos 1897 yılında tüm dünyadaki yahudilerden 200 kişinin katılımı ile İsviçre'in Basel şehrinde, Theodor Herzl liderliğinde toplanarak İsrail devletinin kuruluşu için karar almışlardır. 

İsrail devletinin kurulması önündeki en büyük engel Sultan 2.Abdulhamittir.
İttihat Terakki ile önce siyaseten zayıflatılarak güçsüz düşürüldükten sonrada tahttan indirilmiştir. 

1909’da, İkinci Meşrutiyet döneminde kurulan İttihad-Terakki Hükümeti’nde, üç Yahudi veya dönme bakan (maliye, ticaret ve ziraat ile nafia bakanlıkları) yer aldı ve bu hükümet döneminden sonra, Yahudilerin Filistin topraklarını satın almaları önündeki en büyük engelde kalkmış oldu. 
Ve 14 mayıs 1948’de İsrail Devleti kuruldu. 
İsrail Devleti'in kurulması "MESİH"in gelmesi için yeterli değildi. Bir sonraki aşama vadedilmiş topraklardı. Fırat ve Nil arasındaki bu topraklar bugünkü coğrafyada Türkiye, İran, Suriye ve Irak topraklarının büyük bir bölümünü kapsayan topraklardır.Allah tarafından kendilerine bahşedildiğine iman eden yahudiler bu amaçlarına ulaşmak için her yol ve yöntemi meşru kabul etmektedirler. 
Bu hedeflerine varmak için önlerindeki en büyük engel Türkiyedir. Türkiye'deki hedef gerçekleştiğinde diğer aşamalara geçmek çok daha kolay olacaktır. 15 Temmuz alçak darbe girişiminin bir sebebi de buydu.
Bu nedenle öncelikle, ülkemiz ile 910 km uzunluğunda sınırlarımızın olduğu Suriye ‘de siyonizmin emrinde PKK devleti kurmak istemektedirler. 
Siyonistlerin bu planını çok iyi bilen, Milli Görüş lideri  rahmetli Prof. Dr. Necmeddin Erbakan 1994 yılında  "Bir gün Suriye karışırsa bilesiniz hedef Türkiye‘dir." diyerek uyarılarda bulunmuştu. Bu plan hala devam ediyor. 
Bu hedef başarıya ulaşsaydı, ikinci aşamada kurulan bu siyonist güdümlü PKK devleti bizden toprak talebinde bulunacaktı. Rahmetli Erbakan bunların detayını bütün yönleri ile anlatarak bizleri uyarmıştı. 
Suriye ve Türkiye'den sonra Irak ve İrandan da alınacak topraklar ile hedeflerine ulaşacaklardı.
Bu amaç doğrultusunda ABD işgalinin başladığı Irak’ta 2003 yılından beri süren kanlı saldırılarda ölen Iraklı sayısının 1.2 milyon kişiden daha fazla olduğu biliniyor. 
Suriye iç savaşının başlamasından bu yana, 11 yılda en az 610 bin kişinin öldüğü tespit edildi. Ölenlerin 160 bin 681'i çoğu kadın ve çocuklardan oluşan siviller. 2.1 milyon kişi kalıcı olarak sakat kaldı. 13 milyon kişi evini kaybetti.
Yine bu amaca hizmet eden PKK'nın saldırılarında, başta güvenlik güçlerimiz olmak üzere aralarında bebek, çocuk ve kadınların da bulunduğu 15 bini aşkın kişi yaşamını yitirdi, binlerce kişi yaralandı. 

ABD'nin, PKK terör örgütüne gönderdiği binlerce tır silah ve askeri yardımın amacı da Batı dünyası'nın PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmelerine rağmen koruyup kollamalarının sebebi de yine bu sapkın inancın gerçekleşmesidir.

İsrail'in kuruluşunun ardından Arz-ı Mevud denilen bu toprakların da alınmasıyla birlikte "MESİH" 'in yeryüzüne geleceğine inanılır. 
İşte Ortadoğu coğrafyasında akan kanların temel nedeni Yahudilerin bu sapkın "MESİH" anlayışıdır.

Yazarın Diğer Yazıları