Hanifi Yavaş

Ak Parti'yi Kim Kurdurdu

Hanifi Yavaş

AK PARTİYİ KİM KURDURDU? 

 

Hayatta hele de siyasette hiç bir şey göründüğü gibi değildir. Ve siyasette asla tesadüflere yer yoktur. Geçmişten günümüze kadar yaşadığımız her olayı göründüğü gibi yorumlarsak büyük yanlışa düşeriz. Siyasal olayların derin bir geçmişi ve uzun soluklu planları vardır. Bu geçmişi ve planları görmeden yapılacak her yorum sıradan olmaya mahkumdur.

 

Her zaman söylerim, gelecekte Türk siyasal tarihi yeniden yazıldığında "Erbakan’dan önce ve Erbakan’dan sonra" diye yazılacaktır. 

Bu sözün ne anlama geldiğini anlamak için tarihi olaylara farklı bir bakış açısı ile bakmak gerek. 

 

Erbakan, Türk siyasal hayatında, sistem dışı bir anlayışı temsil ediyordu. 

Kurulu düzenin yapay olarak hazırladığı komünizm, kapitalizm ya da sağ sol ayrımlarının karşısına çıkarak Milli Görüş adı altında İslami bir kimlik ortaya koyuyordu. 

 

Harekatının söylemlerine baktığımızda yerli ve milli olmayı savunan, anti emperyalist ve antisiyonist bir çizgide duruyordu. 

İslam Birliği gibi geliştirdiği projeler ile küresel sisteme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı mücadele ediyordu. 

 

Yaşanabilir bir Türkiye", "Yeniden büyük Türkiye" ve "Yeni bir dünya" idealleriyle çok fazla bilinmesine rağmen  ortaya attığı "İkinci Kırk Yıl" söylemi çok fazla bilinen bir proje değildi. 

 

Bu "İkinci Kırk Yıl" projesi Erbakan'ın geleceğe dair yapmak istediklerinin derin bir akıl ve üstün bir strateji ile planladığı bir proje idi. 

 

Akıl sahibi herkes taktir eder ki sizin düşmanlarınızı alt etmek için bir planınız var ise bunu deşifre etmezsiniz. Çünkü, planınızı öğrenen rakipleriniz tedbir alır ve karşı atağa geçer. 

 

Çok az kimsenin bildiği bir hususu da burada belirtmekte yarar var. 

Erbakan, 1950'de TSK'ya kurmay subay yetiştiren Harp Akademisinde derslere giren tek sivildi. 1960 darbesi sonrası TSK'daki general kadrolarında yaşanan büyük tasfiye sonrası oluşan boşluktan yararlanan Erbakan, derslerine girdiği subaylar önderliğinde  devletin içinde bir başka oluşumun temellerini attı. 

 

Erbakan Hoca, Refah Yol iktidarı ile geleceğe dair planladıklarını uygulamaya koyarken ne tür engeller ile karşılaşacağını açıkça görmüştü. Siyonizm ve onun içerideki aparatlarının reflekslerini görmek çok önemliydi. Ve hoca, Refah yol iktidarı ile 28 şubata giden süreçte neyin olmayacağını çok güzel gördü ve gösterdi. 

Hoca'nın planları tıkır tıkır işliyordu. 

Burada bir anekdotu aktararak konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamak istiyorum. 

Güneri Civaoğlu bir yazısında şöyle anlatır. “1993 yılı, Irak savaşı sırasında kaldığımız otelde Amerikalı üst düzey bir asker ile otelin terasında konuştuk. Dedi ki, "Erbakan'ın partilerini kapattıkça daha da güçleniyor. Bu defa partisini kapatıp kendisini siyasi yasaklı hale getireceğiz. Kapatılan partinin yerine üç parti kurulacak." 

Yine aynı yıl içerisinde yani 1993 yılında Morton Abramowitz basına yaptığı açıklamada" Refah Partisinin başındaki Radikal İslamcı Erbakan'ın yerine Erdoğan gibi ılımlı biri gelirse partinin yüzde 40 oy alacağını" söylüyordu. 

ABD ve siyonistlerin bu açıklamalarına rağmen Erbakan Hoca yapmış olduğu proje kapsamında 15 Ocak 1994 günü Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olacağı açıklandı.

Erdoğan, 27 mart 1994 seçimlerinde istanbul büyükşehir belediye başkanı oldu.

Popüleritesi artan Erdoğan aracılığı ile

Milli Görüş hareketini bölmek isteyen siyonist Amerika'nın Türkiye büyükelçisi ve CIA’in ünlü darbe uzmanı Morton Abramowitz, Erdoğan ile 15 Ekim 1996'da görüştü. Bu görüşmede kendisini "Türkiye'nin liderliğine teşvik" ediyordu. 

Üstün zekası ve geleceğe dair planlaması ile bildiğimiz Erbakan Hoca burada da dehasını göstererek yapmış olduğu " ikinci kırk yıl planını" devreye sokarak yetiştirdiği" Erdoğan Projesine" başlamış oldu. 

Refah Partisi ve ardından kurulan Fazilet Partisi irticai faaliyetleri gerekçesi ile kapatılırken, yukarıda açıkladığımız, Güneri Civaoğlu'na aktarılan kehanet ve Morton Abramowitz'in planları doğrultusunda Milli görüş hareketi "gelenekçiler" ve "yenilikçiler" olarak ikiye bölünerek Erbakan siyasi yasaklı konumuna getirildi. 

Bunun sonrasında gelenekçiler Saadet Partisi’ni, yenilikçiler ise Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu ve Erbakan ile Erdoğan'ın yolları böylece ayrıldı gibi göründü. 

Bu dönemde Erdoğan "milli görüş elbisesini çıkardığını" söylemiş ve farklı bir siyaset izleyeceklerini belirtmişti.

Erbakan hoca yenilikçi diye tabir edilen ve halk tarafından sevilen Erdoğan'ın karşısına kendi partisinin genel başkanlığına düşük profilli adaylar koyarak Erdoğan'ın önünü adeta açıyordu. 

Yine ayrıca, siyonizmin Erdoğan'ı hedef haline getirmemesi için Ak Parti'yi acımasızca eleştiriyordu.

ABD ve Batı uzun yıllar oynanan bu oyunun ve büyük projenin farkına varamadı. Ya da hep acaba diyerek şüphe ile baktı. 

Ama yıllar geçtikçe Erdoğan, Erbakan'ın projelerini hayata geçirmeye başladı. 

Tüm bunlar Erbakan ile Erdoğan'ın yollarının aslında ayrılmamış olabileceğini, Erdoğan'ın, Erbakan Hoca'nın projelerini gerçekleştirdiğini gösterdi.

Refah Partisi'nin 1997 yılında açıkladığı projeler üzerine yapılmış bir karikatür zaman zaman sosyal medyada yeniden gündeme geldi. Karikatürdeki projeler ise bugünleri hatırlatacak nitelikteki Erbakan'ın projeleri idi. 

Necmettin Erbakan'ın 'Yeniden Büyük Türkiye Projesi' başlığı ile açıkladığı projeler arasında; İstanbul Boğazına tüp geçit, Körfez geçiş köprüsü, Ankara-İstanbul arası hızlı tren ve 81 ile havaalanı, duble yollar, otobanlar ve nükleer santral projeleri yer alıyordu. Ayrıca Erbakanın savunma sanayi projeleri de hızla uygulamaya konuluyor ve zincirler kırılarak, içeride ve dışarıda en sert tepkilere rağmen Ayasofya özgürlüğüne kavuşuyordu. 

Siyonistler gerçeği gördüklerinde artık çok geç kalmışlardı. Karşılarında artık 1950'lerin oltadaki balık diye tarif ettikleri Türkiye yoktu. 

Artık içeride ve dışarıda operasyonlar başlayarak temizlik harekatları yapılıyordu. 

ABD ve siyonist güçler son kozlarını kullanmak için 15 Temmuz darbe girişimini denedi ve büyük bir hezimete uğradı. 

Türkiye, içeride ve dışarıda FETO aparatına karşı büyük bir operasyona girişti.

Ordudan birçok üst düzey asker kılıklı hain temizlendiği bir dönemde Suriye'ye yapılan operasyonlar ile 915 kilometrelik sınırımızda kurulmak istenen İsrail uzantılı PKK terör devleti yapılan operasyonlarla yok edildi. Siyonizmin 100 yıllık planı çöpe atıldı. 

Artık saflar netleşiyor ve mücadele açıkça yapılıyordu. Ne Erdoğan ne de ABD kartlarını gizli oynamıyordu. Bütün yaptırımlara ve tehditlere rağmen S400 hava savunma sistemlerinin alınması bunun en bariz örneği idi. 

Erdoğan durmak bilmeyen, yaydan çıkmış ok gibi ilerliyordu. 

Afrika'daki yatırımları, Libyada dengeleri değiştirmesi, 35 yıl sonra Karabağ'ı özgürlüğüne kavuşturması, mavi vatan doktrini ile Adalar Denizi ve Doğu Akdenizde meydan okuması, enerjideki bağımlılığı kırmak için petrol ve doğalgaz aramaları ve Karadenizde doğalgaz bulunması ABD’ yi ve Batıyı ürkütmeye devam ediyordu. 

Artık ABD ve batının son umudu 2023 seçimlerine bağlanmıştır.

Öncesinde Donald Trump’ın ekonomiyi bozarak Erdoğan'ı iktidardan düşürme operasyonuna, Jeo Biden de katılarak yaptığı açıklamada muhalefet ile birlikte hareket ederek Erdoğan'ı devireceğini söyledi. 

Bu mücadele siyonizm ile 2500 yıllık kadim Türk devlet aklının mücadelesidir. 

Ve Erdoğan bu kadim Türk Devlet aklının bugünkü temsilcisidir. 

Erdoğan'ı siyaset sahnesine sürerek Ak Partiyi kurduran ve koruyan bu kadim devlet aklının önemli bir temsilcisi rahmetli Erbakan’dır. 

2023 seçimi, Yeniden Büyük Türkiye'nin kurularak, Türkiye'nin Yüzyılı olacağı son virajdır. Artık herkesin safını belli etme zamanıdır.

Yorumlar 2
Mustafa 04 Aralık 2022 18:01

Hocamı tamıyamamışsınız

Kasım MOLLA 03 Kasım 2022 07:29

Bir mümin,akıllı ve şuurlu hareket edip,ilm- i siyaseti kullanmalıdır.Bunun için bilgi,birikim ve donanım gerekli.Ayrica bir insan aynı delikten defalarca yılana sokulmaz ,maalesef 4-5 defa partileri kapatılınca,strateji değişikliği ile iktidara ulaşıldı.Elhamdülillah . Özü bu .

Yazarın Diğer Yazıları