KÜLTÜR PARK ve SANAYİ SİTESİ

Sanayi Devrimiyle birlikte toplumlar köklü bir değişim yaşadılar

KÜLTÜR PARK ve SANAYİ SİTESİ
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Sanayi Devrimiyle birlikte toplumlar köklü bir değişim yaşadılar. Bu değişimin en büyük göstergeleri ise şehirler oldu. Köyler, önemini yitirdi. İnsanlar köylerini terk ederek kendilerine yeni iş imkanları sunan fabrikaların konuşlandığı şehirlere göç ettiler. Doğadan ve doğdigerıktan koptular… Yeni bir gelecek adına kurdukları haydigererin peşine takıldılar ve bu değişime ister istemez ayak uydurdular… Sözde şehirli oldular.

Sanayileşmeyle birlikte yeni bir “şehir kültürü” oluştu. Gürültü, karmaşa ve betonlaşma üçgeninde daralan, doğdigerıktan uzaklaşan insanlığa çare adına şehirlerin en merkezi yerlerine “yeşil parklar” kuruldu. Şehirlerin ortasında bir akciğer görevi gören bu yeşil alanlar insanların doğayı hissedebilecekleri yegâne yerler olarak önem kazandı. Onların, nefes almalarını sağladı. Şehir dışına çıkamayanların imdadına yetişti. Sosydigereşmesine de katkı sağladı insanlığın… Tıpkı ibadethanelerde olduğu gibi zenginin, fakirin, gencin, yaşlının bir araya toplandığı ve toplumsal alanda eşitliğin doğal olarak bulunduğu mekanlardan biri haline geldi böylelikle…

Özellikle AVM’lerin şehirleri ele geçirdiği ve yapay sosydigereşme alanı haline geldiği son dönemlerde; bir şeyler satın almak ya da bir şeyler yemek içmek zorunluluğu yerine yürüyüşe çıkmak, koşmak, bisiklete binmek, yeşilliklere uzanmak, kuş cıvıltısı duymak isteyenlere sığınacakları bir barınak oldu parklar…

“Kültür Park” bu bakımdan çok değerlidir Elâzığ insanı için… Şehrin batı yakasında yaşayanlara nefes alacak, bir barınak gibidir. Şehri sıradanlıktan kurtaran bu güzide alan civarındaki çocukların ağaçlarla, çiçeklerle buluştuğu, oyun alanlarıyla sosydigereştiği bir mekandır adeta… Mimarisiyle, peyzajıyla, kendine has özellikleriyle aynı zamanda şehir dışından gelenlerin de uğrak yeridir, ilgi odağıdır Kültür Park…

Ancak şehrin doğu yakası, bu imkanlardan yoksundur. Sanayileşmenin bir ürünü olan otomobil sektörünün devamlılığını sağlamak açısından şehrimizin binek otomobillerle henüz tanışmaya başladığı yıllarda hizmete verilmiş bir Sanayi Sitesi vardır tam merkezinde… Öyle isminin önündeki Sanayi kavramına bakılıp kanılmasın. Bu sitede üretime dayalı bir tesis yoktur. Aslında gerçek adı Oto Sanayi Sitesi’dir. Yani otomobil tamir ve bakımının yapıldığı, yedek parçaların temin edildiği esnaflardan oluşan bir sitedir… Kuzeyinde konuşlanmış keresteciler ile aralara serpilmiş birkaç mermer işleyen atölyeleri saymazsak… Hepsi budur.

70’li yılların ortalarında mahdigereler arası futbol müsabakası için Salı Baba’ya maça gittiğimizde ilk kez görmüştüm Sanayi Sitesi’ni… Kaba inşaat haliyleydi. Etrafı çamur içerisindeydi ve bir tek ev yoktu kenarda bucakta… Bu şartlar altında hayata geçti Sanayi Sitesi ve çevresinde doğal olarak konutlaşma arttı yeni bir mahdigereye kavuştu şehir… Adı da Sanayi Mahdigeresi oldu.

Daha sonraki yıllarda haftada bir ziyaret eder olduk Sanayi Sitesi’ni… Rahmetli babamın 75 model Reno12 marka otomobili vardı da onu tamire götürürdük birlikte… Babamın teyzesinin oğlu kaportacı Doğan Usta, Rot-Balanscı Kemal Usta, Motorcu Esat Usta, Orijinal Musto aklıma yer eden güzel insanlar ve onların samimi dostlukları…

O dönemin mevcut şartlarında Sanayi Sitesinin fiziksel durumu şehirle bütünlük içerisindeydi… Elâzığ’ın sokaklarında doğru dürüst kaldırımlar yoktu, yerler siyah taş parkeydi, sanayi sitesi de öyle… Evlerde odun sobaları olduğundan, sanayideki atölyeleri ısıtmak için yakılan atık yağlar hiç göze batmazdı. Olağan karşılanırdı. Hijyenik olmayan tuvaletler de… Hatta çevresindeki kerpiç evlere göre sanayi sitesi modernliği temsil ediyordu o zamanlar.

Ama şimdi çok şey değişti… Her şeyden önemlisi şehir büyüdü, genişledi… Sanayi Sitesi Doğukent ile Şehrin merkezi arasında sıkışıp kaldı… Hem de kırk yıl önceki haliyle… Bu halinden kimler sorumludur bilemem… Yollar bakımsız, atölyeler virane…. Motor yağının kesif kokusu sokaklara sinmiş. Rengi solmuş binaların…  Bugün hala atık yağ da yakılmaya devam ediliyorsa ısınmak adına, tümüyle içler acısı…

Ne bileyim belki de bu virane haliyle modernleşme ve betonlaşmaya karşı sessiz bir direniş içerisindedir Sanayi Sitesi ya da Silo Sendromu’na uğramıştır da usta bir hekimin tedavisine ihtiyacı vardır acilen… Yahut da yeni bir Kültür Park olabilmenin hayaliyle yanıp tutuşmanın eşiğindedir.

Kim bilir?