Rüveyda Sadak

Statüko Detaylı, İslamofobi

Rüveyda Sadak

Öyle ya bu da politik (!) statü göstergelerden biri olmalı ve yalnız demonize edilmeye çalışılan, dini değer ve bizzat kaynağın ta kendisi. ‘Din’ yani.
İslam dinimizin kutsalı, Kur’an-ı Kerim…
Nefret anti sempatizanlığının ileri derece boyutu gelişmiş olmalı ki görsel ile uyumu da anca bu kadar profesyonel (!) olabilirdi. Ne fobiymiş. Nedendir bilinmez ve rağmen yine de neden karşıtlık diye bir soru? Bir cevabı yok maalesef. Bu bir dini değer, inanç ve her şeyden önce inanca/ inançlara dair özgürlük durumudur. Her din, kendine kutsal. Ve ayrıca söz konusu, en son indirilen kutsal kitap olan “Kur’an-ı Kerim” ise…
Dünden bugüne aynı konumda istikrarla devam eden günümüz şimdi’sinden şöyle bir haber:
İsveç’in başkenti Stockholm Türkiye Büyükelçiliği önünde, Kur’an-ı Kerim’i yakan bir politik (!) kimlik.
Neydi şimdi bu?
Din düşmanlığı?
Var olan etik değerleri etkisizleştirmek?
Fobiyi hobileştirmek mi denmeli ya da…
Düşündüren akıl oyunları…
Ve aslında ve her şeyden önce dini neden meşrulaştırmak? Eğer bu provokatif şekil bir ifade özgürlüğü olarak görülüyorsa o halde “Düşünüyorum, Öyleyse Varım” gibi bir sonuca doğru düşünmek de açıkçası daha bir düz mantık oluyor.
Nitekim dini değerlere yönelik böylesi hakaret içerikli eylemler, demokratik bir hak ol(a)mayacağı gibi tabiî ki hiçbir din için de geçerlilik taşımayacak bir kutsal olmalıdır. Görünüşe bakılırsa bu, ne etik bir kaygıdır ve ne de anlamı olan herhangi bir şey.
Peki, nedir bu? Dini değerlerle asla bağdaşmayan, dine karşı nefret söyleminin sloganlaştığı ve ifade özgürlüğü kılıfıyla da Dünya Ülkeleri’ne sunulan bir çeşit
İslamofobi takıntısı... İslam dinine karşı ayrımcılığı tolere eden (!) saygısızlık, insanlık ayıbından başka bir şey değildir. Dini hassasiyet de bunu gerektirir öyle değil mi? Doğru sözün gereği.

Yazarın Diğer Yazıları