Mustafa Demirbağ

Söz

Mustafa Demirbağ

“Söz” dedik, söz ağızdan çıktı bir kere. 

Söz ağızdan çıkınca geri dönüşü olur mu? Eğer söz verilmiş ise geri dönüşü olmaz. Çünkü o artık başkasının malıdır, ona verildi o söz. Sözü veren, ona sahip olmakla mükelleftir ancak. “Delikanlı”  olan verdiği sözden dönmez. Delikanlı deyince aklınıza hemen erkekler gelmesin!.. Nice Fatih’ler doğuran delikanlı anneler, kadınlar, kızlar var. 

Tutamayacağımız sözler vererek “sözün esiri” olmamalıyız. "Söz ağızdan çıkana kadar senin esirindir. Ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri olursun." demiş, ilmin kapısı Hz. Ali!..

Söz, üzerinde düşünülüp, hesabı kitabı yapılarak söylenmeli. Kesin doğruluğuna kanaat getirilen sözler bile tevazuuyla söylenmeli. Çünkü benim doğrum “Allah lafzı” değilse, karşıdakinin doğrusu ile örtüşmeyebilir. Söze “Benim düşünceme göre” diye başlanmalı, karşıdakine düşüncesini ifade edecek alan bırakmalı. Çünkü nasıl akıl akıldan üstün olabilir ise söz de sözden üstün olabilir. 

Sözü söylediğimiz kişi kim? Sözü verdiğimiz kişi kim? Bunu göz ardı etmemeli. Bazen sözü boşuna söyleyip zayi etmemeli. Bazen de söz zayi olsa da söylenmeli. Fakat zayi edecek kişiye hiçbir söz verilmemeli.

“Sözleşmek” vardır birde. Karşılıklı söz vermek, akitleşmek, uzlaşmaya varmak. Burada iki delikanlıya ihtiyaç var. Ya da taraflar birden fazla ise hepsinin delikanlı olması şart. Çünkü verdiği sözden geri dönen, sözleşmeyi bozan, ihanet etmiş sayılır. 

Sözünden dönen, sözünün hakkını vermeyen “yalancı” durumuna düşmüş sayılır. “Yalan elbisesini kul hakkı olarak üzerimize giymeyelim.” Çünkü buna yol açan sözün veya fiilin hiçbir surette geri dönüşü yoktur. 

Söz var sanattır, şiirdir, romandır. Sözü sanatla en güzel anlatan Hak aşığı Yunus’a kulak verelim.

Söz var kılur gönüli şâd söz var kılur bilişi yad 

Eger horluk eger ‘izzet her kişiye sözden gelür

“Mutlu olmak, yabancılarla tanış olmak, şan şeref kazanmak için güzel söze ihtiyaç vardır.”

 “Yunus’un üzerine söz söylemek artık olmaz.” diye düşünürken içimi bir hüzün kapladı. Bize 700 yıl öncesinden seslenen bu bilge kişiye yeterince kulak vermemiş, ondan yeterince öğüt alamamışız ne yazık ki!.. Alamamışız ki bu kadar yalanın içinde doğruyu seçemez olmuşuz. Oysa doğruların içindeki yalanı ayıklamak daha kolay ve zahmetsiz değil mi? Kişisel çıkar ve korkularımızın bizi yalan söylemeye itmesine müsaade etmemeliyiz. Sözlerimizi yaralamak için değil yaraları sarmak için kullanmalıyız. Sevdiklerimizden güzel sözlerimizi esirgememeliyiz. 

Dokuz köyün yalancısı olmaktansa, dokuz köyden kovulmak daha erdemli bir hâldir. Vebalden uzak, Allah’ yakın olma durumudur.

“Sevdiklerinizi yalan sözlerinizle değil, doğru sözlerinizden dolayı kaybetmek daha iyidir.” En azında doğru söylemiş olmanın huzuru üzerimizde kalır. 

Yazımızı sözün sahibine, Yunus’a, kulak vererek bitirelim. 

Keleci bilen kişinüñ yüzini ağ ede bir söz 

Sözi bişirüp deyenüñ işini sağ ede bir söz

“Söz söylemesini bilen kişinin yüzü ak olur. Sözü yerli yerinde söyleyen, hiçbir zaman mahcup olmaz. Sözünü ölçüp tartarak söyleyenin yüzü kızarmaz ya da kararmaz ve işi sağlıklı olur”
 

Yorumlar 1
SM 19 Aralık 2022 16:57

Bu kadar güzel sözün üzerine söz olmaz.

Yazarın Diğer Yazıları