Mustafa Demirbağ

Futbol, Reklam, Zekât, Cihad, Mücahid

Mustafa Demirbağ

Yazı başlığını okuyunca ne alaka dediğinizi duyabiliyorum. Zaten bende zihnimdeki bir dünya soruya tam bir cevap bulamadığım için ve tabi ki başlık çarpıcı olsun, belki okunma sayımız artar diye düşünerek bu başlığı seçtim.

Değineceğim konuyu aslında aylar önce kaleme almayı planlamıştım ancak yaşadığımız hayat bazen önceliklerimizi değiştirebiliyor. Kısmet bu güneymiş.

Altı milyar Euro ile başlamak istiyorum. Evet evet yanlış okumadınız, tam 6 milyar Euro. Geçtiğimiz aylarda İngiltere’ nin köklü kulüplerden Manchester United, Katar Şeyhi Jassim Bin-Hamam Al-Thani'ye 6 milyar Euroya satıldı. Sayın Şeyhin adı belki iş çevreleri ve para piyasaları tarafından oldukça bilinir olabilir. Böylece bizim gibi normal insanlar tarafından da bilinir bir hale geldi. Belki de bunun için satın almıştır. Kim bilir? Küresel çapta ismine yaptığı bu reklam yatırımı belki de daha fazla kazandırıyordur. Fakat şahsın Müslüman olduğunu düşününce acaba bu paranın zekâtı ne kadar ediyor diye hesap etmekten de kendimi alamadım. Çok şükür ki dijital bir çağda yaşıyoruz da bunu hesaplayacak makineler var. Eğer rahmetli babamın cebinden çıkardığı Japon marka hesap makinaları devri olsaydı, sanırım ekran yetmeyecek ve şeyhin parasından sıfır silmek zorunda kalacaktık. Kim bilir, parasından sıfır atıldığını duysa ne büyük itibar kaybı olurdu kendisi için. Neyse, hesapladım kırkta biri tamı tamına 150 milyon Euro yapıyor. Acaba paranın zekâtını verdi mi? Ne saçma düşünce diyeceksiniz. Belki öyle ama demek ki züğürdün sadece çenesi değil bazen de aklı yorulabiliyormuş. Sanırım benim ikisi de yoruldu bu işe.

Sadece Manchester United’ da değil Manchester City, Newcastle United, Aston Villa, La Liga 2'de Malaga, Paris Saint Germain kulüpleri de Arap sermayesi tarafından satın alınıp çuval çuval para harcanan kulüplerden bazıları. Daha bu satın alma haberinin imzası kurumadan Suudi Al-Ittihad kulübü, benim de müthiş hayranı olduğum Fransız yıldız Karim Benzema ile 3 yıllık sözleşme imzaladı. Bu sürede Fransız hücum oyuncusu, toplamda 600 milyon Euro kazanacak. Eee bu ücreti vermişler almasın mı adam? Zaten bizim derdimiz futbolcunun o parayı kabul edip etmemesi değil. Asıl mevzu, bu paraları verenlerin hangi mantıkla verdiğidir. Müslüman bir oyuncu olarak bildiğimiz Benzema’nın kariyerinin reklama ihtiyacı yoktur ama acaba bu paranın zekâtını verecek mi? Buna da kafayı takmış durumdayım.

İsim isim Arap liglerine transfer edilen oyuncuları yazmama gerek yok sanırım. Fakat bu oyunculara verilen paraları üst üste koyduğumuz zaman birkaç milyar Euroları buluyor.

Şimdi ise sizlere başka bir futbolcudan bahsedeceğim. Benim yaş gurubumun hemen tanıyacağı bu yıldız oyuncu Frederic Omar Kanoute’ den başkası değildir. 1977 yılında Fransa’nın Lyon kentinde dünyaya gelen ve Mali asıllı olan Kanoute, 22 yaşında İslamiyet’i seçerek Müslüman olmuştur. Genç yaşlardan itibaren yetenekleri sayesinde adından söz ettirmiş ve bu başarılarından dolayı önce Fransa milli takımına çağrılmış fakat o bunu reddetmiştir. Daha sonra İngiltere’de oynadığı dönemde bu kez de kendisine İngiliz vatandaşlığı ve milli takımı teklif edilmiş, fakat Kanoute bunu da kabul etmeyerek Mali Milli Takımı forması giymiştir. Asıl ününü İspanya’nın Sevilla takımı formasını giydiği dönemde elde etmiş ve kulübü ile birçok kupa kazanmıştır.

Şimdi asıl meseleye gelelim. Kanoute, Sevilla’ da oynarken İspanya’da, bir Caminin yıkılacağını duyması üzerine Camiyi 510 bin Euro’ya satın alarak yıkılmaktan kurtarmış ve Müslümanların ibadet etmelerine devamını sağlamıştır. Sanırım bu tam manası ile zekât yerine geçmiştir değil mi?

Ülkesi Mali’ de kendi adı ile kurduğu dernek vasıtası ile çocuklar için kurmuş olduğu köyde onlara yardım etmeye de devam etmektedir. Sevilla’ da oynarken bir bahis şirketinin kulübüne vermiş olduğu göğüs reklamının formasında olmasını kabul etmediği için bantla kapatmıştır. Daha sonra söz konusu bahis firmasının çocuklar yararına yüklü bir bağış yapması ve görüş aldığı bazı İslam âlimlerince, yapılan bağış üzerine durumun uygun görülmesi sonucu formayı giymeyi kabul etmiştir.

Burada fetvayı kim vermiştir. Bu fetva yüzde yüz doğrumudur bilemem. Ancak Kanoute’ nin duruma karşı hassasiyeti takdire şayandır.

2019 yılında, Türkiye Diyanet Vakfının "Dünyayı İyilik Değiştirecek" sloganıyla düzenlediği “5. Uluslararası İyilik Ödülleri” kapsamında ödüle layık görülen ve Endülüs kenti olan Sevilla'da yaklaşık 700 yıldır bir cami olmadığını kaydeden Kanoute, Cami yapımı için kampanya başlatmış ve "Günümüzde İslam'ın ışığına örnek olacak bu projenin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Ama siz de biliyorsunuz, bir futbolcu tek başına maç kazanamaz. Takımımıza katılın. Desteğinize ihtiyacımız var." ifadelerini kullanarak tüm İslam âleminden destek talep etmiştir. Bu mücadeleyi sadece zekâtla izah etmek haksızlık olacaktır. Bana göre bu durum tam manası ile bir cihaddır ve Kanoute bir Mücahiddir.

Birde aktif olarak kariyerine devam eden yıldız bir oyuncudan bahsedelim.

Babası yerel bir camide imam olan Senegalli milli yıldız Sadio Mane, Senegal'in Sedhiou köyünde 10 Nisan 1992'de doğdu, Bambali köyünde amcası ve kuzenlerinin de olduğu 10 kişilik evde büyümüş. Okula maddi imkânsızlıklar nedeniyle gidemeyen Mane'nin çocukluğu çalışarak ve sokaklarda futbol oynayarak geçmiştir. Mane'nin en büyük hayali futbolcu olmaktı ve bunu da başardı. Afrika'da yılın futbolcusu ödül töreni sonrası basın mensuplarına poz veren Mane, kendisine "kral" diyen bir kişiye "Hayır, hayır. Ben kral değilim" yanıtını vererek gönülleri fethetmiştir. Tören sırasında yaptığı açıklamada ise Mane, "Neden 10 Ferrari, 20 elmas saat ya da 2 uçak isteyeyim. Bunlar bana ve dünyaya ne yapabilir. Aç kaldım ve tarlada çalışmak zorundaydım. Çok zor dönemler geçirdim. Benim eğitimim yok ama kazandığım her şeyi futbola borçluyum. Bu yüzden ülkeme yardım ediyorum" diyerek sevenlerini bir kez daha kendine hayran bırakmıştır. Doğduğu köye okul yaptıran Mane, cami ve hastane gibi birçok projeyle de halkına finansal destek sağlamaya devam etmektedir. Sanırım bunlar da zekâtın ta kendisi olsa gerek.

Elbette spor bir ülkenin gençleri için değerli ve vazgeçilmezidir. Ülkeler ve ülkelere ait şirketlerin tanıtımında önemli bir role sahiptir. Spora yatırım yapılmalı, alt yapıları güçlendirmeli ve yetenekli gençlerimizi keşfetmeliyiz. Birçok yetenekli sporcunun yokluktan ve sokaklardan geldiği gerçeğini de unutmamalıyız. Gençlerimizi yararlı bir faaliyetlere teşvik etmek sokaklardaki olumsuz unsurların da azalmasına sebep olacaktır. Buna hiçbir itirazımız yok.

Şimdi yazımızın başına dönecek olursak Arap sermayesinin spora yaptığı yatırım ise asla doğru bir hamle değil. Hatta o bir yatırım bile değil. Aşırı paranın vermiş olduğu doyumsuzluk ve şımarıklıktan başka bir şey değil. Telaffuz edilen meblağların zekâtı bile tüm Arap Yarımadasını bir kenara bırakın, İslam coğrafyasının tamamını alt yapı tesisleri ile döşemeye yeterde artar bile. Amaç hizmet ise hizmet böyle yapılır. Kendi saltanat kayığını, paranın zoru ile karadan ve modern çağda havadan yürütüp İslam düşmanı Avrupa’nın zenginliğine zenginlik katarak değil.

Aşere-i Mübeşşere den olan Abdurrahman bin Avf şöyle buyurmuştur: “Ben nimetlerin tamamının bize dünyada verilmesinden korkuyorum.”, “Hamza ve Mus’ab şehit edildiğinde onları kefenleyecek bir şey bulamadık. Hâlbuki onlar benden daha hayırlıydılar.” Buradan yola çıkacak olursak ki doğru olan budur. Mane ve Kanoute gibi hayırlı insanların değerini daha çok ön plana çıkarmamız lazım.

Sanırım mevzu böylece kapanmıştır.

Yorumlar 5
billur tek23 15 Eylül 2023 16:15

BU NE YA HER ÖNÜNE GELEN YAZI YAZIYOR. HERKES OKUSUN AMA HERKES YAZMASIN YA

SANEM ÇELİKEL 15 Eylül 2023 16:13

SADECE YAZMAK İÇİN YAZIYOR OLAN NE ÇOK İNSAN TÜREDİ. ELAZIĞIN BU GAZETELERİNE BİR AN ÖNCE ÇEKİ DÜZEN VERİLMELİ. BAYDINIZ GERÇEKTEN. BİR YERLERDEN Bİ ŞEYLER OKUYUP ÖĞRENİP CAKA SATMAK DIŞINDA YAZDIĞINIZ NE VAR ALLAH AŞKINA? YAZMAK ZORUNDA MISINIZ. VAKİT KAYBI.

Mert 13 Eylül 2023 00:41

Kaç haftadır yazmayayım yazmayayım diyorum ama yazacağım. Elazığ'da kendine köşe bulan yazarların din ve ahlâk dersi vermesinden fena halde sıkılmış bulunmaktayım. Hanginizin beş vakit namaz kıldığını, zekat verdiğini, bankadan kredi çekip çekmediğinizi bilmiyoruz. Geçen yazınızdan bir esinti yapalım. Anladık ki Elazığ köşe yazarları mükemmel derecede dindar(!) Çoğu köşe yazarına veda ettiğim gibi size de bu yazıyla veda etmek durumunda kaldım. Kalın sağlıcakla.

SM 12 Eylül 2023 21:24

İlginç bir yazı olmuş.Rabbim bizleride şuurlu müslümanlardan eylesin.Ellerinize sağlık

Bakırdağlı 12 Eylül 2023 18:03

Harika güzel olmuş

Yazarın Diğer Yazıları