Medeniyet sözlükte şöyle tanımlanıyor;
“Bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, Düşünce,
sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder.” Bu tariften
yola çıkıldığında; “Medeniyet; şehirleşmektir…”
Medeniyet, ‘Arapça bir kelime…’ Medineli olmak anlamını taşır.
Osmanlıcada medeniyet; “İmran, ümran, imar, mamur” olarak da kullanılır.
Ziya Gökalp, “Bir millet; ya şarklı, ya garplı olur. İki dinli bir
fert olmadığı gibi iki medeniyetli bir millet de olmaz” Biz millet
olarak, kadim tarihimizle bir büyük medeniyetiz!
Akif, batı medeniyetini tanımlarken;
“Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?”
Batı dünyasının, “Aydınlanma Çağını…” incelediniz mi?
“Hak, Hukuk, Adalet, Özgürlük, Devlet kavramları…”
Freud, “Medeniyetin ilk şartı adalettir!” der.
Akif’in, ‘yorumu o kadar doğru ki…’
Avrupa’ya sadece bir mısra içerisinde; “Adam Ol!”
Yani, “Medeni Ol!” diyor. Tarihi taassubunu bırak…
Alexis Carrel, “Uygarlığın son gayesi, insan kişiliğinin gelişmesidir!”
O kişilikte, ‘dürüst ve hoşgörüyü…’ birlikte ararız!
Hakan Yıldız da aynı duyguları paylaşacaktır;
“Medeniyetin temel unsurları adalet ve ahlaktır!”
Batı Uygarlığını en iyi sorgulayan Friedrich Nietzsche’dir.
Nietzsche, “Uygarlık tarafından yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya
olan, bir uygarlık çağını yaşıyoruz!” İnsana yönelmeyen skolastik
düşünce, ‘kendi ipini çekmektedir’
Ziya Paşa, Medeniyeti; ‘ahlakla…’ özdeşleştirir;
“Milli ahlak olmayan yerde, millet de, medeniyet de olmaz”
Medeniyeti inşa ederken; harcında; “ahlak ve adaleti…” birlikte düşünürüz.
İbn-i Haldun, “Gayri memnunlar medeniyet kuramazlar!”
Medeniyeti, pozitif bir anlayışla inşa edebilirsiniz…
Küskünlerle, kırgınlarla, sızlananlarla, ne kadar yol alabilirsiniz ki?
Kararlı, ısrarlı, istikrarlı, güven verici iradeye sahip olmak…
“Medeniyetin en verimli tarafı, kendine tahammül eden insanlar yetiştirmesidir!”
Medeniyet bizlere; ‘tahammül dersini, hoşgörü dersini…’ birlikte veriyor.
Bizim medeniyetimizin bir diğer adı, “Vakıf Medeniyetidir!”
Şehirleri inşa eden bir ruh vardır…
Gerçek uygarlığı insanın yüreğine taşıyan bir kimliktir bu…
“Beş Şehrin…” yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar şöyle diyecekler; “Medeniyet
insanı insan yapan manevi kıymetler manzumesidir!”
Bizim Kültürümüzde, ‘şehirli olmak…’ bir zarafetin, ‘efendiliğin…’ ifadesidir.
Nurettin Topçu, “Metafiziği olmayan milletlerin medeniyeti de olmaz!”
Doğu medeniyetlerinin özelliklerini Benjamin çok güzel ifade ederler;
“Doğu medeniyetlerinin hepsi, halka dayanarak doğmuş ve hepsi halktan
koparak batmışlardır…”
Bizim Coğrafyamızı geziniz; ‘insana tebessüm eden şehirler…” görürsünüz!
Mekke, Kur’an-ı Kerim’de; “Ümmülkurâ/ şehirlerin anası” olarak anılır.
Allah Resulü'nün (sav) şereflendirdiği; ‘insanlığa model şehir…’
“Medine-i Münevvere…” insanlığa huzur, güven, refah veren şehir…
Aynı zamanda da, İslam Medeniyetinin kaynağıdır…
Buhara, “Hadis Şehri” Kaşgar, “Divan Şehri”
Belh, Buhara, Ahlak; “Kubbet-ül İslam Şehirleri”
İslam Dünyasının Kadim Şehirleri;
İslam’ın Kubbesi Buhara, Âlimler Şehri Semerkant,
Doğu’nun Kapısı Taşkent, İslam’ın gözbebeği Mekke…
Dünyanın Kalbi, İstanbul…
“Gökte yapılıp yere indirilen Şehir, Kudüs…”
Dikkat edilirse, Şehir ve Medeniyet Kavramları, ‘bütünleşiyor…’
“Kültür nazariye ise medeniyet onun tezahürüdür!”
Ne diyoruz; “Tarihte büyük medeniyetler kurmuş…” bir milletiz!
Burada, “bir kimliği, bir duruşu, bir görüşü…” ifade ediyor.
Toynbee, “Medeniyet, bir durum değil bir hareket, bir liman değil bir
yolculuktur!”
Bizim medeniyetimizin kökleri, “İki bin yıllık bir yolculuktur!”
İnsanlık Âleminin Yolculuğuna baktığımızda; “İnsanlık tarımı Hz.
Âdem’den öğrenmiş,
Denizlere Hz. Nuh ile açılmış, tekstil dönemini Hz. İdris ile idrak
etmiş, metalürji ve maden devrini Hz. Davud ile gerçekleştirmiş…”
İnsanlık tarihi, ‘tekâmüle akan bir nehir…’
O nehir yatağının en kadim milleti olmak…
İnsani değerler üzerinde, ‘tarihi inşa etmek…’
Bu milletin medeniyeti öyle bir dile, üsluba sahip ki; “fütüvvet
diliyle…” gönüller fethediyor!
Gözyaşıyla, şahadetiyle yoğuruyor, toprağı…
Ömer Seyfettin, “Türkler medeniyet yollarını açmış, her yere
kahramanlık, temiz kan, saf ahlak, teceddüt ve istifâ götürmüşlerdir”
A.H. Tanpınar, “Kadim medeniyetin eserleriyle örtülü topraklarda yeni
bir nizam çiçek açtı”
Sadık Tural, “İnsan, sevme (sevgi, şefkat, merhamet, saygı) özelliği
ile doğan; bunu da, sesine, sözlerine ve davranışına yansıtan tek
varlıktır!”
Bu milletin medeniyet dünyasında; “Allah sevgisi, peygamber sevgisi,
vatan sevgisi, bayrak sevgisi…” ruhi derinliğini erdemli duruşuna
yansıtmıştır.
Medeniyet/ O Kavramın izahı da, tarifi de mensubiyet şuuruyla
okunmalıdır. En büyük istirhamım nedir?
Okullarımızda, “Medeniyet/ veya Uygarlık Kavramını…” bir dantel misali
işleyelim. Bu milletin şehir kültürünü daha yakından tanımlamaya
çalışalım. Selam ve muhabbetle