Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

GAP Projesi ve Keban ilçemiz

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Gözümüzde, gönlümüzde, ufkumuzda Keban İlçesinin tarihi boyunca kendi
sınırlarını da aşarak büyük kaynaklara sahip olduğunu belirtmek
isteriz. Bu bağlamda bizler, Keban İlçemizi elbette bir büyük
medeniyet projesi ile birlikte anlatacağız. Asrın en büyük projesi
olarak da anılan, “Güney Doğu Anadolu Projesinin ilk adımında...”
Keban İlçemizin adıyla da anılan Keban Barajı yer alacaktır.
Keban İlçemizi anlatırken şu ifadelere yer verilir, “Keban Doğu
Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Bölümünde yer alan küçük bir ilçedir.
Doğuda Elâzığ, batıda Arapgir, kuzeyde Çemişgezek, kuzeybatı da Ağın,
güneyde ise Baskil ile çevrilidir. İlçenin yüzölçümü 543 km. karedir.
İlçe merkezinin denizden yüksekliği ise 780 m.dir. Keban ince uzun bir
şerit halinde küçük bir suyun kenarında ve dağların arasında
yerleşmiştir…”
O derin vadiler içerisinde yer alan Keban İlçesinin bahtının her zaman
için açık olduğunu görmekteyiz… Keban İlçemiz tarihi boyunca da,
yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla vatan coğrafyamızda taçlanan bir
konuma sahip olduğunun da altını çizmeliyiz.
Elâzığ İl merkezine 45 km uzaklıkta bulunan Keban İlçesinin 2024
yılına göre nüfusu, 6 bin 629’dur.
Bu nüfuzun, 4 bin 100’ü ilçe merkezinde yaşarken, 2 bin 529’u, Keban
merkezine bağlı 30 köyde yaşamaktadır… Keban insanı, zor coğrafya
şartlarına rağmen çalışkanlığı, mertliği, dürüstlüğü, mücadele azmi
ile hayata sürekli tebessüm etmiştir.
Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP), “Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde
yapımı asrın en tatlı serüveni olan, barajlar, hidroelektrik
santralleri, sulama tesisleri, kentsel ve kırsal altyapı, ulaştırma,
sanayi, eğitim, sağlık, konut, turizm ve diğer sektör yatırımlarını da
kapsayan entegre ve sürdürülebilir bir kalkınma projesidir…” Bu
coğrafyada, 1970’li yıllardan itibaren, ‘coğrafyayı inşa ve ihya
konusunda tarihi bir dönüşümü yaşadık’ Bu tarihi projenin İletişim
Sektöründeki önemli bir adımı da şüphesiz ki, “1 Ocak 1997 tarihinden
itibaren TRT-GAP Diyarbakır Radyosu…” olarak düşünmekteyim…
Keban, Fırat’ın iz düşümündedir! Fırat!  Suyla gelen, bir büyük
medeniyetin adıdır medeniyet, bu milletle asırları selamladı… Bu
milletle, “su, tarih ve kültür” birleşti… Ses oldu, söz oldu, sohbet
oldu... Sesinde sıcaklık,  sözünde içtenlik, sohbetinde muhabbet
doğdu!
Keban Baraj Gölü, Türkiye’nin Van ve Tuz Gölü, Atatürk Baraj Gölü’nden
sonra,“4. Sırada yerini alır!” Keban Barajının yıllık enerji üretimi,
“6 milyar kWh.”dır. Hizmete girdiğinde Türkiye’de üretilen elektriğin,
“yüzde 20’ini tek başına” karşılamaktaydı. Günümüzde ise tüketilen
toplam elektriğin, yüzde 1,8’ini” karşılamaktadır. Fırat, bu
coğrafyanın ‘enerji’ kaynağıdır. GAP Projesinin, ‘atar damarıdır’
Fırat,  Türkiye’nin “enerji koridorudur!” Fırat,  Harput’tan Kerkük’e
bu milletin; “Ses, Söz ve Hoyrat Vadisidir” Fırat, bu milletin inşa
ettiği; “Kültür, Tarih ve Medeniyet ’in” adıdır.
Keban, tarihi boyunca çok önemli roller oynamıştır. Yusuf Ziya Paşa
ismi Keban İlçesinde tarihi bir cami ve camiyi bütünleyen bir külliye
ile anılır. “Yusuf Ziya Paşa, 1768 yılından itibaren değişik
tarihlerde çeşitli görevlerle Keban Maden’inde bulunmuş; 13 Mart 1768
tarihinde Maâdin-i Hümayun Emini olmuştur.  Yusuf Ziya Paşa, 111.
Selim’in saltanatı sırasında 30 Ağustos 1798- 24 Nisan 1805 tarihleri
arasında ve 11. Mahmud'un saltanatı sırasında da; 1 Mart 1809- 10
Nisan 1811 tarihleri arasında olmak üzere toplam sekiz yıl, onbir ay
dört gün Sadrazamlık görevini başarıyla yürüten bir devlet adamıdır.”
Bugün büyük bir enerji kaynağına sahip olan Keban İlçemiz, 18.yy’da;
“Anadolu Madenlerini Keban- Ergani- Gümüşhane madenleri  (toplam
üretimin yüzde 92’lerini sağlıyordu)
Yusuf Ziya Paşa, Keban’la bütünleşen bir isim olacaktır. Onu, Keban’ın
kimliğine dönüşen eseriyle birlikte yâd ediyoruz. Keban İlçemiz
yeraltı kaynaklarıyla da zengin olan bir yöremizdir. Bu kaynakların
maddi olarak da ülke ekonomisine büyük katkılar sağladığını
bilmekteyiz.
Bizim Medeniyetimiz, “Vakıf Medeniyetidir!” Vakıf,  “hayrı
müesseseleştiren…” teşkilatlardır. Yusuf Ziya Paşa Külliyesi’nde neler
bulunuyor? “Cami, Medrese, Sıbyan Mektebi, Kütüphane, Çeşme, Sebil,
İmaret, Türbe, Hazire, Dar-üş Şifa, Dar-ül Kurra, Tabhane,
Muvakkithane, Mahyacı Odası, Meşrute Evleri…” Şu manevi atmosferin
getirdiği zenginliğe bakınız! Külliyelerin amacı, “sosyal hizmetler…”
vermektir! Bu hizmetlerin her birinin, “maliyeti…”söz konusudur! Bu
amaçla, “Her Külliye için Vakıflar…”  kurulmuştur. Ne diyoruz, “bizim
medeniyetimizde…” insanı ihya vardır. Külliyeler, “insana hizmeti ve
onu yaşatmayı…” esas alır.
Bu coğrafyanın yürekli sesini; Nimri Dede’yi dinleyelim; “İkilik
kinini içimden atıp/Özde ben, bir insan olmaya geldim/Taht kuralı
ariflerin gönlüne /Sözde ben bir insan olmaya geldim” diyen Nimri
Dede, Keban İlçemizin Nimri Köyünden yetişen, ömrünü bir gönül adamı
olarak yaşadığı topluma ve insanlığa adayan; Âşık Edebiyatı’nın
ilimizdeki önemli temsilcisidir. Keban İlçemiz Nimri Dede gibi her
alanda güzel insanları da bağrından çıkarmıştır. Onların da, bu ilçeye
verdikleri emeklere şahit olmaktayız.
Keban İlçemizin o zenginliği, “Baraj Sonrasında Ala Balık Üretimiyle
yeni bir çığır açacaktır.
Keban Barajı ülkemizin önemli bir hidroelektrik barajı olmasının yanı
sıra, özellikle 2000 yılından sonra, önemli bir “iç su” balık üretim
alanı haline gelmiştir. Üretim kapasitesi 2014 yılında 40.000 ton/yıla
ulaşmıştır. Üretilen balıklar ülke genelinde tüketildiği gibi, ihraç
da edilmektedir.
Keban Barajı, büyük hidroelektrik potansiyelinin yanında, balık
üreticiliğine de katkı yapan önemli bir “iç su” alanıdır. Barajda 16
avlak sahasında avcılık yöntemiyle sürdürülen balıkçılığın dışında,
kültür üretimi de yapılmaktadır. Çalışma alanında son birkaç yıldır
kültür balıkçılığı hızlı bir gelişme göstermiştir. Keban Barajı,
Türkiye kültür balığı üretiminde yaklaşık % 9, iç su üretiminde ise %
16’lık paya sahiptir (TUİK).
Türkiye'de su ürünleri üretimi 2023 yılında bir önceki yıla göre %18,6
oranında artarak 1 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.
Su ürünleri yetiştiriciliği, Türkiye'nin son yıllarda büyük bir atılım
yaptığı alanlardan biridir. 2023 yılında Türkiye’de su ürünleri
üretiminin %55’ini yetiştiricilik üretimi oluşturmaktadır.
Yetiştiricilik üretiminin %72’si denizlerde, %28’i iç sularda temin
edilir. Alabalık Üretiminde, Elâzığ Şehrimiz, Muğla ve İzmir’den sonra
“39 bin 195 tonla” üçüncü sırada yer alır. Muğla (176 bin ton),
İzmir (106 bin ton) ile önemli rakamlara sahiptir. Türkiye toplam
üretimi, “556 bin ton civarındadır!”
Balık Sektöründe önemli bir istihdamın yanında, “Çırçır Şelalesi İle
de… Bir cazibe merkezi konumuna gelmiştir…” Son yıllar içerisinde
“Alabalıktan Izgara fileto, Köfte, Kavurma, Alabalık Sote- pide
Adana’dan oluşan gurme tabağı kuşbaşı…” gibi yemekler çıkmaktadır.
Mürselât Suresi 27-28. Ayetlerde şöyle buyrulur;
“Ve ce’alnâ fihâ ravâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ (n)
Mealen, “Orada yüksek sabit dağlar meydana getirmedik mi? Hem size
tatlı su içirmedik mi? Yalanların o gün vay haline…”
Furât kelimesi, “içene ferahlık veren tatlı su” anlamına geliyor.
Fırat Havzası, “tarihin en müstesna medeniyet havzasıdır’
Fırat Nehrinin toplam yatak uzunluğu, “2 bin 800 km…”
Türkiye sınırları içerisinde, “Fırat Havzası 120 bin km2’dir”
Türkiye yüzölçümünün takriben 1/6’sı kadar…
Bizler, Keban İlçemiz ile birlikte, GAP Projesini, Keban Barajını,
tarihi şahsiyet Yusuf Ziya Paşa’yı, Keban İlçemizin önemli mütefekkiri
Nimri Dedeyi ve artık Çırçır şelalesiyle Elâzığ İlinin sınırlarını
aşan ‘Alabalık Tesisleri ve Yemek Kültürünü de…’ birlikte düşüneceğiz.
Selam ve Muhabbetle…

Yazarın Diğer Yazıları