Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bir Müslüman Kimliği

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Allah Resulü(as), “Kim bu on ayetle amel edip yaşarsa Cennet’e girer.”
Bu hadis, Kur’an’da “Mü’minûn Süresi” ile ilgilidir!
Bu sürede, Müslüman’ın ‘kimliği’ vardır. Ona ve onun hayatına, ‘ayna’ tutar…
Mü’minûn Suresi 2-11 ayetlerde şöyle buyrulur;
“Onlar ki, namazlarında saygı dolu bir korkuyla eğilirler”
“Onlar ki, boş ve anlamsız şeyden yüz çevirirler”
“Onlar ki zekâtı verip (emredildiği şekilde) yerine getirirler”
“Onlar ki, namus ve iffetlerini (haramdan ve şüpheden) korurlar”
“Onlar ki, emanetlerini ve verdikleri sözü gözetir (yerine getirir)ler”
“Onlar ki, namazlarını (vaktinde kılıp) koruyarak gözetirler”
“İşte onlardır varisler”
“Firdevs Cenneti’ne varis olurlar ve orada devamlı kalırlar”
Bu on ayette, Allah Resulünün(sav), ‘ahlakı…’ var! İlk basamakta, ‘namaz…’
Secde hali, kulun, Allah’a en yakın olduğu andır.
İkinci basamakta, “boş ve anlamsız sözlerden yüz çevirirler”
Bir Müslüman, her nefes alıp verişinde bile Hakk’ı, zikir halindedir.
Boş, manasız, anlamsız, faydasız şeylerden kaçar.
Üçüncü basamakta, ‘zekât…’ Zekâtta, 8 sınıfın hakkı olduğunu bilir.
Zekâtın, toplumu afetlerden koruduğunu da bilir.
Bütün bu basamaklardan, ‘vakarla-edeple’ çıkılır.
Müslüman,  “namus ve iffetini korur…”
İçerisinde yaşadığı cemiyeti de, ‘kötülüklerden…’ men etmek için kavga verir.
“Emanetlerin ve verilen sözün gözetilmesi…”
Yaşamında dürüst, doğru ve adil olmak, bir Müslüman’ın şiarıdır…
Velhasıl, “adam gibi adam olmak…”
Sahabe Meşrepli; Sadık dost, Adil yüzlü, İffetli, İzzet ve ikram
sahibi, vakarlı…
Bütün erdemlikleri üzerinde toplayan,  “Yüksek ahlak sahibi…” olma şuuru
Böyle bir kimlik,  elbette, bizim olmamız gereken kimliktir.

KUR’AN’IN VERDİĞİ MİSALLER!
Kur’an’da, çok nefis tasvirler, insanı tefekkür dünyasına taşıyan misaller var.
O misallerle hemhal olmak, İnsanı kâh dinlendiriyor, kâh derinden
derine düşündürüyor.
Hac Suresi 73.ncü ayette şöyle buyrulur; “Ey insanlar! (size) bir
misal getirildi; şimdi onu dinleyin! Şüphesiz ki Allah’dan başka
(kendisine) yalvarmakta olduklarınız bir sinek dahi yaratamazlar;
isterse bunun için hepsi toplansınlar! Sinek onlardan bir şey kapacak
olsa, bunu ondan geri alamazlar. (yardım) isteyen de aciz kaldı,
kendinden istenen de.”
Varlık âleminde, yalnız O’nun düzenini…
Eşyada sadece, O’nun damgasını…
Kâinatın bütün remzinde, O’nun sıfatlarını okuruz.
Her okuyuşumuzda, kendi aczimizi, çaresizliğimizi, hiçliğimizi görür
ve Yüce Yaratan’a, ‘teslim’ oluruz.
Bir sinek, Nemrut’u, yerle bir edebiliyor. Misaller, bizlere; idrak ve
izan kapılarını açıyor.

BÖLÜNMEK…
Mü’minûn Suresi 53.ncü ayette şöyle buyrulur; “Fakat (insanlar din
hususunda) işlerini kendi aralarında parça parça böldüler. Her kısım
kendi yanında bulunan (din) ile memnundurlar.”
Hadis, “Haberiniz olsun ki, sizden önceki kitap ehli yetmiş iki
fırkaya ayrıldılar ve doğrusu bu ümmet de yetmiş üç fırkaya
ayrılacaktır. Yetmiş iki fırkası ateştedir, bir fırkası ise
Cennet’tedir. Ki o da (benimle ashabımın yolunda yürüyen) cemaattir.”
Nur halkası, Sahabe-i Kiram için Kur’an; “(Ey Ümmet-i Muhammed) Siz
insanların iyiliği için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.
İyilikleri yayar, kötülükleri önlersiniz, çünkü Allah’a inanırsınız.”
(Ali İmran, 110)
Hadis, “Beni görüp de bana iman edene ne mutlu. Beni görmediği halde
bana iman edene yedi defa ne mutlu.”
Elbette ki, buradaki Allah Resulünün(sav) övgüleri, asrımızın, “her
türlü bidat’tan uzak saf ve temiz gönülleriyle Kur’an’a ve sünnete
bağlı Müslümanlarıdır…”

GÜCÜMÜZÜN YETTİĞİ!
Mü’minûn Suresi 62.nci ayette şöyle buyrulur; “(Biz) kimseyi gücünün
yetmeyeceği bir şeyle mükellef tutmayız ve katımızla gerçeği söyleyen
bir kitap vardır; onlar haksızlığa da uğratılmazlar”
Her insanın taşıyabileceği, bir yük vardır!
Omuzlarımızda taşıdığımız; çilesi bile, tebessüm eden bir yük…
İnsanı, manevi rıhtıma taşıyan, Ona ruh olgunluğu veren, O yükün,
hamallığı bile güzel…

İNSANIN YARATILIŞI!
Kur’an, 1400 yıl önce, ‘insanın yaratılışını’  müthiş tasvirlerle anlatır…
İlim, o yaratılış rahlesindedir!
Hacc Suresi 5.nci ayette şöyle buyrulur; “Ey insanlar! Eğer öldükten
sonra dirilmekten şüphe içinde iseniz, artık muhakkak ki biz, sizi bir
topraktan sonra bir nutfeden, sonra bir alakadan, sonra da (ne)
yaratılmış (ne de) yaratılmamış (henüz kemale ermemiş) bir mudgadan
yarattık ki, size (kudretimizi) açıkça gösterelim.”
Burada insanın, yaratılış safhaları vardır.
Yunus ne diyor;
“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır.”
İnsanın kendisine yönelmesi, kendi yaratılışını okuması bile, iman
etmesine, yeterli sebeptir!

Yazarın Diğer Yazıları