Mustafa Demirbağ

Köpek Nefsim!

Mustafa Demirbağ

Söze bir kıssa ile başlayalım.

“Bir mezar kazıcı vardı, pek uzun bir ömür sürmüştü.

Birisi ona dedi ki:

-Bir şey söyle, bir şey anlat bize! Bir ömür boyu çalda çukurlarda mezar kazıp durdun; yer altında şaşılacak ne gördün.

Mezarcı:

-Sana şaşılacak bir şey söyleyeyim, halimi anlatayım; bu köpek nefsim tam yetmiş yıldır mezar kazdığımı gördü, binlerce ölü gömüldüğünü gördü de kendisi bir an bile ölmedi.”

Peki, “Nefsimizi öldürmeye çalışmak çözüm müdür?” Biraz da buna bakmak lazım. Aslında, nefsimiz bizim bir parçamızdır. Eğer sadece onu öldürmeye kalkarsak, bu mümkün olmayacağı gibi bunda ısrar edersek te kendi ölümümüzle neticelenecektir. Peki, ne olacak? Aslında ne olacağını herkes biliyor ama ben dâhil kimse nefsine söz geçiremiyor. O yüzden ben size nefsinizi nasıl terbiye edeceğinizi, onunla birlikte nasıl yaşanılacağını anlatırsam ikiyüzlülük yapmış olurum. Zira önce kendi nefsimle olan savaşımı kazanmış olmam şarttır. Etrafa mavi boncuklar dağıtmakla ne nefs öldürülür, nede ıslah edilir. “Şöyle yaparsanız nefsinizden korunursunuz. Böyle yaparsanız nefsinizi öldürürsünüz.” Acaba insanların bunları bilmediğini mi düşünüyoruz? Artık bu nasihatlere kimse inanmıyor. Çünkü bu nasihatleri veren kişilerin dilinden dökülenler ile fiili hayatta yaptıkları birbiri ile örtüşmüyor. Ben hep şuna vurgu yapıyorum. Benim naçizane yazıp çizdiklerim asla nasihat değildir. Şahsıma ait temennilerimi dile getiriyorum. Hiçbir zaman da kendimi ayırmıyorum. Bu kadar kirlemiş, yalanlar içinde doğruların hükmünü yitirdiği bir devirde, ben temiz kaldım desem hanginiz bana inanacaksınız.

Muhakkak ki insanoğlunun en büyük şeytanı nefsidir. Günümüz insanının en büyük korkusu ise yaşadığı şu saltanatın elinden alınma korkusudur. O yüzden dikkat ederseniz toplumumuz İslam Coğrafyası ile diyaloğu arttıracağına batı yaşantısına doğru yönelmektedir. Çünkü istediği, arzuladığı, nefsine hoş gelen yaşam oradadır. Gerçi İslam Coğrafyası diyoruz ama oranın hali de ortada. İki farklı ucu tuttum, bakınız yine de olmadı. Ortasını da bize tutturmazlar. Ortayı elinde tutan, dengeyi istediği tarafa doğru yönlendirenler de kendi nefislerini tatmin etmektedirler. Bunların kimler olduğunu anladığınızı sanıyorum.

Bazılarınız ise bu ekonomide neyin saltanatı diyebilir. Bunu demekte onların hakkıdır. Hatta demeliler ki amacın aslında nefsi öldürmek olmadığı, aksine nefsin isteklerine yetişilemediği ortaya çıksın. Çünkü dünyevilikleri düşündüğümüz müddetçe şeytanımız büyüyecektir.

“Nerden aklıma geldi bu konu?”, “Bilmiyorum”, desem yine yalan söylemiş olurum. Çünkü çok net bir şekilde biliyorum. Dışarıdan baktığınız zaman inanılmaz dindar, ama özde sadece ve sadece kendi nefsini tatmin etmek için her türlü yalanı söyleyip, bunların üzerini örtmek için her türlü dini motifi kullanan, profesyonel bir münafık aklıma getirdi. Nasıl bu kadar eminim? E yaşadım ve tanıdım da ondan biliyorum. Bir anlamda bu dediğim de benim için bir nefis tatmini oldu ama en azından kimseye zarar vermedim.

Konumuza geri dönecek olursak, tabi ki insanlara nefs ile mücadelenin anlatılması gerekir. Ancak anlatıcıların, anlattıklarını kendi hayatlarında uyguladıkları zaman bizler için bir anlamlı olacaktır. Münafıkları da ancak doğru örnekleri görerek ayırabiliriz. Peygamber Efendimiz (s.a.s) o yüzden en değerli örnek ve hayatı en önemli kaynaktır. Onun yaşantısı bizim için en belirleyici

kıstastır. Düşündüğü ve söylediği gibi yaşadığına iman etmişizdir. Eğer böyle bir iman da yoksa zaten konuşmanın da bir anlamı yoktur.

Yazımızın başına dönecek olursak. Nefsin ölümü mümkün değildir. Biz fanilerin ölümü ise muhakkaktır. Ölümü öldürebilirsek işte o zaman nefsimizi mağlup etmiş oluruz. Bu da saltanattan sıyrılıp “Dost ararsan Allah (c.c) yeter.” düsturuna sarılmakla olur. Şimdi de, “Hani nasihat vermeyecektiniz?” diyenleriniz olacaktır. Ama bunun başı, ortası, sonu yoktur ve her yeri tertemizdir dolayısıyla asla bir nasihat değil, aksine gerçeğin ta kendisidir. Cenabı Hak bizleri Allah (c.c) dostlarından olmayı nasip etsin.

Ölümü öldürmek tabirini saatlerce ve sayfalarca açıklamak mümkündür. Ama bazen öyle bir şey olur ya da öyle bir cümle kullanılır ki bir kitap dolusu açıklamanın yerini alıverir. Bende kendime göre bunun en kısa yolunu söyleyerek yazımı sonlandırmak istiyorum.

Ölümü öldüren Gazze Müminlerine selam olsun.

Yorumlar 2
SM 17 Nisan 2024 01:11

Nefsine galip gelen her zaman kazanmıştır.Ellerinize sağlık

Nurhan 16 Nisan 2024 11:08

Allah nefsimizle mücadelemizde hepimize yardım etsin Gazzelilere selam olsun

Yazarın Diğer Yazıları