Mustafa Demirbağ

Kim demiş okumuyoruz?

Mustafa Demirbağ

Yazı başlığındaki soruda kimin okumadığımızı söylediğini hiç merak etmiyorum. Çünkü kendime verdiğim cevap beni oldukça tatmin ediyor.

“Kim demiş okumuyoruz?” diye. Ben Türkiye’de yaşayan her bireyin çok iyi bir okuyucu olduğuna eminim. Şimdi sizlere bunu birkaç örnekle ispatlayacağım.

Mesela; hepimiz çok güzel “mesaj” okuyoruz. Özellikle, WhatsApp mesajı okumada hepimiz çok mahiriz. Hem de her mesajı, hızlı bir şekilde ayrıca en derin anlamlarını süzecek bir hassasiyetle, pür dikkat okuyoruz. Üstelik bir çırpıda okuduğumuz yetmezmiş gibi, bir çırpıda cevap da yazabiliyoruz. Nokta atışı tahlilleri de beraberinde yapabiliyoruz. Bir araştırma yapmadım ama bu alanda Dünya birincisi olma ihtimalimiz çok yüksek.

Mesela çok güzel “niyet” okuyabiliyoruz. Daha ne olsun. En zor okuma yöntemi bu değil mi? Bunun üzerine daha nasıl bir okuma çeşidi arıyoruz. Bu konuda da hızlı okuma tekniklerini kullanmaktaki maharetimiz takdire şayan. Birkaç saniyede okuyup, saatlerce zanda bulunabiliyoruz mesela. Bu o kadar maharetli bir okuma ki beraberinde içimizdeki hitabet yeteneğini de bir anda ortaya çıkarıveriyor. Araştırma yapmama hiç gerek yok. Bu konuda tartışmasız bir numarayız.

- Biri bişey mi dedi?

- Efendim. Ne dediniz?

- Yok canım, bunun dedikodu ile ne alakası var. Okuma dedik ya. Diğer kısmı ise ana fikir bulma aşaması. Lütfen, istirham ediyorum. Birazcık emeğe saygı.

Yukarıda verdiğim örnekleri ikna edici bulmayanların da beni ikna etmesi gerekiyor.

Şimdi gelelim gerçeklere. Gerçekler dediysem yukarıda yazdıklarım yalan anlamı çıkmasın. Onlar “en gerçek” olanlar. Şimdi sadece “gerçek” olan kısmına değineceğim. Bu da çok kısa olacak ama yapacak bir şey yok. Cevap dediğim gibi çok kısa = Okumuyoruz.

Hiç unutmam. Bir Cuma vaazında hoca efendi bu konu hakkında çok güzel şeylere değinmişti.

Hoca anlatıyor: “Adamın biri diyor ki, “eskiden ben çok okuyordum”. Şimdi ne değişti ki, artık okumuyorsun be adam. Hiçbir şey. Çünkü sen yalan söylüyorsun. Eskiden de okumazdın. Şimdi de okumuyorsun. Okumayı alışkanlık haline getiren biri, bundan vazgeçemez. Az da olsa okumaya devam eder. Evet, hayat şartları bazen vaktimizden çalabiliyor. Ancak kitap okuma alışkanlığı olan insan; yemek, içmek gibi onun eksikliğini mutlaka hisseder. En dar zamanda bile birkaç sayfa ile bu açlığını, susuzluğunu giderme gayretinde olur.”

O gün gerçekten, hocayı can kulağı ile dinleyenler vardı ise eminim hem yüzleri kızarmıştır hem de içlerinde okumaya başlayanlar mutlaka olmuştur. Üstüne basa basa tekrar vurgulayayım: “Eğer dinleyenler olduysa”?????

Bunu yazarken bir özelliğimiz daha aklıma geliverdi. Okumuyoruz, aynı zamanda dinlemiyoruz da. Az da olsa okuyan insanlar hala var. Ama bu sefer de birikimlerini anlatabilecekleri dinleyicileri bulamıyorlar. Eeeee nereden bulsunlar canım! Onların dinlemeye ihtiyacı yok ki. Yüzüne bir bakışta niyetini okumuşlardır. İnsan okuduğu bir şeyi dinler mi?

Okumuyoruz, dinlemiyoruz ama her şey hakkında bilgimiz ve fikrimiz var. Bu ortamda cehaletimden utandığım için bu yazıya, burada, son noktayı koyuyorum.

Not: Geçen günlerde, Belediyemizin organize ettiği kitap fuarına emeği geçenlere teşekkür ederim. Fuardaki eksikler fazlalıklar kişilere göre değişebilir. Asıl amaç okuyucularla kitapları bir araya getirmek olduğundan dolayı, fiyatların biraz daha erişilebilir olması daha iyi olacaktı. Bu da hafife alınmaması gereken bir husus diye düşünüyorum.

 

Yorumlar 2
İsmail Hoca 23 Aralık 2024 17:13

niyet okuma benzetmeniz harika. tebrik ediyorum. ilgi ile takip ediyoruz.

okuyucu 18 Aralık 2024 16:05

????????????

Yazarın Diğer Yazıları