Mustafa Demirbağ

Çok Düşündüm

Mustafa Demirbağ

Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda zihnimde çok muhasebe ettim. Çünkü bizim insanlarımız çoğu zaman gerçeklerle yüzleşince hoşnut olmazlar. Hatta çoğu zaman daha asabileşir ve hemen karşı saldırıya geçerler.

Daha önceki yazılarımda olduğu gibi bu, çok teferruatlı bir yazı olmayacak. Bir arı misali ısırıp kaçmayı planladım zihnimde. Eğer bu ısırık arının kendi ölümüme neden oluyorsa (tabi ki bunu mecazi manada ve yapılacak eleştirilerinin sertliğini ifade için abartarak söylüyorum) o zaman bu arı bir bal arısıdır. Kovanı ve yuvası için canını vermiştir (Bu ajitasyon biraz fazla oldu ama neyse). Bunu bir sivrisinek ısırığı olarak görenlere de saygım sonsuz.

Mevzu şudur: Son yıllarda sosyal medya üzerinde insanlar hassasiyetlerini gayet rahat, özgürce, bazen de aşırı pervasız bir şekilde dile getirmektedirler. Fikirlerini doğru veya yanlış beyan etmekten de geri durmamaktadırlar. Bunu abes bir durum olarak görmüyorum. Zira bu duruma ziyadesiyle alıştık. Abes olan durum şudur. Sosyal medya üzerinde yazılan çizilenleri ne kadar hayatımıza uyguluyoruz? Ne kadar samimiyiz? Burada herkes kendi muhasebesini yapsın lütfen.

Bu genellemeyi belirttikten sonra özel bir durumu ayırarak birilerini ısıralım, bakalım nolacak.

Dedim ya yazmak için epey düşündüm. O yüzden konu biraz güncelliğini yitirmiş olabilir. Geçen haftalarda Kerkük’ te soydaşlarımıza yapılanlar karşısında haklı olarak birçok vatandaşımız tepkilerini dile getirdiler. Türk Yurdu olan Kerkük ve Kerkük Türklerinin haklı davalarına sosyal medya üzerinden, yazarak, çizerek, destansı fotoğraflar paylaşarak destekler verdiler. Daha önceleri de Doğu Türkistan ve Uygur Türklerinin maruz kaldığı zulümlere yine hep beraber sesimizi yükseltip tepkiler gösterdik. Buraya kadar da hiçbir sorun yok. Hatta daha fazla tepki gösterip sahiplenmeliyiz. Belirli aralıklarla konuyu diri tutup gündemden düşmemesini de sağlamalıyız. Hatta bu durumu sadece soydaşlarımıza özel değil tüm din kardeşlerimiz içinde yapmalıyız. Zaman zaman yapıyoruz da. Şu anda Filistin’de yaşanan soykırım neticesinde ortaya çıkan insanlık dramına verdiğimiz haklı tepkiler gibi. Filistin konusunu ise detaylı olarak başka bir yazımda ele alacağım inşallah.

Gönülden, samimi bir şekilde, her yerde ve her platformda soydaşlarımızdan, din kardeşlerimizden desteğini esirgemeyen yurttaşlarımıza gönülden teşekkür ettiğimin altını kalınca çizmek istiyorum.

“Eeee!... Hiçbir şeyde sorun yokmuş. Bu nasıl ısırma?” Diyenlere gelince.

Hemen başlayayım. Bu olayların birçoğunun Ülkemiz dışında cereyan etmesi hepimizi birer sosyal medya kahramanına dönüştürüveriyor. Nasıl olsa oralara bizi kimse zorla yollamıyor. Zaten gönüllü giden de yok. Gerçekte ise, zulüm altındaki soydaşlarımızdan bazıları oradaki zulümden hasbelkader kaçma fırsatı bulup bize sığındıkları zaman ise durum böyle mi? Yoooo! İşte o noktada tablo hemen değişiveriyor. “Bunlar neden geldiler? Neden orada savaşmıyorlar da buraya geldiler? Bizim çocuklarımıza iş yok neden bunları paramızla besliyoruz?” gibi birçok ifadenin kullanıldığını duymayanlar, bu söylemlerin varlığını inkâr edenler Hakkı inkâr ediyor demektir.

Daha somut bir örnek verecek olursak. Rusya-Ukrayna Savaşından kaçıp ülkemize sığınan Ahıska Türk Kardeşlerimize de aynı muamele yapılmaktadır. İşimize gelince yarı fiyatına en ağır işlerde çalıştırıyoruz. İşimize gelmeyince, “Bunlar ne zaman gidecek diyoruz?” Hani Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktu. Hani soydaşlarımıza kimse bu ayrımcılığı reva göremezdi. Hatta o kadar ötekileştiriyoruz ki, bu soydaşlarımız Ukrayna’da kendilerine daha iyi davranıldığını üzülerek söylüyorlar. İnanmayanlar ya da inanmak istemeyenler, soydaşlarımız orada gidip kendileri sorabilirler. Maalesef benim

dediğimden farklı bir şey duyamayacaklar. Devletimiz sağ olsun böyle düşünmüyor ve olumlu yönde gereken desteği ve yardımı her zaman yapıyor. Yapmaya da devam etmelidir.

Benzer durum Suriye İç Savaşında, Devletimizin (Allah Devletimize zeval vermesin), Suriye sınırları içinde yaşayan Bayır-Bucak Türkmenlerine destek verdiği dönemde de yaşanmadı mı? Yapılan destekleri tek tek yazmamıza gerek yok. Esasen bunları bilmeyen de yok. Bu konular ayan beyan bilinmesine rağmen, “Suriye’de ne işimiz var? Neden vatan evlatları Suriye’ye gönderiliyor?” gibi gibi bir dünya eleştiriyi de unutmuş olamazsınız. Hani soydaşlarımıza yapılan zulümlere sessiz kalamazdık. Desteği geçtim yardım elini uzatanları bile eleştirmekten geri durmuyoruz. Bu ne yaman çelişkidir inanın aklım almıyor.

“Nasılsa Doğu Türkistan, Uygur Özerk Bölgesi, Kerkük bize uzak oturduğumuz yerden her türlü ahkâmı keselim. Aman ha! Sonra bize, bak bu adam Türk soydaşlarımıza destek vermedi demesinler.” Diyerek sosyal medyada ikiyüzlülüğün zirvesine çıkanların, gerçekle yüzleşince hangi yüzünü gösterdiği de gün gibi ortadadır.

Lafı çok uzatmayacağıma söz verdiğim için burada noktayı koyuyorum ve bekliyorum.

Selametle …….

Yorumlar 1
SM 08 Kasım 2023 15:48

Yazdıklarınız maalesef çağımızın en büyük problemi menfaatimize dokunana kadar sıkıntı yok. Ellerinize sağlık

Yazarın Diğer Yazıları