Merkezi, Kazakistan'ın başkenti Astana'da bulunan Türk Akademisinden 9-11 Eylül tarihlerinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de toplanarak dilde ve fikirde birlik içeriğinde Türk dilleri için ortak alfabe projesine imza attılar. Bu bağlamda Türk Akademisi üyelerine attıkları bu adım için tebrik ediyorum.
Ortak Türk Alfabesi önerisindeki her harf, Türk dillerinde bulunan farklı fonemleri temsil etmektedir. Aslında ana başlık Türk dünyasında hem kültürel hem de siyasi bağımsızlığın bir simgesi olarak değerlendirilmelidir. İsterseniz bir tarihe uzanalım…
Türk tarihinde bugüne kadar kullanılan bilinen beş olduğu kabul edilir. Günümüzde kullandığımız Latin alfabesi öncesinde geriye doğru Kiril alfabesi, Arap alfabesi, Uygur Alfabesi ve Göktürk Alfabesi kullanılmıştır.
Bu arada Arap alfabesi yerine Arap kökenli alfabe demek daha doğru bir niteleme olur. Çünkü Arapların kullandıkları harflerden ibaret olmayıp, ona bazı eklemeler de yapılmıştır. Osmanlı alfabesi diye de nitelenen alfabe, Arap alfabesinin Türkçeye uygunluk sağlamasına çalışılan geliştirilmiş bir biçimi olduğundan Arap kökenli alfabe demek daha doğru.
Latin alfabesi ise ilk olarak 1925 yılında Azerbaycan Türkleri tarafından kullanılmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından sonra 1928 yılında ülkemizde kullanılmaya başlandığını dipnot olarak belirtmek fayda var.
Türk Akademisinden 9-11 Eylül tarihlerinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de toplanarak alınan bu karar doğrultusunda ortak Türk Alfabesinin geliştirilmesi, Türk halkları arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğini teşvik ederken, onların dil mirasını da korumak esas olacaktır.
Hülasa, alınan kararların maksadı Türk dilinin kısırlaştırması değil, genişletilmesidir. Bu alfabe değişiklikleri, Türk dünyasında hem kültürel hem de siyasi bağımsızlığın bir simgesi olacaktır velhasılıkelam…