Hanifi Yavaş

Seçmene Son Mektup

Hanifi Yavaş

Bu toplumda hangi bölgeden, dinden, mezhep ve meşrepten olursak olalım, farklılıklarımızı koruyarak, olabildiği kadar özgürleşerek, saygı, sevgi ve hoşgörü ile birarada yaşamaya mecburuz.

Unutmayın ki, hepimiz Türkiye gemisi içerisinde yaşıyoruz. Bu gemi batarsa hepimiz birden batarız ve zararı hepimiz görürüz.

Birileri bizi birbirimize düşürmek için, iktidara geldiğimizde yargılayacağız, asacağız, keseceğiz gibi nefret söylemlerinin sahiplerine itibar etmeyiniz.

1960 yıllardan beri en iyi yaptığımız işlerden biride seçimlerdir.Her şeçimden sonra özeleştiri yapmayarak, liderliğini sorgulamayan siyasetçilerin, başarısızlıklarına kılıf uydurmak için ortaya attıkları oylar çalındı yalanına inanmayın. Artık bu yalanlar bayatladı ve midemizi bulandırıyor.

Muhalefet, iktidarın doğru yaptıklarına destek olarak ülkeyi kalkındırmak, yanlış yaptığı zamanda engel olmaya çalışarak ülkenin zarar görmesini engellemektir.
Yapılan doğru ve güzel şeyleri görmezden gelmek ve her yapılan yatırımı eleştirmek muhalefet değil en basit tabir ile  hastalıktır. Bu tür art niyetli siyasilere itibar etmeyelim.

Geçmişten bugüne kadar, seçim öncesinde siyasiler bolca vaadler verirler ama iktidara geldiklerinde unuturlar. Birde, yapamayacakları vaatlerde bulunarak halka yalan söyleyerek aptal yerine koyarlar. Halkın aklı ile alay eden bu siyasileri ciddiye almak kendimize hakaret olur. Bu insanları ciddiye almayalım. 

Demokrasisi gelişmiş ülkelerde, başarısızlığın karşılığı, bulunduğu görevden istifa ederek ayrılmaktır. Demokratik kültür ve erdem bunu gerektirir. Her defasında rakipleri karşısında başarısız sonuçlar aldığı halde oturduğu koltuktan kalkmamak bir nevi koltuğu İşgaldir. Bu tür işgalcileri haketmediği o koltuktan uzaklaştırmanın en etkili  ve demokratik yolu bir sonraki seçimlerde oy vermeyerek cezalandırmaktır. Hak etmediği makamları işgal eden insanlara mutlaka tepkimizi gösterelim.

Her defasında aynı şeyi yaparak farklı sonuçlar beklemek aptallıktır. Değişmeyen tek gerçek değişimin kendisidir. Yanlış tercihlerde ısrar etmek akıl ve mantık kurallarına aykırıdır. Yanlış yaparak başarısız olanları tekrar deneyerek başarılı olmak mümkün değildir. Başarı için değişim ve dönüşüm şarttır. Kendimizi ve tercihlerimizi değiştirmekten korkmayalım. 

Hepimiz, ülkemizin kalkınmasını ve toplumumuzun refah seviyesinin artmasını isteriz. Ülkemizin altyapısına, sanayisine, teknolojisine katkı sağlayarak, bugüne kadar yapılamayanları yapan siyasilere kendimizin, çocuklarımız ve torunlarımız geleceği için destek olmalıyız. Oy vereceğimiz zaman bu kriteri mutlaka dikkate alalım. 

Dünyanın değişik tarihlerinde krizler patlak verir ve tüm ülkeleri kasıp kavurur. Ekonomik krizler, pandemiler, savaşlar gibi. Bu gibi krizlerde ülkemizi en az zararla kurtaracak olan güçlü siyasi liderlerdir. Tercihlerimizde en önemli hususlardan biride budur. Zayıf karakterli ve beceriksiz siyasilerden uzak duralım. 

Siyasi parti tercihleti, futbol takımı tutmak gibi değildir. Tercihlerimiz ile toplumumuzun ve ülkemizin geleceğini beş yıllığına birilerine teslim ediyoruz. Evinizi, çocuğumuzu yada değerli eşyanızı veya paramızı teslim ederken gösterdiğimiz hassasiyeti toplumumuzu ve ülkemizi teslim ederkende göstermemiz gerekir. Çünkü hiç bir şey ülkemizden ve devletimizden daha değerli değildir. 

Unutmamak gerekir ki, her seçimin ve tercihin maddi boyutu olduğu kadar manevi boyutunda vardır. Nasıl ki hayırlı bir işe vesile olunduğunda Allah katında sevabı varsa, kötü bir şeye vesile olmanında günahı vardır. Ve o neden olduğumuz iyilik yada kötülük devam ettiği sürece amel defterimize sevap yada günah olarak yazılmaya devam eder. Tercihlerimizin bizi manevi açıdan da nasıl kuşattığını unutmayalım. 

Mevlana demişki, ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol. Yani dürüst ol. Seçim öncesi davranışları ve söylem biçimi seçimden sonra değişen zübük siyasetçilere de itibar etmememiz gerekir. 

Bazen sahip olduğumuz dünya görüşünü temsil eden siyasetçi çıkmayabilir. Bu durumda yapılması gereken şey kötünün iyisi yani ehveni şer olanı seçmektir. 

Bir şeyi daha unutmamak gerekir ki, seçim sonuçları ne olursa olsun aile ve akrabalık bağlarımız, iş ilişkilerimiz, konuklarımız ve dostluklsrımız devam edecektir. Sözlerimiz ve davranışlarınız ile bu ilişkilerimize zarar vermeyelim. 

Son olarak;
Atatürk gençliğe hitabesinde, "iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler." diyerek, ülkemizin düşmanı olan ABD ve AB ülkelerinin kontrolüne girerek siyaset yaparak iktidara gelmek isteyenlerden şiddetle uzak durmak gerektiği gibi bunlarla mücadele etmek Tam Bağımsız Büyük Türkiye için kaçınılmazdır. 

Saygı ve sevgi ile kalınız...

Yazarın Diğer Yazıları