26 Ocak 2025 Pazar, Recep Ayının 27. Gecesi… “Miraç Kandili”
Miraç Kandilini bizler, “Ümmetin Tefekkürü!” olarak idrak ederiz.
Safların/ veya gönüllerin sıklaştığı bir gecedeyiz…
Bu geceyi, asrın idrakiyle/ mahzun gönüllerin gözyaşlarıyla ihya ediyoruz.
Geceler, “gündüzün ihramını…” giymiş!
Alınlar, secdede… Secde, Allah’a en yakın hal!
Kul’un, “Vecd hali…”
Eller, semaya açılmış; Dualar, yakarışlar…
İnşallah, rahmet esintileri üzerimizden eksik olmaz…
Bir şiirimizde, “her insan bir âlemdir” diyoruz.
İnsan varlığıyla, “kâinatın cüzü…” veya “özeti…”
O şiirimizden mısralar;
“Elif, Allah
Lam, Cebrail
Mim, Muhammed;
ÂLEM
Elif, ayakta
Dal, rükûda
Mim, secdede;
ÂDEM
“Miraç…” yükselmektir. O hali bizler, “namaz…” anında yaşarız!
Ve öyle ki, bütün iç sıkıntılarımızı; “o anda…” atarız!
“Niyet ve Selam…” arası, Kulun “uhrevi yolculuğudur”
Ne buyruluyor; “Namaz, mü ‘minin miracıdır”
Yaratılışın/ veya varlığın gayesine; namazla vasıl oluyoruz.
O halde, “Miraç…” olayını birlikte geliniz; “tefekkür” edelim.
İsra sözlükte, “gece yürüyüşü, gece yolculuk etmek…” anlamlarına geliyor.
Miraç ise, “yükselmek, yükseğe çıkmak…” şuuruna bizleri taşıyor!
Miraç mucizesini Kur’an bizlere İsra ve Necm Surelerinde haber veriyor;
Miraç, bütünüyle tefekkürdür! Hakk’ı, birleyiştir!
Miraç’ta, Peygamberimize üç şey verildi.
“Beş vakit namaz…”
“Bakara suresinin son iki ayeti…”
“Peygamberimiz (as) ümmetinden olup da,
Allah’a şerik koşmayanlardan büyük günahlar bağışlandı…”
Bakara Suresinin son iki ayeti, “Amenerresulü” mealen şöyledir;
“Peygamber, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, müminler de!
Hepsi Allah’a meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine;
Peygamberlerinden hiçbirinin arasında ayırım yapmayız” diye iman ettiler
Ve şöyle dediler;
“İşittik ve itaat ettik! Rabbimiz! Mağfiretini dileriz; dönüş(ümüz)
ancak sanadır!”
“Allah, kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle mükellef tutmaz.
Kazandığı (iyilik) kendi lehine, işlediği (kötülük) de kendi aleyhinedir.
(Ey mü’minler! Şöyle dua ediniz;) “Rabbimiz!
Eğer unutursak veya hata edersek, bizi mesul tutma!
Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyleri de yükleme!
Bizi affeyle, bizi bağışla ve bize merhamet buyur!
Sen bizim Mevlamızsın; artık kâfirler topluluğuna karşı bize yardım
eyle!” (Bakara, 285-286)
Miraç, bu ümmetin yükselişini gösterir!
Bu yükselişi, maddi ve manevi âlemde bir yükseliştir!
“Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya;
Yarın ölecekmiş gibi ahrete çalışmak…”
Müthiş bir terazi, İslâm da, ‘miskinlik…’ yoktur.
Bu dinin en büyük düşmanı; “Cehalettir” ve de “Tembelliktir”
Miraç bizlere, ilmin deruni iklimini veriyor.
İlmin bir feyiz ve bereket olduğunu söylüyor.
1400 yıl önce Kur’an bizlere, ‘ilimlerin fihristini’ ikram ediyor.
Güneşin, Ayın ve Yıldızların insanın emrine verildiğini bildiriyor.
“İlim, kadın ve erkek herkese farzdır” diyor İslâm!
“İlim, Çin’de bile olsa git ara” diyor, İslâm!
Âlimlerin mürekkebinin damlasının şehitlerin kanlarından daha efdal
olduğunu söylüyor, İslâm!
Miraç hadisesi, İslâm’ın çok kısa bir zamanda, bir büyük fütuhat
içerisinde olacağının müjdesini veriyor. İslâm’ın en sıkıntılı bir
döneminde verilen olağanüstü bir mesaj…
Bizler, bütün bu mesajları ne kadar alabiliyoruz?
Bozkırlara can veren aşk nehrinden ne kadar istifade edebiliyoruz?
Tarihi muhakeme ve muhasebeyi ne kadar yapabiliyoruz?
Miraç Hadisesinin en büyük müjdesi,
"Ayın on dördünü nasıl açıkça gözünüzle görüyorsanız, Rabbinizi de
öyle Cennette apaçık göreceksiniz"
Bu ezeli müjde bizlere hayatı daha iyi anlama, daha iyi gözlemleme
gibi manevi bir sorumluluk yüklüyor. Dünya, ‘ahiretin tarlasıdır’
burada, ne ekersek onu biçeceğiz.
Hayır ve hasenatın dışında ne bir gözümüz ve nede gönlümüz olmamalı!
Allah’ın Resulü(as) Ümmetine Miraç’ın hediyesi olarak, 5 Vakit Namazı
getirmişlerdir.
O sebepledir ki, “Namaz, Müminin Miracıdır’
Bir feyiz, bir aşk, bir ihtiram halidir. Öyle bir hal ki, kâinatın her
zerresinde, her tecellisinde
Cenab-ı Hakk’ın esmasını görür.
Söylerim sizlere, o gözler nasıl harama bakar?
Nasıl, vicdansız bir mecraya doğru akar?
Nasıl, ‘bir gönül’ yıkar?
Miraç, bizlere aynı zamanda, ‘huzurun ve saadetin anahtarını’ veriyor.
“Nasıl emrolunuyorsa öyle ol” ilahi fermanının manevi rıhtımına çağrılıyor.
Dünya makamlarını, rütbelerini ellerinin tersiyle itebilecek yürekli
bahadırlar; “Ben Allah Resulünün(sav) yolunun tozu ve toprağı olurum”
diyebilecek, Mevlana meşrepli yiğitler…
Miraç, yükselmedir. Müslüman, bu fıtrat üzerine yaratılmıştır.
O’nun defterinde ne ifrat ve nede tefrik gibi marazi hastalıkların
olmaması gerektiğine
Bir daha uyarıcı bir ruh ve hasletle vurgu yapmak isterim.
Allah’ın Resulü(sav) buyuruyorlar, “Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat Yolu”
ümmetinde kurtuluşudur.
Ve hele kaynağını İslâm’dan, Kur’an’dan, Allah Resul’ünden almayan
yollar ki, tefrikanın bid’at elbisesini giyenlerin korkulu yoludur.
Mir ’aç hadisesi, olmamız gereken yolu ve o yol üzerindeki ışıkları
bizlere haber veriyor.
Mir’aç Kandilinizi tebrik ederim. Hayırlara vesile olmasını canı
yürekten dilerim.
Selam ve Muhabbetle, esenlikle kalınız…