Gerek birey olarak ve gerekse toplum olarak içiçe yaşadığımız bir
kavram, “İhtikâr Kavramı…”
Sözlükte İhtikâr; “vurgun, vurgunculuk…” “hakkını yemek, kötü
davranmak; kıtlaştırmak, tedavülden çekmek, istiflemek, tekeline
almak…”
“Ticaret malını pahalılaşması gayesiyle, istifleyip piyasaya arzını
geciktirmek…”
İhtikâr yapana da, ‘muhtekir (hakir, hakkar)’ diyoruz.
Hadis, “İhtikâr yapan kişi ne kötüdür”
Burada esas olan nedir? “Kamu zararıdır!”
Temel ihtiyaç maddelerinin ‘suni olarak yükselmesine…’ zemin hazırlamak!
Bundan kim zarar görecektir; ‘halkımız…’ Yani genelde insanımız…
İhtikâr, “bir şeyi pahalanmasını bekleyerek alıkoymak…”
Burada ihtikârla birlikte, ‘karaborsa ve tefecilik…’ gibi kavramlar
karşımıza çıkacaktır.
Sözlükte Karaborsa; “(bir malın) gizlice, el altından alınıp satılır olması”
“Piyasada bulunmayan bir malın gizlice, el altından çok yüksek fiyatla
alınıp satılması işi.”
Burada alenen, ‘bir zulüm…’ söz konusudur.
Kişisel menfaatlerin, ‘kamu menfaatlerinin önüne çıkması…’ gibi bir
durum söz konusudur.
Piyasa ekonomisiyle bunu bağdaştıramazsınız…
Kaldı ki, ekonominin kendi kuralları içerisinde de bunu düşünemezsiniz!
Piyasa ekonomisinde, ‘amme menfaati/ kamu yararı…’ düşünülür.
Sıklıkla kullanılan bir söz vardır; bu yıl da, “filan ürün tefecinin
eline düştü…”
İhtikârdan tefeciye yolculuk da; ‘bir handikabı yaşıyorsunuz…’
Sıkıntıya düşene, ‘el uzatmak…’ değil, darda kalanı, ‘boğmak…’ düşüncesi…
Burada, “aklı, izanı, vicdanı ve hatta merhameti…” bir kenara itiyorsunuz!
Düşünelim, ‘acıma hissinin kalktığı bir toplum…’ ne kadar yaşayabilir.
Sözlükte İhtikâr; “vurgun, vurgunculuk…” “hakkını yemek, kötü
davranmak; kıtlaştırmak, tedavülden çekmek, istiflemek, tekeline
almak…”
İnancımız bizlere neleri emrediyor; “… O halde durmayın, hayırlı
işlerde birbirinizle yarışın…” (Maide, 48), insanların birbirleriyle
hayırda, iyilikte, güzelliklerde yarışması. Velhasıl hayatı çekilmez
hale getirmek değil, bilakis ‘yaşanabilir hale getirmesi…’
Ali İmran Suresi 104. Ayette ne buyruluyor; “sizden, iyiye çağıran,
doğruluğu emreden ve fenalıktan meneden bir cemaat bulunsun. İşte
başarıya erişenler yalnız onlardır.”
Ne buyruluyor, “Mü’minler bir vücut gibidir!” Burada, çok ince ve
duyarlı olmamızı çağrıştıran, gönüllere hitap eden bir ifade
zenginliği… Önceliğimiz nedir; “sağlıklı, esenlikli, huzurlu ve
güvenilir bir toplum!” Bu bir çaba olmalı, birlikte erdemli bir
mücadele olmalı…
Hadis, “Müslümanların dertleri ile ilgilenmeyen, onlardan değildir.”
İyiliklerin dumura uğradığı, yardımlaşma şuurunun öldüğü bir toplumda;
elbette ki, ‘ihtikâr yapanlara…’ gün doğacaktır. Elbette ki, herkes
kendi kafasına göre hareket edecektir. Elbette ki, vicdanları
gömecektir!
Piyasa de, ‘vurguncular, tefeciler, stokçular…’ dörtnala
koşturacaklar. Hadis, “ihtikâr yapan hatakar olmuştur!” Hz. Ömer (ra),
“Bizim çarşımızda ihtikâr olamaz” Hz. Osman (ra), “ihtikâr yapmayı
yasaklamıştır”
"Hz. Peygamber (Sav) şöyle buyurdu:
"Şehirlerde yaşayanlar, Allah yolunda hapsedilmiş kimselerdir.
Gıdalarında onlara ihtikâr yapmayın, onlara fiyatları yükseltmeyin,
zira kim onlara bir gıda maddesini kırk gün hapsetse, sonra da
tamamını tasadduk etse yine de işlediği günahı affettiremez."
Sadece bir kavramla, ne kadar içiçeyiz… Sadece bir kavram, toplumun
sosyal ve iktisadi hayatını ne ölçüde etkiliyor. Sadece bir kavram,
sizleri ne kadar ürpertiyor! İhtikâr Kavramının küresel dünyada
karşılığı nedir; “Spekülatör…” Biz bu spekülatörleri, “asrın
Karunları…” olarak da yorumlayabiliriz.
Bunlar, kendi iktidarları/ veya menfaatleri uğruna dünyayı ateşe verebilirler…
İnancımız bizlere, “ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız!” Hele
haksızlığa hiç mi hiç tahammülümüz yok bizlerin… İnancımız, insani
değerler üzerinde, bizlere hayatı inşa etmeyi öğretti…
Geliniz, kardeş olalım… Geliniz, gönüller yapalım… Geliniz, bir vücut
gibi/ veya bir binanın taşları gibi olalım… “Sevelim, sevilelim…”
Hayatı birlikte, güzelleştirelim! Selam ve muhabbetle