Adnan Üstün

Kur'andan Hayata-5 (Aile Hukuku Aile Reisliği, Kadının Dövülmesi, Arabuluculuk)

Adnan Üstün

Bu yazımızda toplumda çokça tartışılan fakat Kur’andaki ilkeleri az bilinmesine rağmen islama ve Kur’ana birçok haksız eleştirinin yöneltildiği aile reisliği, kadının dövülmesi ve hakemlik-arabuluculuk konularıyla ilgili ayetleri paylaşacağız. 

*Allah, kadın ve erkek her iki cinse farklı alanlarda üstün yetenekler vermiştir. Fıtrat ve yaratılış gereği; yetenek, sorumluluk ve görevlerin farklı olması Allah katında bir üstünlük ve düşüklük sebebi olmadığı gibi kişinin kendisinin seçmediği cinsiyetiyle övünmesi de ilkel bir maddeciliktir. 

 -“Allah’ın, (iki cinse) birbirinden farklı özellik ve lütuflar bahşetmesi ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Erkeklerin koruyucu ve yönetici (kavvâmûn) olmaları iki gerekçeye dayandırılmıştır:  

a) Allah insanların bir kısmına diğerlerinden üstün kabiliyetler vermiştir, bu cümleden olarak koruma ve yönetme bakımından erkekler, kadınlardan daha uygun özelliklerle donatılmışlardır.  

b) Erkekler aile geçimini ve diğer malî yükümlülükleri üstlenmişlerdir. Bazı müfessirlere göre bu iki gerekçeden birincisi insan tabiatının değişmez özelliğidir; genel olarak erkeklerde akıl ve mantık ön plandadır, kadınlarda ise duygu öne çıkar. Koruma bakımından fizikî güç önemlidir ve erkekler bu yönden daha güçlüdürler. İkinci gerekçe ise yaratılıştan değil, kültür ve medeniyet şartlarına bağlı alışkanlıklar, âdetler, tutumlardan kaynaklanmaktadır. İslâm’ın geldiği çağda daha yoğun, günümüzde ise önemli ölçüde olmak üzere erkeklerin bu fonksiyonları da devam etmektedir. İslâm hukuk kurallarına göre erkek hem –geniş mânada– ailenin geçiminden tek başına sorumludur, hem de mehir, diyet, cihad gibi malî tarafı olan yükümlülükleri vardır. 

Âyetten erkeklerin yönetim, savunma ve koruma bakımlarından genel olarak önde oldukları anlaşılmakla beraber, takip eden cümleler göz önüne alındığında burada, aile kurumunda hâkimiyet ve yöneticilik mânasının ağır bastığı görülecektir.” Diyanet İ.B. Kur’an Yolu Tefsiri-(Nisa Suresi/34) 

*Kur’an, dövülmesini istememektedir. Peygamber Efendimiz de kadınların dövülmesini menetmekte, eşlerini dövenlere “hayırsız” demekte, bu davranışla aynı yuvayı ve yatağı paylaşmanın bağdaşmazlığına, insanî ve ahlâkî olmadığına dikkat çekmektedir (Buhârî, “Nikâh”, 93). 

Nisa Suresi 34. Ayette; “(Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz-itaatsizliklerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, sonra (bu fayda vermezse) onları yataklarda yalnız bırakın, sonra (yine dinlemezlerse) onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.” buyurulmaktadır.  

-Bu ayet; başkaldıran, serkeşlik eden, yuvasını ihmal edip görevlerini yapmayan kadınlar hakkında, yuva dağılmadan son aşamada bir uyarı mahiyetinde kişiyi kendine getirme, ayıltma olarak algılayabileceğimiz bir uygulamadan bahsetmektedir.  

-Hırsızlık yapanın elinin kesilmesini, cinayet işleyerek kadınları dul, çocukları ana-babasız bırakanların yaptıklarına karşılık olarak öldürülmesini emreden ayetlerden, herkesin elinin kesilmesi ve öldürülmesi anlamı nasıl ki çıkmazsa, bu ayetten de her kadının durduk ve haksız yere dövülmesi anlamı  çıkmaz. 

-Hırsız değilseniz hırsızın elinin kesilmesinden, tecavüzcü katil değilseniz katilin öldürülmesinden rahatsızlık duymayacağınız gibi; serkeş, başına buyruk, ailesini ihmal eden, sorumluluklarını yerine getirmeyen bir kadın da değilseniz bu kadınlar için verilen dövme izininden de (emir değil) rahatsızlık duymamalısınız. 

-Ayrıca; “Fıkıh kitaplarında dövmenin şekli ve miktarı üzerinde durulmuş, kadına zarar vermemesi, iz bırakmaması, yüze vurulmaması genel olarak kaydedilmiştir.” 

-Peygamber Efendimiz  hayatında, eşleriyle ayrılma-boşanma noktasına gelmesine rağmen asla hiçbirine karşı zulüm ve haksızlık yapmamış, sözle dahi şiddete başvurmamıştır. Bu konudaki yazımıza; buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

-“Ailede kurucu unsur karı-kocadır. Bu temel kurumu oluşturan, yöneten, yönlendiren dinî, ahlâkî, hukukî kurallar vardır. Kurallara uyulduğu müddetçe mesele yoktur. Taraflar kuralları bozar, hakları çiğnerse düzeni sağlamak ve adaleti gerçekleştirmek üzere çeşitli tedbir ve müeyyideler devreye girecektir. Bu âyette (Nisa Suresi/34) kadının, 128. âyette ise kocanın hukuku çiğnemesi ve düzene baş kaldırması (nüşûz) ele alınmıştır. Aile hayatı içinde kadın, kurallara göre rolünü ifa edip etmemesi yönünden iki sıfatla nitelendirilmiştir: Sâliha ve nâşize. Sâliha kadınlar hem kocalarının ve diğer aile fertlerinin yanında (açıkta, zâhirde) hem de onların bulunmadıkları yerlerde (gayb) vazifelerini hakkıyla yerine getirir; Allah’ın koyduğu, toplumun benimsediği kuralların dışına çıkmaz, aileye ihanet etmez, şerefine leke sürmezler.  

Bazı davranış ve tavırları sebebiyle yoldan çıkma, hukuka baş kaldırma (nüşûz) belirtileri gösteren, böylece nâşize olması ihtimali beliren kadınlara karşı ne yapılacak, aile düzeni ve hukuku nasıl korunacaktır? Bu noktada Kur’an-ı Kerîm vazifeyi ailenin reisi sıfatıyla önce kocaya vermektedir. Öngörülen tedbirlere başvurmasına rağmen koca düzeni sağlayamazsa ve ailenin dağılmasından korkulursa sıra hakemlere gelecektir.” Diyanet İ.B. Kur’an Yolu Tefsiri-(Nisa Suresi/34) 

* “Eğer karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Düzeltmek isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.” (Nisa Suresi/35) 

-“Ailede huzur ve düzeni bozan kişi, taraflardan sadece birisi olduğunda “nüşûz”dan söz edilir. Aile düzeni iki tarafın karşılıklı anlaşmazlıklarından, hukuk ihlâlinden ve geçimsizlik çıkarmalarından ileri geliyorsa ve bu durum uzayıp gittiği için ayrılmaları, ailenin dağılması ihtimali ortaya çıkarsa “şikâk” hali gerçekleşmiş olur. Bu durumda Kur’an-ı Kerîm’in gösterdiği yol, teklif ettiği çözüm usulü “anlaşmazlığın hakemlere götürülmesi”dir. 

Hz. Ömer, Osman, Ali, İbn Abbas gibi önde gelen sahâbîler yanında Nehâî, Şa‘bî, Mâlik, Evzâî, Şâfiî gibi âlimler hakemlerin salâhiyetlerinin hâkim gibi olduğu; yapacakları araştırma, soruşturma, danışma sonunda evlilik hayatının devamı veya sona erdirilmesinden hangisine hükmederlerse onun geçerli olacağı, karı veya kocadan birinin aksini dilemesinin etkisi olmayacağı hükmüne varmışlardır… Bu ictihad hakemlere, araya mahkeme girmeden aile bağını çözme yetkisini tanımakla aile sırlarının mahkemelerde aleniyete dökülüp gözler önüne serilmesi sakıncasını da ortadan kaldırmaktadır. 

Evlilik hayatı içinde zarar ve zulüm gören, mutlu olmayan kadın, kocası boşamak istemediği halde hâkime veya hakemlere başvurarak evlilik hayatını sona erdirebilir. Ayrıca yine kadının irade ve teşebbüsüyle devreye girecek olan “bedel vererek boşanma” (muhâlaa) yolu da açıktır. Âyetin asıl muhatabı ümmet olduğundan, kocanın boşama hakkını kötüye kullanmak suretiyle kadını mağdur etmesi halinde aile meclisi veya toplumun devreye girmesi, tayin edecekleri hakemler aracılığı ile anlaşmazlıkları çözüme bağlaması gerekir.” Diyanet İ.B. Kur’an Yolu Tefsiri-(Nisa Suresi/35) 

*Boşanma davalarının yıllarca sürerek tarafları mağdur ettiği, yeni bir yuva kurmalarının önüne geçildiği ve aile sırlarının ifşa edilerek kişileri zor durumda bıraktığı mevcut sistemin sakıncalarını en aza indirecek yöntem, kutsal kitabımız Kur’anın da tavsiye ettiği üzere, hukuk sistemimizde aile hukukunun da zorunlu arabuluculuk kapsamına alınması-hakemlere gidilmesi, boşanma, velayet, tazminat (mehir) gibi hususlarda hızlı ve pratik çözümler üretilerek mağduriyetlerin önüne geçilmesidir. 

Hayatta olanları uyarmak için gönderilen Kur’anın; aile hukukuna yönelik ilke ve düzenlemelerinden bir kısmını, 5. cüz-bölümde yer alan Nisa Suresi 34, 35, 36. ayetleri esas alarak, ayetlerden anladıklarımızı ve ayetlerin işaret ettiği hakikatleri ifade etmeye çalıştık. Allah-u Teala hepimize Kur’anı anlamayı, yaşamayı ve hesap gününde de Kur’an ahlakına sahip Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam ile bereber olmayı nasib etsin. Vahyin bereketinden istifade etmek dileğiyle Allah’a emanet olunuz… 

Yazarın Diğer Yazıları