Deprem Sonrası Ruh Sağlığımızı Korumak 

Başak Meral Gündüz/Psikolojik Danışman Filiz Kılıç Sağlam,yaşanan depremler sonrası meydana gelen ruhsal sorunları hakkında açıklamalarda bulundu. 

Deprem Sonrası Ruh Sağlığımızı Korumak 
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Sağlam yaptığı açıklamada,“İçinde yaşadığımız bu günlerde ülkemizin  11 şehrini etkileyen depremler ve sonrasında yaşananlar, her yaş grubundan kişileri derinden etkiledi. Yetişkinlerde kımıldayamama, şok belirtileri, sürekli panik hali, çarpıntılar, kalp ağrıları, nefes almada zorluklar, sürekli sarsılma hisleri , uyku bozuklukları , ağlama nöbetleri , bilişsel çarpıtmaları kullanmakta artış ,aşırı uyarılmışlık hali, iştahla ilgili problemler, güne devam etmede motivasyon kaybı , hayata dair umutsuzluk , tükenmişlik , karamsarlık , kendimize ve etrafımıza yabancılaşma , sosyal yaşamdan kendini soyutlama gibi belirtiler olabilirken , çocuklarımızda içine kapanma , yalnız kalma isteği, konuşma problemleri , aşırı korku hali, tuvalet alışkanlığında sıkıntılar, ebeveyne aşırı bağlılık ,duygusal hassasiyet , bilişsel durgunluk ,  okula gitmekte sorunlar, güvende hissetmeme gibi ruhsal ve davranışsal değişmeler görülebilir.”dedi.

Sağlam sözlerine şöyle devam etti:“Bu değişimlerin durup dururken çıkması bir problem teşkil ederken  ,  tüm ülkemizi etkileyen , yüzyılın büyük felaketleri  arasına giren deprem sonrasında olması gayet doğal ve olağandır. Böyle bir olayda korkmak ve kaygılanmak değil hiç korkmamak ve hiç kaygılanmamaktır tuhaf olan . İnsanda korku ve kaygı, yaşamı devam ettirmek amacıyla koruyucu niteliktedir ve güvende olma ihtiyacını hatırlatıcıdır. Kişinin bu depremler sonrasında yaşadığı kaygının derecesi çok yüksek olabilir ve ifade ediş biçimi kişiden kişiye göre değişim gösterir, bazılarımızın yaşamında zorluklar çıkarabilir ancak   bu insani tepki zamanla yaşamı etkilemeyecek düzeye normalleşir.

Yaşanılan bu belirtilerle kişideki kaygı ilk günler %100 , %90larda görünürken, 3 hafta sonra bu oran %30 ve %20lere kadar düşebilir(eş dost akraba vefatı, ev araba eşya kaybı yoksa ). Kaygımızı korkumuzu kontrol edebilmek için yaşama devam edebilmeliyiz, günlük rutinlerimize kendimizi hazır hissettiğimizde başlamalıyız, yürüyerek  ve hareket ederek bedenimizle varoluşumuzu desteklemeliyiz,  işimize gidip gelmeyi ihmal etmemeliyiz, sosyal hayatımıza devam ederek paylaşımda bulunmak, yalnız olmadığımızı hissetmek rahatlatıcıdır, başkalarına yardım ederek kendimizi iyileştirmeliyiz, sorumluluklarımızla ilgili notlar alıp geleceğe dair planlamalar yapabiliriz. Bizi zor durumda bırakan, kaygılarımızı arttıran düşünce hatalarımızı fark edip onların yerine olumlu ve geliştirici, destekleyici alternatiflerini düşünmeyi tercih etmek. Çocuklar için oyun yaşamsal önem taşır, bu dönemlerin sonrasında çocukların akranlarıyla oynayabileceği güvenli ortamlar oluşturmak, çocukların kendilerini ifade edebilmesini (konuşarak, resim çizerek )sağlam , çocuklarımıza bolca sarılarak anda olduğunu hissettirme , çocuklarımızın da kaygılarını kontrol etmelerine yardımcı oluruz. Çocukların  yaşadıklarımızı ve korkumuzu ifade ediş biçimimizi izleyip bizden örnek aldıklarını unutmayalım. Ruhumuzun da  koruyucuları, yenileyicileri vardır. Yaşam enerjimizi ve umudumuzu besleyerek, duygularımızı uygun biçimde ifade ederek, ilgi ve yeteneklerimizi fark ederek , yardımlaşarak , paylaşarak , yeni şeyler deneyerek veya öğrenerek , var olarak ‘ psikolojik sağlamlığımızı’ arttırabiliriz. 

Korkularımız kaygılarımız  uzun süre kontrol edilebilir düzeye gelmezse, yaşantımızı  devam etmemize engelleyecek düzeyde yüksekse profesyonel bir destek alarak hayatımıza devam edebiliriz. Bazen zorluklarının üstesinden gelememek de gayet insani ve doğaldır , bu durumların farkına varıp zamanı çok geçirmeden destek alabilmek çok önemlidir. Hepinize kendinizi güvende hissederek yaşadığınız  mutlu ,sağlıklı  bir ömür diliyorum.”dedi.