Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Çirkin şeyler

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Aklımız, örfümüz, dinimiz bizlerden kesinlikle her türlü çirkinliklerden kaçmamızı emrediyor.

Nur Suresi 19.ncu ayette şöyle buyrulur;

“Şüphesiz ki çirkin şeylerin (söz ve fiillerin) iman edenlerin içinde yayılmasını arzu edenlere dünyada da, ahirette de (pek) elemli bir azap vardır. Ve Allah bilir, siz ise bilemezsiniz!”

Öncelikle, ‘hakkı inkâr edenlerin…’ karşısında olacağız!

Her şey zıddıyla bilinir…

İyi ve kötü, mazlum ve zalim, helal ve haram…

İnsanlık tarihi, Firavunları, Karunları, Nemrutları, Ebu Cehilleri ve onların inkâr dünyasını gördü ve yaşadı.

Sakarya Şiirinde Necip Fazıl şu mısralara yer verirler;

“Her şey akar; su, tarih, yıldız, insan ve fikir;

Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir!”

Sahipleneceğin bir büyük dava…

“Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük!...”

Enbiya Suresi 5.nci ayette şöyle buyrulur;

(Onlar;) “Kur’an bir sihirdir” dedikten (sonra) “Hayır! (bunlar) karmakarışık rüyalardır! Onu (kendisi) uydurmuştur. Hayır! O bir şairdir; o halde (gerçekten peygamberse) öncekilere gönderildiği gibi ( o da) bize bir mucize getirsin!” dediler”

İnkârcıların hücumları hiçbir zaman kesilmedi. İlme, hikmete, marifete dayanmayan çürük, mesnetsiz, ilimden tamamen uzak çirkin söz ve fiillerle tuzaklarını kurdular. İftiralarını attılar. Fitne ateşini de sürekli yakma cüretini gösterdiler…

Bir Müslüman’ın portresini Kur’an bizlere Hacc Suresi 41.nci ayette şöyle anlatır;

“Onlar ki, kendilerine yeryüzünde imkân (iktidar) verdiğimiz takdirde (gaflete dalmazlar ve) namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten men ederler. (bütün) işlerin sonu ise Allah’a aittir”

Gaflet, “habersiz olma” manasındadır.

Haktan, hukuktan, adaletten, doğruluktan vesaire olması gereken bilgilerden insanın habersiz olması!

Birçok yazımızda ifade etmişimdir, “Anadolu insanının basiretine/ veya sağduyusuna güvenirim!”

Şu toplumda, bilumum kötülüklerin yayılmasını isteyenler, iyilikleri men edenler, ellerini sıkı tutanlar/ yardımlaşmayı terk edenler, israfı sürekli teşvik edenler… Toplumun sağlıklı ve istikrarlı dokusunu bozmak isteyenler elbette bu milletin de içerisine gizlenmiş düşmanlarıdır…

Tevbe Suresi 71.nci ayetinde şöyle buyrulur;

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar ise birbirlerinin dost yardımcılarıdırlar!”

Bu yardımlaşma nedir/ veya neler olabilir?

Sosyal, kültüreli iktisadi hayatımızda; “adaleti, doğruluğu, dürüstlüğü, güvenilir olmayı, güzel ahlak ve ilim sahibi olmayı, vakarlı ve erdemli duruşu, kendi aralarında istişareyi, hakkı ayakta tutmayı…” bütün bu bilumum değerler etrafında bütünleşmeyi anlatır…

Meryem Suresi 59.ncu ayette şöyle buyrulur;

“Sonra onların ardından yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zâyi (terk) ettiler ve şehvetlerine uydular; (onlar) artık ileride (cehennemdeki) Gayya Vadisini boylayacaklardır”

Düşünelim! Bizler toplum olarak nerelere getirilmişiz!

İhlasla, Allah’ı görür gibi ibadet etmek… Bu hasbi ve kalbi hâl, insanı bütün kötülüklerden arındırır!

Müslüman kendisini sürekli sorgulayandır. Kendisini teraziye alandır.

Kur’an’daki inceliği En’am Suresi 108.nci ayette görmekteyiz;

“Onların Allah’dan başka tapmakta olduklarına sövmeyin ki, (onlar da) haddi aşarak bilgisizce Allah’a sövmesinler!”

Dış dünyamızla sağlıklı bir duruş/ davranış örneği göstermek çok önemlidir. Çirkin söz ve fiiller şu topraklarda nüfuz etmemelidir. İnsanların şuur dünyasında, ‘iyiliği, güzelliği, erdemliği, inceliği, sadeliği beslemeliyiz…”

Bizim inancımızın şiarı nedir, “yumuşak söz söylemek…”

Cenab-ı Allah,  Hz. Musa’ya buyuruyor. Fir’avun’a gidin; şüphesiz o (ilahlık iddiasıyla) iyice azdı,”

“Buna rağmen ona yumuşak söz söyleyin; belki ibret alır ya da (Allah’dan ) korkar” (Tâ-Hâ Suresi, 43-44)

Sabırla, sükûnetle, tevazuuyla, yumuşak bir dil/ veya üslupla ve tebessüm eden bir yüzle vakarlı bir duruşu sergileyeceğiz.

Âl-i İmrân Suresi 159.ncu ayet bizlere de, ‘yumuşak davranmayı’ telkin ediyor;

“İşte Allah’dan bir rahmet iledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, elbette (onlar) etrafından dağılırlardı!”

Erdemli insandan, erdemli topluma bir yürüyüşü asrımızda başarılı kılmak istiyorsak, olmazsa olmazımız, şüphesiz ki, Kur’an ahlakını kendi nefsimizde yaşamak/ ve yaşatma azmidir.

Yazarın Diğer Yazıları