Adnan Üstün

Kur'andan Hayata-4 (İnfak, Tebliğ, Nikah ve Miras)

Adnan Üstün

*Paylaşma, infak ve yardımın Allah katında makbul olanı; kenarda köşede duran, işe yaramayan, yenilerine yer açmak için gözden çıkardıklarımızla yapılan değil, sevdiğimiz şeylerden yaptığımız yardım ve paylaşmadır. (Ali İmran Suresi/92)

*Hac görevi; insanın yaptığı bir lütuf, fazladan bir görev ve toplum içinde kazanılan bir statü aracı değil, bu görevi yapmaya imkanı olanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Turistik bir seyahatin çok ötesinde, tevhidi ders veren bir öze dönüş, dünyevi makam ve ihtiraslardan soyutlanarak adeta baba ocağına, ana kucağına gitmek ve insanlar arasında ten ile can ile servet ile bir üstünlüğün olmadığını, herkesin tarağın dişleri gibi eşit olduğunu anlamaktır. (Ali İmran Suresi/97)

*Allah’ın ipine yani Kur’ana sımsıkı sarılın ve parçalanmayın. Neye ve kime tutunmamız gerektiğini ayet ifade etmekte, Peygamber Efendimiz bu ipin Kur’an olduğunu beyan etmektedir. (Ali İmran Suresi/103)

*Toplumda yozlaşma ve bozulmanın önüne geçmek için, hayra davet eden, iyiliği tavsiye edip kötülükten alıkoyan bir topluluk mutlaka bulunsun. Hayırlı ümmet-toplum ancak böyle oluşur. Bu görev yapılmadığı veya Allah için-menfaat beklemeden yapılmadığı zaman toplumun tamamında bozulma ve değerlerden uzaklaşma olur. (Ali İmran Suresi/104,110,114)

*Apaçık deliller; Allah’ın ayetleri ve Peygamber Aleyhisselam’ın örnekliği önünüzde olduğu halde başka şeylerin peşine düşüp de parçalanıp bölünmeyin. Sorumlu olduğumuz alan bellidir. Allah’ın kitabına ve Rasülü’nün örnekliğine uyup uymadığımızdan hesaba çekileceğiz. Başka şeyler bağlayıcı değildir. (Ali İmran Suresi/105)

*İnsanları, eserleri, fikirleri değerlendirirken toptan kabul veya toptan redçi olmayın. Mümeyyiz, ayırteden, ayıklayan, doğru ve güzeli kabul edip, yanlış ve çirkin olanı reddeden bir bakış açısına sahip olun. (Ali İmran Suresi/113)

*İnanç ailenize dahil olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlarla ilişkileriniz belli bir seviyede olsun. (Ali İmran Suresi/118)

*Sabreder, sebat edip çizginizden vazgeçmez ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, Allah size yardım eder. (Ali İmran Suresi/125)

*Faizi yemeyin, tefecilik yaparak insanların mallarını ve emeklerini sömürmeyin. (Ali İmran Suresi/130)

*Mü’minler sadece zengin iken paylaşan ve infak eden değil, darlıkta da bollukta da paylaşan kimselerdir. Azı veremeyen çoğu hiç veremez, darlıkta paylaşmayan varlıkta hiç paylaşamaz. Mü’min, malını faiz ile arttıran değil, zekat ve infakla bereketlendiren kimsedir. (Ali İmran Suresi/134)

*Olumsuz ve aleyhe olaylar, hadiseler sizi ümitsizliğe sevk etmesin. Gevşemeyin ve üzülmeyin. Gerçekten inanıyorsanız; üstün olan ve üstün gelecek olanlar sizlersiniz. (Ali İmran Suresi/139)

*Her şeyde olduğu gibi; iman da, cennet de bir bedel ister. Bu bedeli ödemeden veya göze almadan cennete giremezsiniz. (Ali İmran Suresi/142)
*Şefkat ve merhamet ile davranmak dost ve insan kazanmaya sebeptir. Kaba ve katı kalpli olmak, insanların etrafınızdan dağılmasına sebep olur. Yumuşak huylu olmak; her yanlışı onaylamak, kabul etmek, silik ve çizgisiz yaşamak anlamına gelmeyeceği gibi; haksızlığın, zulmün, çirkinliğin ve günahın karşısında net ve sert bir duruş sahibi olmak, kaba ve sert olmak anlamına da gelmez. Önemli olan; iyi ve güzel olanı en güzel şekilde sunmak ve yanlışın karşısında da müslümanca vakur bir duruşa sahip olmaktır. (Ali İmran Suresi/159)

*Kim emanete ihanet eder, devlete ve millete ait birşeyi zimmetine geçirirse kıyamet günü ihanet ettiği şeyle birlikte hesap yerine gelir. Dünyada deliller gizlenebilir, işler kılıfına uydurulabilir ancak hesap günü kamunun hakkından zimmete geçirilen şeyin bizzat kendisi insanın yakasını bırakmayacaktır. (Ali İmran Suresi/161)

* Birden fazla kadın ile evlenme hususunda; Kur’an bunu emretmemiştir, sadece izin vermiştir,  Bu izin; psikolojik, sosyolojik, sağlıksal, cinsel, savaş durumu sonrası gibi birçok gerekçeye dayanabilir. Kur’an bu tür evliliği adil olma şartına bağlamıştır. Peygamber Efendimiz, Hazreti Hatice r.a. hayatta iken başka hiçbir kadın ile evlenmemiştir. Diğer evlilikleri onun vefatından sonra gerçekleşmiş ve herbir evliliğinin birçok amacı-hikmeti vardır. Bugün Kur’an’ın bu izinini (emir değil, müsaade vardır), eleştirenler hayatlarında birden fazla kadınla düşmüş kalkmış veya farklı boyutlarda ilişkide bulunmuşlardır. Haram-gayrimeşru olup da gizli olan birliktelikleri kabul edip hoş görenler, helal-meşru ve aleni olanı hor görmüşlerdir. (Nisa Suresi/3)

*Nikah karşılığında mehir, kadının bizzat kendisine verilir, onun hakkıdır. Başlık parası vs. adlar altında, kadının hakkı olan mehir aile üyelerine, babasına verilmez. (Nisa Suresi/4)

*Velayetiniz altında olan yetimlerin mallarını israf ederek ve haksızlıkla yemeyin. İstismara sebep olmayacak şekilde onların mallarını idare etme masraflarını alabilirsiniz. Mallarını idare edecek çağa ulaşınca da şahit huzurunda onlara mallarını teslim edin. Haksız olarak yetimlerin mallarını yiyenler, karınlarına ancak ateş yemiş olurlar. (Nisa Suresi/6,10)

*Kadın ve erkeğin mirasta belli bir payı vardır. Erkeğin payı, iki kadın payı kadardır. Bu taksim; kadının değersiz görülmesinden olmadığı gibi, erkeğin de önemli ve öncelikli olmasından değildir. Kadını ve kız çocuklarını mirastan mahrum bırakmak ne kadar adaletsiz ise kadına eşitlik adı altında aynı oranda pay vermek de adaletsizliktir. 

 Her eşitlik, adalet değildir. Küçük bir çocuğa ve yetişkin bir kimseye aynı yemeği vermek eşitliktir, ancak adalet değildir.

-Kur'ana göre mirasta erkeğe iki kat pay verilmesi adaletsizlik olsun diye değildir. İslamda kadın ne kadar zengin olursa olsun, evin geçimini sağlama ve idare sorumluluğu erkeğin omuzlarındadır. Kadın, kendine ait maldan harcamak zorunda değildir. Ancak kocasının izin vermesiyle çalışan ve bir gelir elde eden kadının, sorumluluklarını terk edip, aralarındaki anlaşmaya ve söze de aykırı davranarak evin bütçesine katkı sunmaması ve eşine "ben kazandım, ben harcarım, evin geçimi noktasında sorumlu sensin" demesi haklı değildir.

-Kadına mirastan yarı pay verilmekle, erkeğe iki kat sorumluluk yüklenmiştir. Mirasa gelince iki pay alıp, kız kardeşinin ihtiyacı olduğunda ona sırtını dönmek insafsızlıktır. Ayrıca erkek evlendiği zaman mehir verir, kadın ise mehir alır. Bu konuda da kadın avantajlıdır.

-Mirasta Kur’ana göre taksim ile kadınlar ve kızlar, babalarından ve erkek kardeşlerinden hak ettikleri şefkat ve merhameti görecekler, kız çocuklarına malımızın yarısını yabancılara götürecek bir çocuk nazarıyla bakılmayacak, miras yüzünden birçok küslük ve dargınlığın önüne geçilmiş olacaktır.

-Mirasta kadının hakkını güya savunuyor görünenler, yine bir KADIN OLAN ANNELERİ MİRASTAN MAHRUM BIRAKMIŞLAR, çocuğunun malından miras almasını ENGELLEMİŞLER, bu konu kadın hakkı olarak gündeme dahi alınmamıştır.

-İman ettiğimiz KUR'ANA GÖRE, kendisinin çocuğu varsa ÖLENİN ANNESİNE 1/6 mirastan pay düşer.

- BUGÜN ANNELER çocuklarının bıraktığı mirastan MAHRUMDUR. Ölen çocuğundan miras alamaz. Peki dünyada en büyük saygı ve hürmete layık olan ANNELERİ MİRASTAN MAHRUM BIRAKMAK ADALET MİDİR?

 Bugün bazı erkekler ve kadınlar işlerine gelmediği için İslamın miras ile ilgili emirlerini çiğnemektedirler. Ya kadınları tamamen mahrum bırakmaktadırlar veyahut eşitlik adı altında harcama, ev geçindirme mehir verme, düğün masrafları yapma gibi görevleri bulunan erkeklere karşı haksızlık yapmaktadırlar. Her ikisi de adaletsizliktir, bunu yapanların aldıkları fazlalık helal değildir.

- Bazı erkekler kadını mirastan tamamen mahrum etmek isterken, bazı kadınlar da haklarından fazla olanı almakla - istemekle adaletsizliğe sapmış, Allahın emirlerine karşı gelmişlerdir. Mirasla ilgili ayetler de Allahın hududu - sınırıdır. Bu sınırı aşanlar kendilerini ateşe atmışlardır. (Nisa Suresi/11-14)

*Kimlerle evlenmenin haram olduğu konusunu da Kur’an, Nisa Suresi 22-23. Ayetlerde belirlemiştir.

Hayatta olanları uyarmak için gönderilen Kur’anın; paylaşma, iyiliği tavsiye etme, emanete ihanet, evlilik, nikah ve miras konularına yönelik ilke ve düzenlemelerinden bir kısmını, Kur’andaki dördüncü bölümü (dördüncü cüzü 61 ile 80. sayfaları) esas alarak, ayetlerden anladıklarımızı ve ayetlerin işaret ettiği hakikatleri ifade etmeye çalıştık. Allah-u Teala hepimize Kur’anı anlamayı, yaşamayı ve hesap gününde de Kur’an ahlakına sahip Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam ile bereber olmayı nasib etsin. Vahyin bereketinden istifade etmek dileğiyle Allah’a emanet olunuz…
Adnan Üstün/26.03.2023
 

Yazarın Diğer Yazıları