Adnan Üstün

Kapılarınızı Halka Kapatmayın !

Adnan Üstün

"Kapılarınızı halka kapatmayın, eğer kapatırsanız kuvvetliler zayıfları yer..."  Hazreti Ömer (r.a.) 

Bir idareci ile kurum amiri veya şehrin mülki amiri ile görüşmek,  derdini "devlete" anlatıp çözüm bulmak isteyen kimselere kapıların kapatılmaması gerekir. 

Kendisi içeride iken özel kalemine "yok" dedirten, dostlarıyla çay ve çerez muhabbeti yaparken, gelen telefonlara veya kapıda bekleyenlere "toplantı halinde olduğunu" söyleten idarecilerin ve mesai saatlerinde işlerini yapmayıp vatandaşı oyalayan ve bekleten memurların vebali büyüktür. 

Günümüzde elbette ki  idareci olanların yükü ağırdır, yoğunlukları fazladır. Fakat bu meşguliyet halk ile kendisi arasına mesafe koymaya sebep olmamalıdır.  İsteyen herkes kendi istediği anda görüşemezse bile, idareciler uygun vakitte ve ilk fırsatta onlarla görüşmeli ve çözüm önerileri sunmalıdır. 

Çünkü, kapısına gelen vatandaşın kimisi  işini, kimisi çoluk çocuğunu bırakmış gelmiş,  kimi de başka bir belde veya mahalden  yola çıkıp gelerek sorunlarına çözüm aramıştır. Görevi ve işi çözüm üretmek olan amir veya memur, kişi veya merciler asli vazifesini unutup vatandaşı baştan savmak için bahane aramamalıdır… 

 Birilerinin "keyfi" gelecek diye vatandaşın bekletildiğine, içeride çay-kahve yudumlayıp kahkaha atarken vatandaşın bekletildiğine, günlerce büyük şehirlerde otel ve pansiyonlarda kalanlara,  imkanı ve gidecek yeri olmayanların da parklarda kaldığına, birçok masraf ettiklerine şahit olmuş veya duymuşuzdur. 

 Sorunlar mahallinde  çözülmesi gerekirken, kimi mahalli idarecilerin veya birim amirlerinin ilgisizlikleri ve keyfi davranışları yüzünden merkezi yönetimin yükü artmış, çoğu zaman onlarla da ilgilenmek zorunda kalınmıştır. 

 Hazreti Ömer (r.a.) döneminde valiler, halk ile iç içe olmak adına onlara kapılarını açık tutmak zorundaydılar. 638 yılında  bir talimat göndererek, valilerin Dımeşk'e  yaklaşık 80 kilometre uzaktaki Cabiye bölgesine gelmelerini isteyen Hz. Ömer  onlarla bir toplantı yaptı… 

 Giyim-kuşam, binek, lükse düşkünlük ve gösteriş gibi konularda onları denetleyen Halife  Ömer, yaptığı toplantıda valilere şunları söylemiştir: 

 "Ben sizi zorba değil, (insanlara doğru yolu gösteren) hidayet rehberleri olarak görevlendirdim. Müslümanlara-halka- haklarını verin, onlara zor kullanarak hakir duruma düşürmeyin.  

Onlara kapılarınızı kapatmayın. Eğer kapatırsanız kuvvetliler zayıfları yer. Kendinize mal edinip, onları mahrum etmeyin. Aksi halde onlara zulmetmiş olursunuz. (İbni Sa'd tabakat 3:294; İbnül Esir, el Kamil fit- Tarih,2:56) 

 Her fırsatta valilere ve idarecilere önemli tavsiyelerde bulunan Hazreti Ömer; onlara dikkat çekici ve gösterişli elbise giymemeleri, lüks yemekler  yememeleri, kapısını ihtiyaç sahiplerine kapatmamaları ve cins ata binmeyecekleri konusunda da teminat almıştır. (İbni kuteybe Uyunu'l Ahbar 1/116) 

Çünkü O, fakirlerin de bulunduğu bir ortamda zenginlerin daha mütevazi şartlarda yaşamasından yana idi... 

Darısı bize ve en küçüğünden en büyüğüne bizim İdarecilerimizin başına! İdareci olmak, memur olmak ateşten gömlek giymektir… Makam ve memuriyetler; keyfi olunca iş yapılacak, hava atılacak, kasılacak ve halka tepeden bakılacak yerler değildir. 

Rabbimiz bizi de İdarecilerimizi de bu şuurda eylesin. İdareci ve memur olanların yâr ve yardımcısı olsun. Onların da, bizlerin de ayaklarımızın kaymasına fırsat vermesin. 

Yazarın Diğer Yazıları