Adnan Üstün

Bayram, Bir Zafer Muştusudur…

Adnan Üstün

Bayram; direnmenin, vazgeçmemenin, nefis ve benliklere söz dinletmenin, sabır ve sebatın neticesinde bir zaferin müjdesidir… O müjde ise Allah’ın rızasını kazanmak ve böylece hesap günü alemlerin rabbi tarafından verilecek ödül ve yapılacak ikramlara mazhar olmaktır. Allah’ın Rasulü bu durumu bizlere şöyle haber vermişti; “Oruçlu için iki sevinç vardır: Birisi, iftar ettiği  andaki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir.” (Buhari, Savm, 2).

Rabbimize hamd olsun, dünyadaki sevinci yani iftar anındaki sevinci yaşadık… Helal nimetlerle dolu bir sofranın etrafında Rabbimizin buyur emrini bekledik. O emretmeden, yiyebilirsiniz demeden, elimizi sürmedik… Oysa daha düne kadar bu nimetleri “ben kazandım” edasıyla tüketiyorduk. Aslında tüketirken, tükeniyorduk… Ramazanda ise, o nimetlerin asıl sahibinin biz olmadığımızı, mülkün sahibi Allah istemezse, razı olmazsa en sıradan işleri dahi yapamayacağımızı, suya el uzatamayacağımızı, lokmayı ağzımıza götüremeyeceğimizi, sahibimizin Allah olduğunu anladık ve hissettik… Böylece yılda bir dönem daha nefislerimize itaat etmeyi, söz dinlemeyi öğreterek, onbir ay boyunca dizginleri elimizde tutacak yol ve yöntemi öğrendik… 

Allah emretti diye helal olana el uzatmayanın, harama asla el uzatamayacağını benliklerimize kazıdık. Allah’ın bu yeryüzü sofrasında donattığı nimetlerin önemini anladık… Diğer zamanlarda bazılarının çöpe attığı veya en iyi ihtimalle bir poşete koyup, biraz yüksekçe yere astıkları en temel nimet ekmeğin kıymetini anladık. O nimetlere ihtiyacımızı hissederek gerçek şükrü tatmaya başladık. Gündüz yemeden, içmeden ve şehevi duygulardan uzak kalarak da adeta melek tavrı takındık. 

İnsanoğlu bu dünyada gaflete dalınca kendini de, yaratanını da unutuyor… Kendini ölümsüz zannediyor, bitmek tükenmek bilmeyen bir hırsla dünyaya saldırıyor ve ahiretini de unutuyor. İşte sahur ve iftar yapmamıza rağmen, iftara yakın saatlerde hissettiğimiz açlık ve susuzlukla, hele bir de dışarıda ve ağır işlerde çalışıyorsak kuruyan dudaklarımız ve azalan kuvvetimizle, muhtaç olduğumuzun, aciz olduğumuzun bir kez daha idrakine vardık. Evet insanoğlu Allah’a ve yarattığı nimetlere muhtaç olduğunu hissettikçe aciz olduğunu anlayacak, nimete değil, nimete vesile olana değil, nimeti yaratana kulluk etmesi gerektiğinin farkına varacaktır…

Hepimiz bu dünyaya, ahiret hayatımız için ekmeye ve alışveriş etmeye geldik. “Dünya ahiretin tarlasıdır” inancıyla hareket ettik. İşte Ramazan, ahiret hayatımız için çok kârlı bir alışveriş dilimi ve münbit verimli bir zemin idi. Salih amellerin, yapılan iyilik ve ibadetlerin mükafatının bol bol verildiği bir zaman dilimi idi. Elimizden geldiğince, azami faydalanmaya çalıştık.

Orucu sadece midelerimize tutturmadık. Bütün organ ve duygularımıza oruç tutturmanın derdinde olduk. Çünkü Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştu; “Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez”. Bu sebeple dilimizi yalan ve gıybetten, gözümüzü harama bakmaktan, kulağımızı haramı işitmekten uzak tutarak onlara da oruç tutturduk, duyu ve duygularımızı da terbiye ettik.

Mal ve servet benim değil, emanettir şuuruna vararak, infak etmenin ve paylaşmanın yollarını aradık. Ben ve bencillikten sıyrılıp, biz olmaya adım attık. Bütün bunlarla; fıtratımıza, yaratılış amacımıza uygun davranarak, Rabbimize kavuşacağımız andaki sevinci kazanmaya çalıştık… Casiye Suresi’nin 30 uncu ayetinde; “İnanıp salih ameller-iyi işler yapanlara gelince, Rableri onları rahmetine koyacaktır. İşte bu apaçık başarıdır.” buyurulmaktadır.

Gerçek başarı; bu dünyada Allah’a kul olup, nefis ve benliğine söz geçirmektir. Bunu başarabilenler, asıl sevinci dünyada ve ahirette yaşayacaktır. Bunu başarabilenler; mazlum ve mağdur insanlığın umudu olacak, Kudüs’ten Doğu Türkistan’a, Yemen’den Arakan’a ümmetin mustazaf evlatlarına ve yetimlerine bayram muştusunu yaşatacaktır…

Rabbimiz; inancımızı nefislerimizden başlayarak her alanda yaşamayı, dünyada zulüm ve sömürünün değil, Hakkın ve adaletin hakim olduğu günleri görmeyi bizlere nasip eylesin. İşte bayram, o zaman bayram olacaktır… Bayramınız mübarek olsun, Allah’a emanet olun…
 

Yazarın Diğer Yazıları