Adnan Üstün

12 Yıllık Zorunlu Eğitim, Sorunlu Eğitimdir...

Adnan Üstün

Bir medeniyetin inşası için neslin yetiştirilmesi, neslin yetişmesi için ise eğitim gerekli ve zorunludur.

Bu zorunlu ihtiyaç; eğitim-öğretim süresinin uzunluğu ile değil, eğitim ve öğretim müfredatının içeriği ve kalitesiyle karşılanabilir.

Bugünkü eğitim sisteminin, hatta ülkenin en büyük sorunlarından birinin, 12 yıllık zorunlu eğitim-öğretim olduğunu söylersek abartmış olmayız...

İşsizliğin artmasının, tarım ve hayvancılığın azalmasının, köylerin boşalmasının, şehirlerde nüfus yoğunluğunun ve trafiğin artmasının, işyerlerinde kalifiye ve ara eleman bulmanın zorlaşmasının, öğrenciler arasında; sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ve şiddetin artmasının, öğretmenlere saygının azalmasının vb. en büyük sebeplerinden biri zorunlu eğitim-öğretim süresinin 12 yıl olmasıdır.

Yakın tarihe baktığımızda, ülkemizde 05/01/1961 yılında kabul edilen 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu'nda zorunlu eğitim süresi beş yıl olarak belirlenmiştir.

Zorunlu eğitim süresi 1974 yılında düzenlenen 9. Milli Eğitim Şurası’nda sekiz yıl olarak önerilmiş ancak sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim 1997 yılında, 28 Şubat sürecinde İmam-Hatip Liselerinin önünü kesmek amacıyla bütün meslek liseleri ve mesleki eğitim feda edilerek uygulamaya konulmuştur.

30/03/2012 tarihinde ise 6287 sayılı kanun ile zorunlu eğitim-öğretim 12 yıl olarak; dört yıl ilkokul, dört yıl ortaokul ve dört yıl lise şeklinde düzenlenmiştir.

Temel eğitim ve öğretim zorunlu olmalı fakat bunun süresi 12 yıl olmamalıdır...

Zorunlu eğitimin 12 yıl olmasının bu ülkenin en büyük sorunlarından biri olduğunu ifade  etmiştik. Bu sistemin sebep olduğu bazı sakıncaları ve zararlı sonuçları maddeler halinde sıralayalım;

1-İşsizliğin artması: Zorunlu eğitim 12 yıl olunca; okuma isteği ve kapasitesi olmayan öğrenciler 18-19 yaşlarına kadar okullarda "zorunlu" - mecburi olarak eğitim ve öğretim görmekte, bunun sonucunda ise iyi bir üniversite ve bölüm kazanamayan öğrenciler, özellikle çoğunluğu teşkil eden düz lise mezunları o yaşa kadar herhangi bir beceri ve meslek edin-e-mediklerinden iş bulmakta zorlanmaktadırlar.

2-Köylerin boşalması, tarım ve hayvancılığın azalması: Zorunlu eğitim 12 yıl olunca; ortaokul ve lise  okuma isteği ve kapasitesi olmayan öğrencilerin velileri, çocuklarını "zorla" 12 yıl okutmak için il ve ilçe merkezlerine göç etmek zorunda kalıyor ve bunun sonucunda köylerdeki kurulu düzen bozularak, başta hayvancılık sonrasında ise ekili tarım alanları azalmaktadır.

Zorunlu eğitim ve öğretim beş yıl iken; köylerde bulunan ilkokullar, henüz taşımalı sisteme geçilmediğinden aktif olarak kullanılmakta, öğrenciler kendi köylerinde eğitim görmekteydiler. Beş yıllık zorunlu eğitimde; okuma kapasitesi ve isteği olan çocuklar genellikle yakınlarının yanında kalarak eğitimlerini sürdürüyor, bu süre sonunda kapasitesi olan çocuklar devlet yurtlarında veya özel yurtlarda kalarak ortaokul ve lise eğitimlerine devam ediyor, 5 yıllık ilk okulu zor bitiren çocuklar sebebiyle anne-babalar köyünü terk etmek zorunda kalmıyor, dolayısıyla köyler boşalmıyor,  aileler hayvancılık ve ziraatle uğraşarak üretmeye, kendilerini idare etmeye ve sonraki kuşak için bir düzen bırakmaya devam ediyorlardı.

3- Şehirlerde nüfus yoğunluğunun artması: Zorunlu eğitim 12 yıl olunca; kırsal kesimde ve köylerdeki aileler, okula gönülsüz devam eden çocuklarının peşinden giderek köylerini terk etmek zorunda kaldılar. Kurulu düzenlerini ve üretimi bıraktılar. Böylece şehir merkezlerinde nüfus yoğunluğu artmaya, köyler ise boşalmaya başladı. Sonrasında ise şehirlerde işsizlik artmaya ve kiralar yükselmeye başladı.

4-İşyerlerinde kalifiye ve ara eleman bulmanın zorlaşması: Zorunlu eğitimin 12 yıl olması ve öğrencilere hedef olarak üniversite kazanmanın tek çıkar yol gibi sunulması, mesleki eğitim oranının düşük ve yetersiz olmasıyla birlikte ara eleman ve kalifiye eleman yetişmesini zorlaştırmıştır.

Avrupa'nın sanayi ve üretim bakımından gelişmiş birçok ülkesinde meslek lisesi oranı düz liseye göre çok yüksek iken, bizde düz lise oranının çok yüksek olması göze çarpmaktadır. Mesleki eğitim oranının düz lise oranından çok düşük olması sebebiyle, herhangi bir üniversiteye yerleştiği halde mezun olduktan sonra okuduğu alan ile ilgili iş bulamayan öğrenciler psikolojik ve sosyolojik birçok sorun yaşamaya başladılar.

5-Öğrenciler arasında; sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ve şiddetin artması: 18 yaşına kadar zorunlu olarak fakat isteksiz bir şekilde okula devam eden bazı öğrencilerin sergilediği yanlış davranışlar, aynı binada ve bazen de aynı koridorda okula devam eden yaşça küçük öğrencilerin kötü alışkanlık ve örneklerle erken yaşta tanışmasına dolayısıyla kötülüğün yani sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımının artmasına ve daha hızlı yayılmasına sebep olmaktadır.

6-öğretmenlere saygının azalması: Bugünkü eğitim sisteminde değer kaybeden, hak ettiği saygı ve hürmeti göremeyen ve bu sistemden en muzdarip olanlardan biri de öğretmenlerdir. Zorunlu eğitim-öğretim süresi 12 yıl olunca; “insan yetiştirmek” ve topluma değer katacak “kişilik sahibi nesiller kazandırmak” üzere kurulu olmayan, ezberci ve diploma vermeye yönelik bir sistemin-müfredatın ilk muhatabı olan öğretmenler, karşılarında boyları kendi boylarını geçmiş fakat bedeni zorla okula gelmiş, zihnen okulda ve derste bulunmayan öğrencilerin her türlü tepkisine hatta ders anlatırken dahi en saygısız davranışlarına muhatap olabilmektedir.

Halbuki ortaokul ve lise zorunlu kılınmayarak, 12 yıllık zorunlu-bir o kadar da sorunlu olan sistemden kaynaklı birçok sorunu minimize edebilir, yanlış ve olumsuzlukları asgariye indirebilirdik.

Bu zamanda temel gıda ürünlerinin pahalı olmasının bir sebebi de budur. Köylerden birçok kişinin çocuklarının zorunlu eğitim ve öğretimi sebebiyle göç etmiş olması, tarım ve hayvancılıkla meşgul olan nüfusun ve sonuçta da üretimin azalmasına sebep olmuştur. Birçok köyde beş litre süt satın alacağınız kişi bulmakta zorlanıyorsunuz. Bir hafta sonu köye gidenler, yumurtayı, yoğurdu beraberinde götürmektedirler. 

Şehir ve ilçe merkezlerinde asgari ücretle çalışmaya razı olanların bir bölümü, köylerinde ufak bir emekle daha fazla kazanacak iken, “zorunlu” okuttukları çocukları sebebiyle köylerini terk etmektedirler. Bu durumun bazı sakıncalarını yukarıda ifade etmeye çalıştık…

Çözüm gayet basittir; kişilik kazandıran, hakkaniyeti, üretkenliği ve saygıyı öğreten bir müfredat ile birlikte zorunlu eğitim-öğretim süresinin 12 yıl olmasından vazgeçilmeli, eskiden olduğu gibi süre beş yıl olmalı, taşımalı eğitime de son verilerek köylerdeki okullar aktif hale getirilmelidir. Böylece; öğüten, tüketen ve yılları çalan değil; eğiten, üreten ve kazandıran-değer katan bir siteme sahip oluruz…
 

Yazarın Diğer Yazıları