Muhalefet Haklı

CHP Elazığ Milletvekili Erol, Düzce'nin Afet kapsamına alınması ile ilgili açıklamasını okuduk. Ancak bu bölümünü daha önemli gördük. Okuyalım:

Muhalefet Haklı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

“Biz oralar niye afet bölgesi ilan edildi diye sorgulama peşinde değiliz. Bizim sorumuz şu; Rize’ye gelince afet bölgesi ilan edilirken, Düzce’ye gelirken afet bölgesi ilan edilirken Elazığ neden afet bölgesi ilan edilmedi? Elazığ halen sahipsiz bir kent olarak deprem sonrası yaşanan sorunlarla ilgili kendi kaderine terk edilmiş durumda. Sevgili hemşehrilerim buradan size sesleniyorum, bu iktidarın Elazığ’a yaklaşımı budur. Yani Elazığ’ı çantada keklik gördü, biz hizmet götürsek de götürmesek de nasıl olsa bize oy veriyorlar diye her konuda mağdur etti. Bakanlık dağıtımıyla ilgili, bugüne kadar kabinede Elazığlı bir bakanın olmamasıyla ilgili hizmetlerin getirilmesiyle ilgili, eksik giden işlerin yapılması, ovaların sulanması aklınıza gelebilecek her konuda Elazığ bir mağduriyet bölgesi oldu.”

Cümleler özenle seçilmiş ve özellikle Ak Parti’nin 20 yıldan beri şehirden aldığı desteğin karşılığını alamamaktan söz ediyor. “İktidar Elazığ’ı çantada keklik görüyor” diyor. “20 yıldan beri bir bakanımız dahi olmadı” diyor. Ve biz bunları aşacağız  diye de sonlandırıyor sözlerini.

CHP’li milletvekili Gürsel Erol’un bu söylemlerini sırf muhalefet bir partinin milletvekili değil, sokaktaki herkes söylüyor. Şehrin ilgisizlik kurbanı olduğunu söylemeyen yok bu şehirde.

“Deprem sonrası 25 bin konut inşa edildi daha ne istiyorsunuz?” cümlesi ve rahatlığı ile geçiştirilecek mevzular değil bu konular.
Yıkılan elbette yapılır ve yapılacaktır. Buna minnet ve şükran da duyulur ancak şehrin genel atmosferine sinen memnuniyetsizlik ve mağduriyet destanlarını da görmezden gelmek doğru olmaz.

İktidar milletvekillerimiz devletin kurumlarının yanında olmalarının onda biri kadar vatandaşın yanında ve onların sorunların çözümünde olsaydı, belki bunlar yaşanmayacaktı. 

İktidar bekli hizmetlerini kurumlar aracılığı ile yapar lakin gönüller yapmak siyasilerin ve seçilmişlerin yaklaşımları ile olur.

Bunlar gerçekleşmeyince de muhalefet yapması gerekeni yapar ve eleştirilerini sıralar. Umarız eleştiriler, “boş konuşuyor” yerine “Bakalım söyledikleri arasında çözeceklerimiz var mı, varsa hemen çözelim” sadedinde karşılanır ve adımlar atılır.