HAYAL KIRIKLIĞI VE HÜSRAN

CHP HEYETİNİN 7-8 OCAK TARİHLERİNDE İLİMİZDE VE DEPREM BÖLGELERİNDE YAPTIKLARI İNCELEME VE GÖRÜŞMELERİNDEN OLUŞAN RAPORUN ÖZETİ HALK, HAYAL KIRIKLIĞI, HÜSRAN VE KIZGINLIK YAŞIYOR

HAYAL KIRIKLIĞI VE HÜSRAN
TAKİP ET Google News ile Takip Et

CHP Doğa Hakları ve Çevre Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali ÖZTUNÇ ve aralarında Elazığ Milletvekili Gürsel EROL da olmak üzere 30 milletvekilleri ile çevre illerin CHP il başkanlardan oluşan ve 7-8 Ocak 2021 tarihleri arasında ilimizde inceleme yaparak deprem bölgelerini, ziyaret edip vatandaşlarla görüşen heyet, gözlemlerini raporlaştırarak kamuoyuyla paylaştı.

Önce CHP Genel Başkanlığına ardından da hükümet kanadına sunulacak raporda ciddi iddia ve tespitler ile kamu kurumlarının özellikle süreç yönetiminde ve vatandaşlara yeterli ve bilgilendirme yapılmaması çalışmalarındaki başarısızlıklar dile getiriliyor.

HEYETTE KİMLER VARDI?
7-8 Ocak tarihlerinde ilimizde incelemelerde bulunan heyet şu isimlerden oluşmuştu:

Doğa Hakları ve Çevre Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali ÖZTUNÇ, Elazığ Milletvekili Gürsel EROL. , Trabzon Milletvekili Ahmet KAYA, Ankara Milletvekili Nihat YEŞİL, Bursa Milletvekili Orhan SARIBAL, Hatay Milletvekilleri İsmet TOKDEMİR, Serkan TOPAL, Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN, Kayseri Milletvekili Çetin ARIK, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu KÖKSAL, Muğla Milletvekili Mürsel ALBAN, İzmir Milletvekilleri Sevda ERDAN KILIÇ, Kamil Okyay SINDIR, İstanbul Milletvekili Yunus EMRE, İstanbul Milletvekili Gökan ZEYBEK, Bursa Milletvekili Erkan AYDIN, Kırklareli Milletvekili Vecdi GÜNDOĞDU, Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan AYGUN, Giresun Milletvekili Necati TIĞLI, Adana Milletvekili Müzeyyen ŞEVKİN, Adana Milletvekili Orhan SÜMER, Mersin Milletvekili Cengiz GÖKÇEL, Mersin Milletvekili Alpay ANTMEN, Adıyaman Milletvekili Abdurrahman TUTDERE, Tunceli Milletvekili Polat ŞAROĞLU, Karaman Milletvekili İsmail Atakan ÜNVER, Kırıkkale Milletvekili Ahmet ÖNAL, Elazığ İl Başkanı Yavuz DOĞDU, Malatya İl Başkanı Enver KİRAZ, Tunceli İl Başkanı Ali Mustafa ÇELİK, Muş İl Başkanı İsmail ADANUR, Erzurum İl Başkanı Bülent OĞUZ, Bingöl İl Başkanı Hasan AKTAŞ, Elazığ il ve ilçe örgütü, kadın kolları temsilcileri.

KİMLERLE GÖRÜŞÜLDÜ?
Kamuoyuna açıklanan rapora sahada görülenler hakkında şu görüşler yansıdı.

“7 ve 8 Ocak 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen deprem sonrası Elazığ inceleme programı kapsamında, Sivrice ve Maden İlçelerinde, Merkezdeki Gazi Caddesi, Rızaiye, Mustafa Paşa, Abdullah Paşa Mahallelerinde, Doğu Kent Konteyner Kentinde ziyaret ve incelemelerde bulunularak halk ve esnafla yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Program kapsamında, Elazığ Valiliği, Sivrice Kaymakamlığı, Sivrice Belediye Başkanlığı, Ticaret Odası, Fırat Üniversitesi Rektörlüğü, Saadet Partisi, İyi Parti, Deva Partisi, Gelecek Partisi İl Başkanlıkları, Gazeteciler Cemiyeti, Fırat Gazetesi, Hakimiyet Gazetesi, Elazığ Basın ve Medya Cemiyeti, Haberkent Gazetesi, Kanal Fırat, Kanal 23, Elazığ Barosu, Tabipler Odası, Eczacılar Odası, Lokantacılar Derneği, Esnaf Odası, Harput Kredi Kooperatifi, Kahveciler Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Mimar Odası, Harita Mühendisler Odası, Yıldızbağları Cem Evi, Fevzi Çakmak Cem Evi, Şoförler Odası, Elazığ Ticaret Borsası, Ziraat Mühendisleri Odası, Veterinerler Odası, Esnaf Kefalet Koop, Pancar Üreticileri Koop, Yerel Yönetimler Derneği, Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı kurum ve kuruluşları ziyaret edilmiştir.
8 Ocak’ta muhtarlar ile toplantı gerçekleştirilmiştir.

DEPREMİN SEBEP VE SONUÇLARI
Açıklanan raporda 24 ocak depreminin sonuçları yanında sebep olan bilimsel gerçeklere de vurgu yapılarak şu görüşlere yer verilmiş:
“24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen Elazığ-Sivrice merkezli 6,8 büyüklüğündeki deprem nedeniyle Elazığ ve Malatya illerinde 41 kişi hayatını kaybetmiş, 45 kişi enkaz altından sağ olarak çıkarılmıştır. AFAD verilerine göre depremde yaralanan kişi sayısı, 1.631’dir.
Deprem sonrası Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne bağlı birimlerce yapılan hasar tespit çalışmaları 8 Şubat 2020 tarihinde sona ermiş olup toplamda yıkık, acil yıkılacak, ağır hasarlı bina sayısı 8.519, bağımsız bölüm sayısı ise 19.821 olarak tespit edilmiştir. Daha sonraki tarihlerde meydana gelen artçı depremler sonrasında yapılan hasar tespit çalışmaları neticesinde ilçelerde dahil olmak üzere yıkık, acil yıkılacak, ağır hasarlı bina sayısı 15.480 bağımsız bölüm sayısı ise 34.091 olarak tespit edilmiştir.”

İLK MÜDAHALE BAŞARILI
Raporda deprem sonrası yapılan ilk müdahalenin başarılı olduğu ifade edilerek şu görüşlere yer verilmiş:
“Heyet olarak gerçekleştirdiğimiz görüşmeler neticesinde, 24 Ocak 2020 Cuma günü merkez üssü Elazığ/Sivrice’de meydana gelen deprem sonrasında ilk müdahalenin hızlı bir şekilde yapıldığı, acil müdahale edilip çözülmesi gereken sorunların bir kısmının çözüme kavuşturulduğu, hükümeti temsilen İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU, Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat KURUM’un Elazığ’a gelerek çalışmalara katıldığı ve mağduriyetlerin saptanması ve çözümüne yönelik olarak istişarelerde bulunduğu tespit edilmiştir. Yaşanan deprem sonrası yapılan ilk yardım ve müdahaleler her ne kadar hükümetin olaya ciddi yaklaştığı ve sorunları en kısa sürede çözeceğine ilişkin bir algı oluşturmuş olsa da, sonraki günlerde bu olumlu algının yerini, Elazığ halkı nezdinde hayal kırıklığına, hüsrana ve kızgınlığa bıraktığı gözlemlenmiştir. Şehrin deprem sonrasında yeniden planlanması sürecine dair eleştiriler, mülkiyet ve barınma haklarına dair uyuşmazlık, deprem sonrasındaki rehabilitasyon ve normal yaşama dönme çalışmalarındaki aksaklıklar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Kentin acil çözüm bekleyen sorunlarına ilişkin ilin milletvekilleri, il ve ilçe belediye başkanları, üniversitemizin alanında uzman bilim insanları, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ile köy ve mahalle muhtarlarının ortak hareket ederek çözüm odaklı bir çalışma yürütmesi gerekmektedir.

BAKANIN SÖZÜ HAVADA KALDI
Vatandaşların, deprem sonrasında yapılan, bir kısmı kentsel dönüşüm kapsamında olan yeni konutların halen yapımının devam ettiğinden, teslim tarihlerinin belirsizliğinden, yapılan konutların birbiriyle çok yakın mesafede olması, ebatlarının 90 m2’den küçük olması, oda sayılarının az olması gibi nedenlerle geleneksel mimarilerine uygun olmadığından yakındıklarına dikkat çekilen raporda şu görüşlere yer verildi.
 “Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 20.417 deprem konutunun inşasına başlandığını ve yılsonuna kadar tamamının hak sahiplerine teslim edeceğini açıklamıştır. Heyet olarak yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde, Elazığ’da şu anda inşası tamamlanan 8.000 adet bağımsız bölümün olduğu ve bunlardan 2.500 adetinin teslim edildiği, 2021 yılı sonuna kadar ise 20.114 bağımsız bölümün (konutun) inşaatlarının tamamlanarak hak sahiplerine teslim edileceği bilgisi alınmıştır.

2020 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanan ancak sadece 8.000 adet konut inşasının tamamlandığı bilgisi çerçevesinde; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca acil bir şekilde ihalesi yapılmayan binaların ihalesinin yapılması, ihalesi yapılan ancak henüz inşaatına başlanmayan binaların bir an önce inşasına başlanmasının ve inşası devam eden konutların ise sonraki seneye sarkmamasının ve mümkün olan en kısa sürede hak sahiplerine teslim edilmesinin sağlanması gerekmektedir.

YIKIMLAR, ŞEHRİ DE YIKTI
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bağlı ekipleri tarafından gerçekleştirilen hasar tespit çalışmaları sonucunda ağır hasarlı olup yıkılması gereken binaların yıkımı esnasında yeterli araç gereç ve ekipman kullanılmamasından kaynaklı ciddi bir toz oluştuğu ve oluşan bu tozun yıkımın yapıldığı çevredeki vatandaşları rahatsız ettiği gözlemlendiği ifade edilen raporda konu ile ilgili şu görüşlere yer verildi.
“Ayrıca yıkım yapan firmaların yıkım esnasında paraya çevrilebilecek eşyaları (demir, bakır, pencere v.b.) ayırıp aldıktan sonra molozu çok uzun süre yıkım alanında bıraktığı, bu durumunda çevre sakinlerini ciddi derecede rahatsız ettiği tespit edilmiştir. Yıkım ihalelerini alan firmaların işlerini şartnamede belirtilen şekilde eksiksiz ve zamanında yapmasını sağlayabilmek için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bünyesinde bir denetim ve kontrol ekibinin kurulması gerekmektedir.

MODERN ŞEHİRCİLİK ANLAYIŞINDAN UZAK BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILDI
Kentsel dönüşümde katılımcı, adil ve eşit olmayan uygulamalara şahit olunduğuna dikkat çekilen raporda şu görüşlere yer verildi.
“Heyetimizce kentsel dönüşüm ve TOKİ konutlarının yapıldığı alanlarda vatandaşlarla yapılan görüşmeler neticesinde; özellikle yatay mimariden dolayı normalde eski imar planındaki çekme mesafelerine dahi uyulmadığından evlerin iç içe yapıldığı, cadde ve sokakların ihtiyacı karşılayamayacak şekilde dar bırakıldığı, yeşil alanların ise yok denecek kadar az olduğu gözlemlenmiştir.


İMAR PLANI, DEPREM GERÇEĞİNE GÖRE  REVİZE EDİLMELİ
İlgili meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve Fırat Üniversitesinin konusunda uzman akademisyenleri ile yapılan görüşmeler neticesinde, Elazığ ilinin Bingöl Karlıova’dan başlayıp İskenderun’a kadar devam eden Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunduğu, yapı stoku itibariyle eski bina sayısının oldukça fazla ve yerleşim alanlarının genellikle risk teşkil eden bölgelerde olduğu bilgisi alındığı ifade edilen raporda şu gerçeklere dikkat çekildi.
“Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına bağlı Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Ön Değerlendirme Raporuna göre, bölgede 1900 yılından günümüze kadar en büyüğü 6.8 olmak üzere 299 adet M>=4.0 deprem meydana gelmiştir. Elde edilen bu sayısal veriler çerçevesinde, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılan hasar tespit çalışmasının, Elazığ il, ilçe ve köylerindeki tüm yapılar için ivedilikle yapılması, Elazığ Belediyesi tarafından revize edilen imar planının şehrin deprem gerçeğine uygun olarak konusunda uzman akademisyenlerin de görüşünü alarak yeniden gözden geçirilmesi, yapılacak olan binaların ihalesini alan firmaların denetiminin düzenli olarak sağlanması ve ayrıca binaların deprem yönetmeliğine,  şehrin tarihi ve kültürel dokusuna uygun olmasına dikkat edilmelidir.

YARDIMLAR YETERSİZ VE ADİL DEĞİL
Deprem sonrası yapılan yardımların yetersiz ve adil olmadığına vurgu yapılan raporda, bunun vatandaşlarda devlete kaşı güvensizlik duygusunu artırdığı ifade edilerek şu görüşlere yer verildi:
“Deprem sonrasında 11.000,00 TL Kira yardımı yapıldığını belirten yurttaşlar taşınma aşamasında 4000,00-5000,00 gibi nakliye vd. masraflarının olduğunu, ildeki kira oranlarının 1000,00 TL’den yüksek olduğunu gerekçe sunarak verilen yardım miktarının yetersiz olduğunu, konutların teslimat sürelerinin uzaması nedeniyle mağduriyetlerinin arttığını aktarmışlardır.”

DASK EZİYETİ
Elazığ’da
123.310 konutun 42.972’sinin deprem sigortası bulunduğunu, heyetin vatandaşlarla yapmış olduğu görüşmelerde, DASK iletişim hattı olan “125” nolu numaradan yetkili kişilere ulaşmak ve bilgi almak isteyen vatandaşların yeterli ve doyurucu bilgiye ulaşamadıklarına yönelik şikâyetler bulunduğuna dikkat çekilerek şu görüşlere yer verildi:
“Ayrıca ihbar dosyaları ile ilgili geri dönüşlerin çok geç yapıldığı hatta bazı vatandaşlara hiç geri dönüş yapılmadığı belirtilmiştir. Doğal Afet Sigortaları Kurumu kendisine yapılan ihbar başvuruları ile ilgili çalışmalarını hızlandıracak önlemler almalı, ayrıca kuruma ulaşmak isteyen vatandaşların sağlıklı bilgi alabilecekleri danışma iletişim hattındaki personel sayısının artırılması sağlanmalıdır.

DEĞER TESPİTLERİ GÜNCEL VE ADİL DEĞİL
Halkın depremde yıkılan evlerine ve işyerlerine yönelik yapılan değer tespitlerinin güncel rakamlardan çok uzak ve adil olmadığına dikkat çeken heyet raporunda şu ifadelere yer verildi:
“Yurttaşlar, değer tespitlerinin adil yapılmadığından, yapılan değer tespitleri arasında eşitsizlikler olduğundan, değer tespit miktarlarının az olduğundan yakınmışlardır.”

KONTEYNER KENT, EZİYET KENTE DÖNÜŞTÜ
Doğukent Konteyner kent’te yapılan heyet incelemesinde ise şu görüşlere yer verildi:
“Bin civarında ailenin yaşadığı Doğu Kent konteyner kent merkezinde mülakat yapılan yurttaşlar, sürecin şeffaf olmamasından ve konteynerlerde ne kadar süre daha yaşayacaklarının belirsiz olmasından, yapılan kamusal yardımların yetersizliğinden, konteynere taşınmadan önce hasarlı olan ancak henüz yıkılmamış evlerinden ziynet vb. eşyalarını almalarına izin verilmediğinden, konteynere taşınırken tüp, yemek ocağı ve elektrikli soba yardımı yapıldığı, konteyneri boşaltmaları halinde tüpü dolu olmak üzere, bu eşyaları iade etme yükümlülüklerinin olduğundan, son kullanım tarihi geçen gıdaların verildiğinden, pandemi sürecinde uzaktan eğitime erişimlerinin tablet, internet vb. Ekipmanların eksikliği nedeniyle aksadığından yakınmışlardır.”

MUHATAP BULUNAMIYOR
Vatandaşların sorularına cevap bulabildiği, sorunlarını dile getirebildiği ve sağlıklı bilgi alabilecekleri muhatap bulamama sorununa dikkat çekilen raporda şu ifadeler yer aldı:
“Heyet olarak mağduriyet yaşayan vatandaşlarla yaptığımız görüşmeler neticesinde, vatandaşların kamu kurum ve kuruluşlarında muhatap bulamadıklarına, bulsalar bile sağlıklı bilgi alamadıklarına yönelik şikâyetler bulunmaktadır. Deprem neticesinde evleri yıkılan işyeri ve mesken sahiplerine; yıkılan işyeri ve meskenlerinin yerine yapılıp teslim edilecek yeni işyeri ve meskenler ile orta hasarlı bina sahiplerinin izlemesi gereken prosedürler, kira ve eşya yardımları ile ilgili olarak tam ve sağlıklı bilgi verebilecek danışma iletişim hatları ile Elazığ Valiliği bünyesinde bir bilgilendirme ve yardım servisi kurulmalıdır. Hem danışma iletişim hatlarında hem de bilgilendirme ve yardım servisinde çalışacak personelin mevzuata ve sürece hakim kişiler olmasına dikkat edilmelidir.

ESNAF TÜKENDİ
Görüşme yapılan esnafların, deprem ve pandemi ile birlikte iş kapasitelerinde ve kazanç oranlarında düşmeler olduğundan, vergi vd. borçlarına yönelik sicil affı gibi uygulamaların getirilmediğinden, TOKİ tarafından ihalesi yapılan deprem konutlarında eşit ve adil uygulamaların olmadığından, depremde işyeri yıkılan esnafların içeride ziyan olan malzemelerinin karşılığını alamadığından, dükkanı yıkılan bir kişiye arazisinde yapılan yeni binada yeni bir dükkan tahsis edilmemesinden, yeni yapılan konutlardaki fazladan yapılan işyerlerinin müteahhitlere kaldığından yakındıkları ifade edilen raporda konu ile ilgili şu görüşlere yer verildi:
“Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası ziyaretimizde hem yönetim kurulu üyelerinin vermiş olduğu bilgiler hem de oda tarafından yapılan istatistiki çalışmalardaki sayısal verilere göre, 2019 Aralık ayı sonunda, Sosyal Güvenlik Kurumunda kaydı gözüken toplam işyeri sayısı 7.841 olup Elazığ Depremi sonrası bu sayı 4.844’e düşmüştür. Deprem sonrasında ticari kaybı hayli yüksek olan işyerlerine KOSGEB üzerinden “Acil Destek Kredisi Programı” başlatılmış, 12.000 civarında işletme başvuruda bulunmuş sadece 4.300 işletme bu krediden istifade etmiştir. Geri kalan işletmelerin bazılarının başvuruları reddedilmiş, bazılarının başvuruları ise incelenmeye devam etmektedir. 

HASARLI KAMU BİNALARI
Sivrice’de bulunan Açık Kadın Cezaevinin deprem nedeniyle hasarlı olduğu iddia edilen raporda okullarla ilgili şu ifadelere yer verildi.
 “Elazığ İl Milli Eğitim Müdürlüğünden elde edilen bilgilere göre, yaşanan deprem sonrasında Elazığ genelinde 27’si okul binası 7’si ise kurum binası olmak üzere toplam 34 binada ağır veya orta hasar tespit edilmiş olup, il merkezinde boşaltılan 16 okuldaki 8.576, ilçelerde boşaltılan 11 okuldaki 1.664 öğrenci olmak üzere toplamda 10.240 öğrencinin en yakın okullarda eğitim ve öğretim görebilmesi için transferinin sağlandığı bilgisi alınmıştır.
Yapılması gereken projesi tamamlanmış olup inşasına başlanmayan okulların bir an önce inşasına başlanması ve en kısa sürede tamamlanması için denetim ve takibinin yapılması gerekmektedir. Bu konuda sorumluluğu üzerine alması gereken kurum Milli Eğitim Bakanlığı’dır.”

HALK MEMNUN DEĞİL
Raporun değerlendirmeler bölümünde vatandaşların uygulamalardan memnun olmadığı şu cümlelerle ifade edildi.
Afet sonrası yeniden inşa sürecinde, Elazığ’ın kent kültürel varlığı, belleği, konjonktürel ihtiyaçları ile birlikte yeniden planlanması gerekirken, kentin kültürel belleğinde yer almayan bir anlayışla bir birinden ayrı tekil konut inşaatlarının yapıldığı, kentin tüm unsurlarının, dezavantajlı gruplarının dâhil edilmediği, katılımcı ve şeffaf olmayan bir anlayışla kentsel dönüşüm süreçleri yürütüldüğü, Elazığ’ın yerel önceliklerini ve öznel koşullarını önceleyen uygulamalar geliştirilmediği, bu konuda Elazığ’a muafiyetler ya da kolaylıklar getiren yasal düzenlemeler yapılmadığı, mevcut yasa gereğince sel, deprem, heyelan, yangın, çığ gibi benzeri afetlerde hala 1959 yılında yürürlüğe giren 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolasıyla Alınacak Tedbirler Yapılacak Yardımlara Dair Kanun” uygulanmakta olup, bu kanun günümüz koşullarına göre afet sonrası mağduriyetlerin giderilmesine yönelik yetersiz kalmaktadır.
Kentteki konut stokunun bir kısmı deprem nedeniyle yıkılmış, bir kısmı ağır hasarlı olduğu için kamu tarafından yıkılmıştır. Orta hasarlı olarak belirlenen konutlar, sonraki artçı depremler nedeniyle ağır hasarlı hale gelmiştir. Bu nedenle de yeniden hasar tespiti yapılması gerekmektedir. Ağır hasarlı konutlar dışındaki bir kısım hafif ve orta hasarlı binalar, riskli alan ilanı yolu ile kentsel dönüşüme tabi tutulmuştur. Yurttaşların mülkiyet ve barınma hakkına ilişkin şikâyetleri bu noktada yoğunlaşmaktadır. Riskli alan ilan edilen bir alandaki binalar yıkıldıktan sonra, alanın belli bir kısmında metrekaresi düşük dairelerden, dar koridorlardan,  yüksek katlı binalar inşa edilmektedir. Mustafapaşa Mahallesi 1.Etap 353 Adet Konut ve 50 Adet Dükkân inşaatında yapılan incelemelerde, binanın depremi önceleyen bir anlayışla yapılmadığı, 8 daireden oluşan bir katta, iki insanın yan yana yürüme ihtimalinin dahi zor olacağı bir darlıkta apartman koridoru yapıldığı, olası bir afet anında insanların tahliyesinde izdiham yaşanması riskinin çok yüksek olacağı, binaya daha fazla daire sığdırabilmek adına giriş sayılarının iki ile sınırlığı tutulduğu, İzmir Depreminde yıkımlara sebep olarak gösterilen bina çıkmalarının olduğu gözlemlenmiştir.

Yurttaşlar, çoğunluğu 90 m2’den düşük, az odalı ve birbirine yakın mesafedeki konutlarda yaşamak istemediklerini, yerinde dönüşümün yapılmadığını ileri sürmektedir. Kültürel mimarilerinde, mutfak gibi alanların geniş olduğu, kırsal kesimden gelen misafirlerin ağırlanabileceği odaların da bulunduğu evlerin olduğunu; yeni yapılan konutların bu beklentilere yanıt vermediğini aktarmışlardır.

Fay hatlarına göre, kentin yeniden planlanması gerekmektedir. Bunun için bilimsel ve objektif raporlar hazırlanmalı ve bu raporların neticelerine göre sağlamlaştırma ve kentsel dönüşüm uygulamalarına yer verilmelidir. Malesef, Elazığ’da Afet sonrasındaki süreç bu duyarlılıkla yürütülmemiştir. Görüşülen bütün yurttaş kesimleri değer tespitleri, kura, kültürel mimariden uzak konut inşaatlarından söz etmekte, kentsel dönüşümü “rantsal dönüşüm” olarak nitelendirmektedirler. Yurttaşlara göre, kentsel dönüşüm uygulamalarıyla taşınmazları gasp edilmiş, riskli alan olarak belirlenen yerlerde rantsal değeri olan arazi parçalarında konut yapılmamış, yapılan konutların görece daha yüksek bir değere sahip olabilecek (örneğin ana caddeye bakan, daha iyi güneş alan, daha tercih edilebilir katta olan) daireler kura dışında tutularak stoklanmaktadır. Muhtarlarla yapılan toplantıda, 70 dönümlük arazide inşaat yapıldığı, bunun 50 dönümlük kısmının satıldığı iddia edilmiştir. Yine aynı biçimde, bulvar üzerindeki arsaların ayrıldığı, ileri süreçte pazarlanacağı iddia edilmiştir.

Diğer yandan, yurttaşlar kendilerine yapılan kamusal yardımları yetersiz bulmakta, 11.000,00 TL olan kira yardımının, kentteki kira oranları ile karşılaştırıldığında az bir miktar olduğunu, taşınma vb. giderlerle birlikte düşünüldüğünde 1 yıl içerisindeki aylık kira bedellerini ödemeye yetmediğini iddia etmektedirler.

SORUNLAR DİZ BOYU
CHP heyetinin raporundaki sonuç bölümünde ise şu tespitlerde  bulunuldu:
1.) Kamusal yardımların mevzuat vb. düzenlemelerin de etkisi ile eksik kaldığı,
2.)Yapılması planlanan konutların çoğunluğunun halen tamamlanmadığı, bu aşamada barınma sorunları yaşayan yurttaşların taleplerini ve sorularını karşılamaya yönelik katılımcı ve şeffaf bir süreç yaşanmadığı,
3.) Rızası alınmaksızın binaları yıkılan yurttaşların alacakları ve borçları hakkında bilgi sahibi olmadıkları, şeffaf ve aydınlatıcı bir süreç işletilmediği,
4.) Değer tespitlerinde adil davranılmadığı, riskli alan ilanı yapılan alanların bir kısmının “rantsal kaygılarla” stoklandığı, riskli olan alanlarının belli bölümlerinde konut yapma yoluna gidildiği için halkın ihtiyaçlarını karşılamayan küçüklükte, sıkışık nizamda, yüksek katlı binalar inşa edildiği, bu nedenle yurttaşların devlete ve kamu kurumlarına olan güvenlerinin zedelenmesine neden olunduğu,
5.) Deprem nedeniyle ekonomik zorluklar yaşayan esnafın yaşadığı ekonomik zorlukların pandemi nedeniyle daha da zorlaştığı ve bu nedenle acil iyileştirme, muafiyet ve indirim uygulamalarına ihtiyaç duyduğu,
6.) İmar planı ve kentsel dönüşüm uygulamalarının katılımcılıktan uzak, kentin kültürel belleğini ve dokusunu korumayan, deprem riskini gözetmeyen, tepeden belirlemeci bir anlayışla yapıldığı,
7.) Deprem nedeniyle mağdur olan yurttaşların, pandemi sonrası uzaktan eğitim uygulamalarının da etkisiyle eğitime erişimlerinin kısıtlı olduğu ve hatta konteyner kentte hiç denilebilecek derece olduğu,
8.) Halkın karar alma ve planlama süreçlerine katılımını önceleyen, şeffaf bir yönetim anlayışı yürütülmediğinden depreme dayanıklı bir kent inşa edilmediği,
9.) Evsiz kalan, hasarlı evlerindeki ziynet eşyalarını almalarına izin verilmeyen yurttaşlara yapılan yardımlarda, sosyal devlet ilkesinin gözetilmediği, tüp, yemek ocağı, soba gibi eşyaların ödünç olarak verildiği tespit edilmiştir.

NELER YAPILABİLİR?
Şehri ve deprem bölgesini gezerek vatandaşlarla birebir görüşen CHP heyetinin öneriler kısmında ise yapılması gerekenler şöyle sıralanmış:
 

1.Deprem Türkiye’nin bir gerçeğidir bu nedenle deprem öncesi ve sonrasına dair süreç devlet politikası haline getirilmeli, Afet İşleri ve Deprem Bakanlığı kurulmalıdır. Afet kriz yönetimine doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayacak olan kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanmalı, İl ve Bölge müdürlükleri oluşturulmalıdır.
2. Fay Kanunu Teklifi bir an önce kanunlaştırılmalıdır.
3. 7269 sayılı yasaya istinaden hak sahiplerini borçlandırmak suretiyle yapılacak konutlar için yasanın ek 4’üncü maddesi hükmünde yer alan Cumhurbaşkanı tarafından verilecek olan maliyet ve borçlanma bedellerine ilişkin indirim oranı ve indirim yetkisi ortadan kaldırılmalı, deprem konutlarında anahtar teslim inşaat maliyetinin yüzde 50 oranı AFAD Başkanlığınca karşılanmalıdır.
4.Deprem bölgesinde hak sahiplerinin konut ihtiyaçlarını giderebilmek için yapılması planlanan konutların maliyetlerini düşürebilmek amacıyla, yapılacak ve/veya inşaa edilecek her türlü mal ve hizmet girdileri KDV, ÖTV ve diğer vergilerden muaf tutulmalıdır.
5.Giresun’da yaşanan sel ve İzmir’de yaşanan deprem felaketi sonrası esnafa verilen 50 bin Türk Lirası değerindeki hibe, Elazığ esnafına kredi olarak verilmiştir, bu kredinin geri ödemesi 1 süre ertelenmelidir.
6.Deprem bölgelerinde mikro planlamalar yapılarak zemin etüd sonuçlarına göre imar planları revize edilmelidir.
7. Alt yapı, ulaşım, iaşe, barınma ve sağlık sorunlarının çözümüne yönelik master planlar yapılmalıdır.
8. Kamuoyunda İmar Barışı ya da İmar Affı olarak bilinen kaçak yapılaşmayı teşvik eden düzenlemeden vazgeçilmelidir. Almanya’da İmar Yasası 1945 yılından bugüne sadece 2 defa değişmiş olup Türkiye’de 11 yılda 164 kez değişmiş 7 defa İmar Affı çıkmıştır. Tarım alanları ve ormanlar hiçbir şekilde imara açılmamalıdır.
9. Deprem öncesi ve deprem sonrası kullanılmak üzere genel bütçeden toplanan Deprem Vergisinin iptal edilerek, bunun yerine Kültür Varlıklarının Korunmasına yönelik Emlak Katkı Payı olarak kesilen bütçeye benzer olarak, Emlak Vergilerinden %15 kesilerek bu kesintiler büyükşehirlerde yatırım iskân koordinasyon müdürlüğü bütçesinde, illerde özel idare hesaplarında toplanarak ilin valisi ve belediyece kullanılmalı ve başka hiçbir amaç için kullanılmamalıdır.
10. Orta hasarlı raporu verilen binaların artçı depremler sonrası malzeme yorgunluğunun olması ve binaların eski yapı olması nedeniyle, binaların güçlendirilmesinin sağlıklı sonuçlar veremeyeceğinden orta hasarlı bina tanımının kaldırılması gerekmektedir. Depremde yıkılan binalara bakılacak olursa birçoğu güçlendirme yapılmış binalardır.
11. Deprem konutlarının inşaat maliyetleri birim fiyatlarına göre değil güncel maliyete yüzde %15 yüklenici karı olarak hesaplanmalıdır. Bunun üzerinden hak sahibi borçlandırılmalıdır.
12. Devlet tarafından açılacak konut kredisi ve yaptırılacak binalar için deprem tarihi öncesinde “Zorunlu Deprem Sigortası” sahibi olma şartı aranmamalı, yardım almak için kanunda aranan zorunlu şartlar kaldırılmalıdır. Hak sahiplerinin kesin iskânlarının sağlanması için yeni yerleşim alanlarında yapılacak kalıcı konutların, alan içi ve alan dışı alt yapı tesislerini oluşturacak karayolu, su, elektrik, doğalgaz ve kanalizasyon tesisleri için gerekli olan alanlar kamulaştırılmalı, irtifak hakkı tesisi yapılmalı ve bedeli Hazinece karşılanmalıdır.
13.Arama kurtarma çalışmalarında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ekipleri aktif hale getirilmeli, sivil toplum kuruluşları, belediyeler, itfaiye ekipleri AFAD ve Kızılay ağırlıklı olarak koordinasyonunda iaşe ve barınma ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik çalışmalar yürütmelidir.
14.7269 sayılı yasa çerçevesinde belirtilen tek bir bağımsız bölge için uygulanan uygulama, deprem sonrası hasar gören her bağımsız bölüm (daire) için ayrı ayrı olmak üzere uygulanmalıdır. Mülkiyet hakkı sorunu olarak karşımıza çıkan bu sorun depremde birden fazla mülkü hasar görenler her mülkü için ayrı ayrı kanundan yararlanmalıdır.
15.Şehir merkezinde bulunan ve yıkım kararı verilen binaların sahiplerine ödenen eşya parasının 3/2 si,  köy ve kırsalda bulunan ve yıkım kararı verilen binaların sahiplerine de ödenmesi sağlanmalıdır.
16.Afetin genel hayata etkin olduğu ilan edilen yerlerdeki il, ilçe ve belde belediyelerin borçlarının belirli bir süre ertelenmesi sağlanmalıdır.
17.Depremde can kaybı yaşamış afetzedelerin birinci derece yakını olan 1 kişiye kamu istihdamı sağlanmalıdır.
18. Depremde yaralanarak engelli kalan kişiler engelli kadrosundan kamuda istihdam edilmelidir.
19.Bölgede bu zor şartlarda çalışan tüm kamu personeline ve muhtarlara, bütçe kanunlarında yer alan fazla çalışma ücretinin iki katını geçmemek üzere fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
20. İş yerlerinde bulunan demirbaşların ve ticari kayıplar tespit edilerek zararları karşılanmalıdır.
21.SGK primleri afet bölgesinde 6 ay süreyle devlet tarafından ödenmelidir.
22.Deprem tarihi itibarıyla depremzedelerin temel ihtiyaçları kapsamında elektrik, doğalgaz giderlerinin 6 ay süreyle devlet tarafından karşılanmalıdır.
23.Bölgede faaliyette bulunan esnaf ve sanatkârlar, serbest meslek mensupları ile sanayici ve ticaret erbabına Ziraat Bankası ve Halk Bankasınca iki yıl ödemesiz ve cari faiz oranının yüzde ellisinden fazla olmamak koşuluyla kredi verilmelidir. Bu kredilerin kullandırılmasından doğacak banka kaybı, banka karının hazine hissesine düşen kısmından mahsup edilmelidir.
24.          Afet kapsamına alınmış bölge için özel ya da kamu kuruluşları ve kişiler tarafından toplanan bağış ve yardımların her ne ad adında toplanırsa toplansın Afet Fonuna ve Kızılay’a aktarılan nakdi ve ayni yardımların Afet bölgesi dışında kullanılmamalıdır.
25.          Doğal afet konusu milli eğitim müfredatında ayrıntılı olarak yer almalıdır.
26.          Uzaktan eğitim uygulamasının da etkisiyle eğitime erişim zorluğu yaşayan yurttaşlara yönelik internet, tablet, bilgisayar sınıfı gibi imkanlar sağlanarak eğitimde fırsat eşitliği tesis edilmelidir.
27.          Büyükşehirlerde nüfus yoğunluğunun azalması için Anadolu şehirlerine ve köylere dönüş teşvik edilmelidir.
28.          Köylerde yapılacak evlerin TOKİ tarafından yapılması ev bedellerinin maliyetlerini yükseltmektedir ve evler köylünün yaşam tarzına uygun değildir. Köylerde evler vatandaşın kendisi tarafından “TİP Proje” olarak Çevre Şehircilik Müdürlüğü’nün kontrolünde yapılmalıdır. Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ve İl Özel İdare teknik personeli kontrolünde EYY (Evini Yapana Yardım) ile evlerin yapımının sağlanması,
29.          Sivrice’de alınan kentsel dönüşüm kararı ile yapılacak yeni evler kamulaştırırken gerçekçi değer üzerinden değer tespitinin yapılması ve Sivrice mimarisi yerleşim planının turizm beldesi olarak planlanmasının sağlanması,
30.Maden ilçemiz Camiikebir Mahallesi’nin heyelan riskinden kaynaklı boşaltılması kararı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yöre halkının mağduriyetinin giderilmesi için boşaltılan bölgedeki hak sahiplerinin konut ve işyerleri Maden İlçe sınırları içerisinde yapılması ya da bu bölge başka bir alana taşınacaksa Maden ilçesinin tümünün taşınmasının sağlanması, (Camiikebir Mahallesi Maden İlçesinin merkezi olup, tüm ticaret ve sosyal yaşamın kalbidir.)