*Biz Kahramanlarımızı yanlış seçiyoruz. Yaşar Kemal*
(Herhangi bir topçunun veya bir artizin ilişki ve gece hayatının takip edildiği kadarının, sadece; ellide biri kadar da edebiyatımız izlense, işlense; çok daha duyarlı, mutlu ve adaletin hakim olduğu bir toplum olacağız belki de)
*
Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını
*
Kahramanmaraş İlimizde 1932 yılında ağlayarak hayatın kucağına düşen Şair Abdurrahim KARAKOÇ; Dedesi, babası, kardeşinin (B.Karakoç) şair olmaları nedeniyle; bu şair ve şiir ortamında kendisi de; erken yaşta şiire merak salar.
Zaten: bize göre doğuştan şairdir Abdurrahim KARAKOÇ.
*
Çok oku, çok düşün, çok şeyler anla,
Aha bu mektubu alınca Hasan.
Manalar iplikten incedir amma,
Kelimeler biraz kalınca Hasan.
*
Şairimiz; 1958 yılında belediyede memur olarak göreve katılır, 1981 yılında ayrılır. Karakoç; istifa dilekçelerini; gördüğüm lüzum üzerine değil, gördüğüm lüzumsuzluk üzerine diye bitirirdi.
*
Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım
Ne zamana, ne kendime alıştım
Kırk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandım oy!
Süt dolu güğümü çalarız taşa,
Kutsal görevimiz 'Sağol çok yaşa !'
Mülkte hakikati aramak boşa,
Tüm suçlular güçlü olunca Hasan.
*
Sırf şiirlerinden dolayı Otuz kez mahkemeye verilmiş, Avukatlar savunmasını üstlenmek istemişse de; ben, yazdığım şiirleri savunamayacaksam şair değilim demektir. Der. Ve. Bütün davalardan söke söke berat hükmünü alır.
*
Bu kirli düzenin düzenbazları
Azrail'e rüşvet vermeyi dener
Ölünce dünyanın en kurnazları
Torpille cennete girmeyi dener
*
Hiç eskimeyen şiirler; eskimediği gibi eksilmeyen şiirler aynı zamanda. Bu şairimiz halk savunuculuğundan zerre kadar taviz vermeye asla niyetli değildir çok yürekli duruşu ve mücadelesi edebiyat tarihimizde abideleşmiştir.
*
Şiirlerini vicdanın balyozu gibi indirir bazen. .
*
Yalan-dolan ile devran sürmeyi
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Milletin başına çorap örmeyi
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Rüşvet vermek, rüşvet almak nasıl şey
Hazineden para çalmak nasıl şey
Terlemeden zengin olmak nasıl şey
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
*
Bütün şiirlerini hece vezniyle kaleme almıştır.
*
Ölürsen de hak yedirme, hak yeme;
Aka kara, karaya da ak deme.
Adaletten ayrılırsa mahkeme,
Bir hakime bir de kanuna tükür.
İlaç olsa içme düşman tasından
Sakın taş attırma dost arkasından
Kim ikiyüzlüyse tut yakasından
Bir yüzüne bir de canına tükür.
Millet parasından verdirme parsa;
Edirne'den Van'a, Muğla'dan Kars'a
Nerede sahte bir kahraman varsa
Bir resmine bir de şanına tükür.
*
Mehmet Akif ve Yahya Kemal (Ok şiiri hariç) tüm şiirlerini aruz yazdıklarından; bu şairlerimiz hece şiiri konusunda mukayese dışı kalırlar.
*
Yüreğimden aşk kurşunu yedim ben
Doktor ağlar, merhem ağlar yarama.
Dilekçemi gökyüzüne verdim ben
Yağmur ağlar, meltem ağlar yarama.
*
En güçlü aşk şiirinden, en keskin hicve kadar; sevda ve dava şiirlerini; en geniş bir yelpazede hece veznini kusursuz olarak kullanan en güçlü şair Abdurrahim Karakoç’tur.
*
Her ne kusur varsa, geçen zamanda;
Suçsuzdur aynalar elâ gözlü yâr.
Mecnunlar Mevlâ’yı bulursa canda,
El olur Leyla’lar elâ gözlü yâr.
*
Bu tespit; ısrarla bu yazının sahibine aittir.
*
Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu
Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı...
Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok
*
1985 yılından itibaren gazetede köşe yazarlığı da yapmaya başlayan bu şairimiz: sanatçı olarak dik duruşunu her daim muhafaza etmeyi çok şık bir şekilde başarmıştır.
*
Canım sağ oldukça rahmetli babam
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Ak sütün emziren ihtiyar anam,
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
*
1960 ihtilalinin aslanlar gibi karşısında durarak demokrasiyi amansızca o zor ortamda savunmuştur.
*
Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
Otuz yıl da babam düştü ardına
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.
Kırk yıl önce; yani babam ölünce
Kadılıklar hâkimliğe dönünce
Mirasçılar tarla, takım bölünce
İrezillik beni buldu hâkim beğ.
*
Vatan sevdalısıdır. Enfes pastoral şiirler de imzalamıştır.
*
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,
Hele boz dumanlar çekilsin de gör.
Her haftası bayram, her günü düğün,
Hele yaylalara çıkılsın da gör.
*
Müddeti ömrünce; haksızlıklara karşı mücadele veren bu güçlü Şairimiz;
Bir ara rahatsızlanır; dostları şiiri bırak, mahkeme mahkeme dolaşmak seni geriyor ve yoruyor. Derler.
Bırakmaya bırakacağım ama. Üç kişi bırakmamak için ısrar ediyor. Bunlar; A.Necdet Sezer, R.T.Erdoğan ve Cemil Çiçek; der ve hicve devam eder.
Sadece çakma mısralarda değil; hak ve halk için kendi inancı gereğince dik durmuştur.
Bunun neresi şimdi sağ, neresi sol, neresi kuzey, neresi güneydir. İşte objektif sanatçılık budur. Ve bu bize ilaç gibi her zaman çok gerekmektedir.
Rüzgarın esiş yönüne göre eğilip, bükülmeyen; omurgalı bir şair olan Abdurrahim KARAKOÇ,Türk şiirine ekstra onur kazandırmıştır.
Şiirin; her daim cicim, bicim olmadığını, iktidarların dahi değiştirilmesine yol açacak kadar etkin bir sanat olduğunu;
Türk Şiirinin kütüğüne çakan yiğit bir şairimizdir.
Burası haddinden fazla önemlidir.
Dönemin menfaat lortları, şairimizi blok etmek ve kendi borazanlarını çaldırmak için şu teklifi yaparlar: Altına son model bir araba, istediğin kadar sekreter, ellibin kitabın parası peşin, ayrıca aylık ne istersen vereceğiz.
Şairin verdiği cevabın kısaltılmışını veriyorum. Niye ben satılıkmıyım..................
Mansur gibi, Nesimi gibi, Pir Sultan Abdal gibi, Köroğlu gibi dimdik durmasını bilen şairimizi anmak ne güzel.
İşte sanatçı, şair duruşu budur. Kabul etseydi, kim bilir hangi mezbelede uygunsuz bir şekilde bulunacaktı cesedi. .
*
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.
Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin...
*
07 Haziran 2012 günü ebediyete yürüyen; bu güçlü ve vicdanlı şairimizin kapısının önüne bırakılan ayakkabı markasının ne önemi var şimdi.
*
Onun için kendi çapımızda yana yakıla diyoruz ki; sanatla, şiirle, parayı karşı karşıya getirmeyelim, bunlar; kuma gibidir, birbirini yer bitirir, şereften yoksun bırakır.
Abone olunmadan şiir yayınlamayan sözüm ona bir dergiden, sanat için, şiir için ne beklersin sen. Şimdi.
Layıkıyla sanata vakfedilen müstesna yürekler, müesseseler elbet yok değil; onlara minnettarız ve yerden selamlıyoruz.
İçinde maalesef bazı Prof. markaların da dahil olduğu birkaç çakma kişilikler; millete ait olanak ve düzenbazlıklarla; al gülüm ver gülüm pazarında; güfte, beste pazarlaması ve sanatın sair alanlarındaki paranın kirli oyun ve izleri; insan kelamını ve sanat cevherini kirletmektedir. Bu güzide toplumu arabeskleştirmektedir.
*
Geçmişte yağmanın hasat dönemi
Acele gel diye çağırdım seni
Şimdi iş değişti dur, dinle beni
Dokuz aylık yolu altmış ayda çek
Beş sene dolmadan doğma ha bebek
*
Toplum, sanata sırtını dönmeye başlıyor. Oysa bu güzide toplumun, şiir, türkü ve şarkılar kadim efkarı ve anonim gücüdür.
Her kim ki, hece şiiri yazmak isterse; bu şairimizin tüm şiirlerini en az üç kez okumadan, zahmet edip hiç yazmasın. Bizce.
*
Haramsız mal azaldı, haramzade çoğaldı
Bu çağda helâl yemek büyük cesaret ister
İnsanı sıfatıyla anmak geride kaldı
Domuza domuz demek büyük cesaret ister.
*
Bu özgül ağırlığı yüksek şairimizin.
Şiiriyle selam olsun, şiir ve şiirdekilere..
Minnet ve şükranla; anıyoruz,
*
Sırat’tan incedir sevda köprüsü
Beraber geçelim tut ellerimden.
Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden
Gönüldeki birlik kalkandır dışa
Aldırma ayaza, yele, yağışa
Giden ilkbahara, gelecek kışa
Beraber göçelim tut ellerimden.
Birleşmek üzredir şafakla gurûp
Korku beklenilmez kapıda durup
İster zehir olsun, isterse şurup
Beraber içelim tut ellerimden.
Çağır hayallerin en ötesini
Yakından duyarsın aşkın sesini
Sonsuz mutluluğun penceresini
Beraber açalım tut ellerimden.
Hatırla kaybolan hatıraları
Elmastan ışıklı, altundan sarı
Zaman tortusundan işte onları
Beraber seçelim tut ellerimden.
Şüphe “başlangıç”tır, karar “nihayet”
Zamanı zamana etme şikayet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden......ABDURRAHİM KARAKOÇ