İlhami BULUT

ARAFTAN SESLENİŞ

İlhami BULUT

ARAFTAN SESLENİŞ

                                       (şiir tahlilleri)

                                    

              Bilindiği üzere; şiirleri tahlil eden çok yetkin hocalarımız edebiyatımızda yer almıştır.

              Birçok hocamızla birlikte benim şahsen çok istifade ettiğim, merhum Prof. Mehmet Kaplan hocamızı bu bağlamda rahmetle anıyorum.  

               Bu hocamızın bilindiği gibi şiir tahlilleri üzerine ciltlerce eseri bulunmaktadır.

               Bu eserde şiirin semantik veya bilgisel çatısını terminolojik kavramlar bütününde irdelemelerine tanık oluruz.

              Şiirin anatomik formasyonuna dokundukça şiirle tanışıklık artar.

              Orhan Veli’nin bir şiirini tahlil için Fakülteye davet etmişler, şair derse katılmış, ders hocası öyle bir tahlil yapmış ki, suspus olan Orhan Veli mealen bu şiir bilgisi bende olsaydı bu şiir daha başka olurdu demiş.

               Şiirin hemen her dalında çok yetkin örnekler sergileyen günümüz şairelerinden emekli öğretmen Sayın Necibe Taşkın ÇETİNKAYA hanımefendiler.

                Bizim ‘Araftan Sesleniş’ isimli şiirimizi tahlil etmişler.

 

ARAFTAN SESLENİŞ

              

Mahsurum bu beldede, kanadımda zaaf var

Ne geri dönecek yol, ne uçacak taraf var

İşveli soyut ayna: müptela kıldı beni

Can çıkmadan çıkacak; ne huy, ne de bir af var

Hayalin kırpa kırpa, kapanır kapaklarım

Gönül gözü açacak; açılmamış bir zarf var

Elif çizer; seherin uzun ince yağmuru

Üç harf yetmez bu aşka, sende saklı bir harf var

Külü benim Kerem’in, deli oldum Mecnun’da

Aştım bütün dağları, son durakta bir kaf var

Masmavi kun sırrında fışkıran alametler,

Yakar şair aklını; bende laf-ı güzaf var

Kader kalemi sende, felekle didişirim

Bu vuslatın bahsinde,cahil bir ihtilaf var.

Ya bir kanat ver bana, ya araftan al beni

Şek ve şüphe yok sende, demek bende hilaf var..

                                                       ***

                “Kendi görüşlerime göre naçizane şiirinizin tahlili yapmaya çalışacağım. Tabiki bunlar benim yorumlarım. Bir başkası farklı yorumlayabilir. Ya da sizin yazdığınız zaman ki duygularınız farklı olabilir. Şimdilik ilk iki bendi yorumlamak istiyorum.

                 Şiirde ana tema, yaşanılan toplumun ihtiyacı olan ulûhiyet kavramına dikkat çekmek. Şair bu duygulara dikkat çekmek için kendince elzem gördüğü bazı düşüncelerini kişiselleştirerek kendi üzerinde topluma anlatmaya çalışmış. 

                   Şiir, 7 + 7 = 14 lü hece ölçüsüyle yazılmış. Ahenk, kafiye ve rediflerle sağlanmış. 

                  I. BEND : " Zaaf var " "taraf var " kelimelerinde, "var" lar redif, " af" heceleri ise tam kafiye oluşturmuş. 

                 Kanatlarla insan kuşa benzetildiği için "açık istiare "var 

Şair dünya hayatında mahsur kalmış. Buradan kurtulmak için önünde iki yol var. Ya geri dönecek, ya da uçup kurtulacak. Geri dönmesi mümkün değil, çünkü onu aşan çok büyük bir kudret var. Uçmak için de zaaflarını yenmesi lazım ki nereye gideceğini bilsin. Her iki durumda da çaresiz olduğu için kendini mahsur hissediyor. 

                  II. BEND : "harf " kelimesindeki "f" harfi, bir önceki bendle yarım kafiye oluşturmuş. 

                 Seherde yağan uzun ince yağmur elife benzetilerek " kapalı istiare "yapılmış. Ayrıca bu beyitte "sehl-i mümteni "var. Yani, "üç harf yetmez bu aşka, sende saklı bir harf var " derken söylenmesi kolay gibi görünüyor, fakat benzerini söylemeye kalkarsak ne kadar güç olduğunu anlarız. 

                Şair bu bendde, Allah aşkının yüceliğini anlatıyor. Kur'anda elif bir olduğu için herşeyin kaynağıdır. Allah 'ı temsil eder. Ayrıca yaratılanlarda da bunu görebiliriz. Yani evvel ile âhiri, ezel ile ebedi birleştiren semboldür. 

"Aşk"kelimesindeki üç harf bu aşkı anlatmaya yetmiyor. Bu öyle güçlü bir aşk ki mutlaka bu eşsiz aşkı anlatacak bir harf olmalı (tabiki bu harf sembolik gerçekte aranan harf değil ) İşte şair bu harfin arayışı içinde. 

                 Şiirin tamamı gazel şeklinde yazılmış 

                 Uyak düzeni :aa-ba-ca-da. ..

                 "Harf "ve "Zarf" kelimelerinin dışındaki uyaklar tam kafiye oluşturmuş. 

                 III. BEND : Şair kendini küle benzettiği için "teşbih "sanatı var. Mecnun gibi deliye benzetildiği için de "açık istiare "var 

                 Ayrıca herkesin bildiği bir olaya, Kerem ile Aslı, Leyla ile            

                 Mecnun aşkına işaret ettiği için de "telmih (hatırlatma ) sanatı var. Bu aşklar sıradan bir aşk değil. İlâhî aşkın beşeri aşkta vücut bulmasıdır. Şair o nedenle bu aşklara vurgu yapıyor. 

                Bu aşk ile yanıp kül olmuş, ilahi aşka ulaşmak için aşılması gereken engelleri bitirmiş."Son durakta bir kaf var "cümlesi ile de kaf dağı vurgulanıyor. Kur'an alfabesinde "kaf "ve "kef harfleri yan yana yazılmıştır. Kaf dağının arkası sonsuzluk alemidir. Kef de kefendir. Kaf dağının arkasına ulaşan kefeni giymiş demektir. Şair bu bend ile ölüme yaklaştığını anlatmak istiyor. 

                 IV . BEND : Göklerin "kün"(ol )sırrından, yani yaradılış sırrından fışkıran alametleri gördükçe şair aklını yakıyor. "Yakar şair aklını "cümlesinde, "aklını yakmak "deyimi gerçek anlamı dışında kullanıldığı için "mecaz-ı mürsel "sanatı var .Buradaki "yakmak "iki anlamda düşünülebilir. 

                Birincisi, şair sırlara vakıf oldukça, aklındaki olumsuzlukları tamamen siliyor. 

                İkincisi de, âlemlerdeki sırlar karşısında hayran kalıyor. Ya da her iki anlamını da düşünebiliriz. 

                Bu mucizeler karşısında şairin tek yaptığı ise boşa konuşmak. Aslında üstü kapalı olarak kendine bir eleştiri var. "Bu mucizelere verecek cevabın boş konuşmak mı olmalı neden tefekkür yok "der gibi.

               V.BEND : "felekle didişirim "cümlesinde "teşhis "sanatı var .            

               Yani feleklere insan özelliği kazandırılmış. 

               Şair burada gerçeği gördüğü için felekle didişmenin bir anlamı olmadığını anlıyor. Çünkü kaderin kimin elinde olduğunu biliyor. Vuslata ermek istiyor fakat diğer taraftan aklını kemiren bir şeyler var. "Madem vuslat istiyorum neden felekle didişiyorum. Bu ikilemde bir anlaşma var ama cahilce "

              VI. BEND : Dünya soyut bir aynaya benzetildiği için "teşbih "ayrıca "açık istiare "var. 

              Şair dünyanın büyüsüne kapılmış. Ne yârdan geçebiliyor ne serden. Bu büyüden kurtulmak istiyor ama can çıkmayınca huyun çıkmayacağını biliyor. Dünyanın geçici zevklerinden vazgeçmeden de af olamayacağının bilincinde.

            VII. BEND : Şair artık sona gelmiştir. Gözünde sevgilinin hayali  her göz kırptığında gözlerinin önünde. Fakat hala gönül gözü kapalıdır. Kapalı olan bu kapıyı açacak tek güç var o da yaradan. 

            VIII. BEND : Şair bu beyitte artık yakarıştadır.Arafta olmak ,yani cennetle cehennem arasında olmaktan muzdariptir. Yakarışında, "Rabbim ya beni bu belirsizlikten al, ya da buradan kurtulmam için zarfın içindeki gizli şifreleri ver ki araftan kurtulayım .

             Çünkü sen birsin, teksin. Bütün güç sende. Buna asla şüphe yok. Arafta olduğuma göre demek ki bende bir terslik var "demektedir”

                              ***

             Şiirin ruhunu ve lafzını semantik bilim muvacehesinde yerindeliği ve isabetle irdeleyen ve mufassal bir rapor haline getiren şairimiz NECİBE TAŞKIN ÇETİNKAYA’ ya teşekkürlerimi takdim ediyorum. 

Yazarın Diğer Yazıları