Mustafa Demirbağ

'Ters Yüz' Öğrenme

Mustafa Demirbağ

Dünyamız kısa süre önce büyük bir buhrandan geçti. Hatta tam olarak geçti de diyemeyiz. Etkileri hala devam etmekte, belki de uzun yıllar devam edecektir.  Tahmin ettiğiniz üzere Covit-19 salgınından bahsediyorum. 

Bu salgın; Dünya üzerinde yaşayan neredeyse tüm toplumları etkiledi. Başta sağlık alanı olmak üzere, eğitim, kültür, sanat ve spor aktiviteleri, ticaret, toplumsal yaşantı ve alışkanlıklarımız, kısacası her şey “Ters Yüz” oldu. Bu da yetmezmiş gibi Ülkemizde yaşanan deprem felaketi ile bir kez daha “Ters Yüz” olduk. Birçok insan gerek yaşadığı kayıplar gerekse, bireysel korkuları yüzünden psikolojik buhranlarla karşılaştılar, karşılaşmaya devam ediyorlar. Bunların hepsi malumunuz.

Covit-19 salgınına hazırlıksız yakalanan (Böyle bir duruma ne kadar hazırlıklı olunabilir o da ayrı bir muamma.) devletler bir takım yeni çözüm önerileri devreye sokup, uygulamaya başladılar. Dijital teknolojilerin doğru kullanımının çözüm üretme konusunda ne kadar etkili bir silah olabileceği tam da bu dönemde ortaya çıkmaya başladı.

Buradan “Eğitim” konusunu ayırarak devam etmek istiyorum. Gelişmiş birçok ülkenin bu konuda yetersiz kaldığının canlı şahidi olduk. Ülkemiz ise buna çok hızlı reaksiyon vererek, eğitim ordumuzun da büyük özverisi ile daha önce kısmen altyapısı kurulmuş dijital bir platform olan “Eğitim Bilişim Ağı”, kısa adıyla EBA’ yı devreye sokarak, eğitimin aksamaması için büyük bir çaba sarf etti. Tabi ki eksikler yok muydu? Elbette vardı. Başlangıçta; bağlantı kopmaları, görüntü sorunları, ses aktarımında ki sıkıntılar, doküman paylaşımı gibi birçok konuda sorunlar yaşandı. Ancak süreç içerisinde bu sorunlar minimize edilerek eğitim-öğretim faaliyetleri kesintiye uğratılmadan devam ettirildi. Böylece çok önemli bir alt yapı ve tecrübe kazanımı elde edilmiş oldu. Burada önemli bir soru geliyor aklımıza. Biz bu uzaktan eğitim modelinden neden vazgeçtik? Geliştirilip farklılaştırılarak devam edilemez miydi? Kamu personelinin eğitimlerinde ve kısıtlı bazı alanlarda bu model kullanılmaya devam edilse de, aynı şey öğrenciler için şu anda söz konusu değil. 

Şimdi bu bağlamda yeni bir yaklaşım olan “Ters Yüz” öğrenmeden (TYÖ) bahsetmek istiyorum. Kısaca, grup öğrenmesinden ziyade bireysel öğrenmeyi merkeze alan bir pedagojik yaklaşım olarak tanımlanabilir. TYÖ, öğretmenin hazırladığı videolarla sunularak, öğretmen-öğrenci arasında yüz yüze geçirilecek zamanın daha anlamlı ve zengin öğrenme oluşturmasını sağlamaktadır. Bu öğrenmede, birçok yöntem, değişken, öğrenci merkezli öğrenme yaklaşımları, problem veya proje temelli öğrenme, sorgulayıcı öğrenme ve diğerleri bir araya gelerek daha pratik bir uygulama yapılmaktadır. Bu öğrenmede her öğretmen ve öğrenci için geçerli olan tek bir stratejide yoktur. Bu nedenle TYÖ, stillere, koşullara ve yöntemlere göre adapte edilebilir. Her öğretmen TYÖ şekillerini öğrencileri için bireyselleştirebilir. Bununla beraber öğretmene de güçlü yanlarını gösterme fırsatı sunar. 

Mevcut EBA altyapısı ve tecrübelerimiz kullanılarak bu yaklaşım kısa sürede hayata geçirilemez mi?

Ters yüz öğrenme gerekli mi? Gerekli ise kimler için uygulanabilir? Şimdi bu sorulara cevap arayalım.

Öğrenme ortamında birçok farklı öğrenci profili ile karşılaşabiliyoruz. Evde eğitim öğrencileri, özel gereksinimi olan öğrenciler, kaynaştırma bütünleştirme yoluyla eğitim alan öğrenciler, bunlara en önemli örneklerdir. Bakanlığımızın son yıllarda bu özel çocuklarımıza büyük destek ve imkân sağlamasına rağmen, yine de özellikle dezavantajlı bölgelerde yaşayan bu tip çocuklarımız, bazen fiziki mekân yetersizliklerinden kaynaklı,  bazen personel yetersizliği bazen de ulaşım imkânlarının kısıtlılığı nedeniyle eğitim-öğretime erişimde sıkıntı yaşayabilmektedirler. Bu özel yavrularımızın bireysel özelliklerine uygun ders anlatım videoları hazırlanarak yani TYÖ modeli ile eğitimlerine destekleyici katkılar sunulabilir. 

Bunun yanında, 6 Şubat depremi gibi büyük doğal afetler nedeniyle eğitim-öğretime verilen ara sonrası öğrencileri takviye etmek için rahatlıkla kullanılabilir. Yine gerek süreğen rahatsızlıkları olan ve gerekse eğitim-öğretim yılı içinde kısa süreli sağlık sorunları yaşayan öğrencilerin konu eksikleri bu yöntemle ve devlet kontrolünde giderilebilir. Ayrıca benim önemsediğim bir konu da şudur: Özellikle ilkokul 1.sınıf düzeyinde okuma-yazma öğrenimi süreci içerisindeki öğrenci velilerinin harf öğretimi konusundaki yanlış bilgileri ve yönlendirmeleri, öğrencilerin okuma-yazma öğrenme sürelerini uzatmaktadır. Harf öğretimini içeren videoların hazırlanmasının velilerin yanlış yönlendirmelerinin önüne geçeceği kanaatindeyim. Ayrıca bazı derslerde işlenecek konuyu öğrencinin evde izleyip hazırlıklı gelmesi sınıf ortamında öğrenme süresini kısaltarak sınıf içi uygulamalar için daha fazla alan açacaktır.

Son bir öneri ile yazımı sonlandırmak istiyorum. Bu modeli yerelde hayata geçirecek donanımlı personele fazlası ile sahibiz ve ilimiz adına bunu başarabiliriz. 

Olumsuz manada ters yüz olduk. Birde olumlu manada ters yüz olmanın sakıncası yoktur sanırım.
 

Yorumlar 5
Ms 04 Mart 2023 04:34

Kel alaka anlatım. Kel alaka bütünlük. Yazmış olmak için yazmayın edebi yönü berbat

Hüseyin ÇAHAN 28 Şubat 2023 21:11

Yüreğine sağlık hocam..

Ne farkeder 28 Şubat 2023 19:16

Ne anlattın şimdi? ????

Canan 28 Şubat 2023 16:58

Güzel bir konuyu kaleme almışsınız. Elinize sağlık sayın müdürüm

Hakan Hoca 28 Şubat 2023 15:34

Yayın evlerinin ticari olarak hazırladıkları basit içeriklerin önüne geçilmiş olur böylece. Güzel bir yaklaşım.

Yazarın Diğer Yazıları