M.Şahin Duman

Bem-Bir-Sen Nereye Gidiyor…

M.Şahin Duman

Memur-Sen’in kurucusu merhum Akif İnan şöyle demiş;

“Siyasette ya birileri sizi harcar, ya da siz birilerini harcarsınız. Bizim misyonumuz adam harcamak değil…”

Yine bir şiirinde; “Bütün giysileri yırtsak yeridir. Yeter bize vefa elbiseleri”

Evet, aynen böyle demiş Akif İnan. 

Şimdi; 

Bem-Bir-Sen bünyesinde yıllarca yaptığı görevde tartışmasız başarı sağlayan, gayreti ve çabası ortada olan, kendi üyeleri bir yana sendikasına üye olmayanların dahi gönlünde yer etmiş, kendi ilinde diğer tüm STK temsilcileriyle uyum içerisinde çalışan, yolsuzluğu, hırsızlığı, ahlaksızlığı ve kısacası hiçbir yanlışı olmayan davasına sevdalı, fedakar ve vefalı il başkanlarının gerekçe dahi sunulmadan görevden alınması Akif İnan’ın sendikacılık anlayışı ve ruhuyla ne kadar bağdaşıyor. 

Ya da böylesi bir anlayış sendikacılık mıdır, yoksa İnan’ın söylediği “Siyasette ya birileri sizi harcar, ya da siz birilerini harcarsınız” ın sendikacılık adı altında tezahürü müdür?

Her platformda Akif İnan’ın misyonuna sahip çıkacağız diyerek ahkâm kesip söylemleriyle insanın içini ısıtan ama eylemleriyle insanın içini burkan doğru kabul edilmeyecek kararları sendikacılık olarak mı kabul edelim. Bunun adını dava mı koyalım yoksa dava aidiyeti deyip susalım mı?

Adını her ne kadar görev değişimi, kan değişimi koyup, dava şuuru, dava aidiyeti ve kardeşlik gibi söylemlerle geçiştirmeye çalışsanız da bunun kabul edilebilir tarafı yoktur. Varsa böyle bir zaruret doğru olan her ilin kendi üyeleri, iş yeri temsilcileri ve yönetimi olarak birlikte verecekleri kararla şekillendirmektir. Yoksa bu paydaşlarla istişare etmeden, hepsini yok sayarak, kale almadan ve kendilerine bir açıklama yapma gereği bile duymadan karar alınmak sendikacılık değildir.

Yok eğer ısrarla bunun doğru olduğunu ve adam harcamak olmadığını iddia ediyorsanız o zaman sizlerden ricamız merhum Akif İnan’ın adam harcamak ifadesinden neyi kastettiğini ve vefa diyerek ne anlatmak istediğini siz bize izah edin de bilelim. 

Bizce, siz ya Akif İnan’ın söylediği gibi olun ya da onun söylediklerini söylemeyip kendiniz olun.

Biz adam harcamadık, görev değişimi yaptık diyerek başarılı insanları görevden almanın adam harcamak olmadığını söylüyorsanız kusura bakmayın siz gerçekten Akif İnan’ı ya bilmiyorsunuz ya da bizim bilmediğimizi sanıyorsunuz. Hem İnan’ı bilmiyorsanız sendikacılığı da bilmiyorsunuz. Ya da bizim sendikacılığı bilmediğimizi düşünerek böyle davranıyorsunuz.

Yok eğer gerçekten biliyorsanız temel misyon olan “Bizim misyonumuz adam harcamak değil…” düsturuna sahip çıkarsınız. Bildiğiniz halde sahip çıkamıyorsanız belki de siz dahi fark etmeden siyasetçilik yönünüz tezahür etmeye başlamış ve şahsi istikbal hesaplarınız sendikacılık olmuş.

Sendikacılıkta başarılı insanları görevden almak önce kurumsal anlamda sendikaya, sonra üyelere ve daha sonrada görevde alınana haksızlıktır. Haksızlığa haklı bir kılıf bulmaya çalışmak da ayrı bir haksızlıktır. Haksızlık yapılırken ayrıca bunu hak edilmeyen bir yol ve yöntemle yapmak ise daha büyük bir haksızlıktır.

Haksızlık ettiklerinizden tepkisiz kalmalarını beklemeniz ise büyük bir ayıp olarak yine haksızlıktır. 

Haksızlığa uğrayanın haksızlık karşısında susması da, misyonu hak aramak olan inandığı davaya ve sendikacılığa haksızlıktır. 

İnandığı davaya haksızlık yapmamak için ve Akif İnan’a vefa adına haksızlık karşısında susmayarak haksızlığın karşısında hakkını arayanları makam ve mevki sevdalısı göstermek daha vahim bir haksızlıktır.

Daha vahim olandan büyük olan haksızlık ise, haksızlık yapanların kendilerine haksızlık yapıldığını söylemesidir.

Tüm bunlara rağmen hala yapılanların haksızlık olmadığını söyleyenler de varsa onlarda sıra kendilerine geldiğinde haksız olduklarını dahi söyleyemeyecek kadar haksız olacakları günü beklesinler.

Bem-Bir-Sen nereye gidiyor bilmem ama, bildiğim şu ki sendikacılıkta üye kaybetmekte izmihlal yoktur, lakin insanınızı kaybederseniz izmihlal yakındır.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Süt kardeşi Yahya Efendi’ye sorduğu, “Osmanlı bir gün izmihlale (yıkılma) uğrar mı?" sorusuna verdiği cevap olan "Neme lazım be Sultanım!" nasihati bu yazımın gerekçesidir.
 

Yazarın Diğer Yazıları