2015 yılı faiz oranı % 7.15, Enflasyon oranı ise %7.67 idi.
Bugün faiz oranları % 15-20, enflasyon ise % 50 oranlarında.
Bunun tek nedeni Başkanlık sistemi ve Erdoğan mı?
Gelin, hep birlikte inceleyelim ama tarihlere de dikkat ederek.
ABD'nin 2011 yılında başlattığı, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı etkisi altına alan Arap Baharı olaylarının provasını ülkemizde yapmak isteyen güçler, iktidarı düşürmek için 28 Mayıs 2013’ de Gezi Parkı olayları adı altında bir ayaklanma denemesi yaptılar.
7 Şubat 2012 tarihinde FETO savcıları, MİT Müsteşarı Hakan FİDAN'ı gözaltına almaya çalışarak ülkede kaos çıkarmayı denedi.
MİT müsteşarının gözaltına alınması ve gezi olaylarından sonuç alamayan aynı güçler, 17 Aralık 2013 tarihinde FETO'nun yapmış olduğu 17-25 Aralık operasyonu adı altında ülkedeki tüm emniyet ve hukuk camiasına yapmaya çalıştıkları darbe ile iktidarı düşürmek istediler.
Ardından dünyanın hiç bir yerinde eşi benzeri bulunmayacak bir olay yaşandı.
1 ve 19 Ocak 2014 tarihlerinde Adana ve Hatay'da yapılan MİT tırları operasyonu, ülkede huzursuzluk çıkarmak için FETO'nun yaptığı bir başka operasyon.
2 Aralık 2015 - 10 Mart 2016 tarihleri arasında devlet içine çöreklenmiş hain FETO terör örgütünün desteği ile ülkemizi bölmek için güneydoğuda PKK'nın yaptığı hendek olayları yaşandı.
Yaptıkları operasyonlardan sonuç alamayan ABD istihbarat örgütü FETO, 15 Temmuz 2016 tarihinde ise kanlı bir darbe girişiminde bulunarak gazi meclisi bombaladı. Halk darbeye direniş gösterdi ve bu direniş sonucunda 248 vatandaşımız şehit olurken, 2196 vatandaşımız yaralandı.
7 Ekim 2019 da Trump, Twitter'da yaptığı paylaşımlarda Türkiye'nin sınırı aştığını düşündüğü bir şey yapması durumunda ekonomisini çökertme tehdidinde bulunarak, "Türkiye ekonomisini tamamen yıkarım, yok ederim (ki daha önce yaptım)" dedi.
Joe Biden 2019 da yaptığı açıklamada, Erdoğan'ı darbeyle değil, muhalefet ile birlikte seçimle değiştireceğiz dedi.
Ekrem İmamoğlu, Ekim 2019'da Fransa'nın Strasburg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinde, Terör nedeni ile görevden alınan belediye başkanlarına destek olarak “Türkiye’de hukuk yok” diyerek ülkesini batılılara kötüledi.
17 Kasım 2019 yılında, İş Dünyası Konfederasyonu toplantısında konuşan muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye'de can ve mal güvenliği yok. Yabancı sermaye neden yatırım yapsın” diyerek yabancı sermayeye, Türkiye'ye yatırım yapmayın mesajını verdi.
Bunları, “hafıza-yı beşer nisyan ile maluldür” gerçeğiyle hafızalarımızı tazelemek ve olan biteni gözler önüne sermek için bir kez daha hatırlayalım istedim.
Bu yapılanlar ve muhalefetin bu tür açıklamaları, içeride ve dışarıda Türkiye'nin algısını bozmayı amaçlamaktadır. Güvenin ve istikrarın olmadığı yerde ekonomik gelişme olmaz. Çünkü ekonominin yarısı güvene dayalıdır. Piyasalarda istikrarsızlık olması için bu tür olaylar ve açıklamalar yerli ve yabancı sermayenin yatırım ve üretim yapmasını engeller. Yatırım ve üretimin azaldığı yerde istihdam olmaz, işsizlik ve cari açık artar. Bu durum, Türk parasının değer kaybetmesine ve enflasyonun artmasına neden olur.
Birileri, Türkiye'nin ekonomisini çökertmek için içeride ve dışarıda her türlü manipülasyon ve operasyonları yaparken ve iş zamanlı olarak dünyayı kasıp kavuran pandemi, tüm dünyada ülke ekonomilerinin küçülmesine, enerji, emtia ve petrol fiyatlarının artmasına neden olmuştur ki bu krizden maalesef Türkiye de nasibini almıştır.
Bu arada yanı başımızda çıkan Rusya-Ukrayna savaşı nedeni ile dünyada rezerv para birimi olan dolar, brend petrol ve doğalgaz fiyatları hızlı bir yükseliş göstermiştir. Maalesef tüm dünya gibi bizim ekonomimiz de bu gelişmelerden yine olumsuz olarak etkilenmiştir.
Tüm bunlarla birlikte, Suriye’de terörle mücadele, Doğu Akdeniz’ de mavi vatan için yapılan çalışmalar, Libya ve Karabağ da verilen mücadele ve Karadeniz'de yapılan doğalgaz çalışmalarının ülkemize olan maliyetlerini de unutmamak gerek.
İçeride ve dışarıda bu operasyonlar yapılırken iktidarın hiç mi yanlışı yok? Elbette vardır ve olmuştur. Ama önemli olan Türkiye ve ekonomisi üzerinde oynanan küresel Emperyalizm oyunlarını görmek, bunu gelecekteki sonuçları ile birlikte ve her hâlükârda akl-ı selim ile değerlendirmek ülkemizin de geleceği açısından her birimize önemli bir görev yüklemektedir.
Unutmayalım ki, ülkemiz bu ekonomik savaşı, tarih boyunca bizi yok etme planlarının içinde ve başında bulunan küresel emperyalizme karşı vermektedir.
Netice olarak, planlı ve programlı bir şekilde ülkemiz üzerinde yapılan operasyonlar, içimizdeki işbirlikçilerinin de desteği ile şimdilik başarılı bir şekilde devam etmektedir.
Bizler, tüm planları ülkemizi zayıflatmak ve son yıllarda bölgesinde ve hatta tüm dünyada sözü dinlenene ve itibarlı bir aktör olma konumuna yükselen Türkiye’yi korumak adına siyonist emperyalistlere karşı beraberlik içinde olursak, Allah'ın izniyle tüm tuzaklar boşa çıkacaktır.
