Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Vasfi Akyol Anısına

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Elâzığ Basınının duayenlerinden/ ak saçlılarından kadim dostumuz Metin
Çöteli aradılar.
Bizler Metin Çöteli ’yi ta 1990’lı yıllardan omuzunda TRT kamerası ile
vefalı hizmetleriyle gördük, tanıdık… Bizim saçlarımız kelâm ve kalem
yolunda ağardı… Şimdi o da bir ak saçlı…
Kendi yaşadığı şehrine, coğrafyasına gönülden dost olanlar bir yandan
da hizmet aşığı olurlar.
Metin Çöteli ve yol arkadaşları; Tüler Şener, Ali Canpolat, Çeşminaz
Öztürker, Yasin Yazıcı, Turgut Çulcu ile birlikte tarihi ve kültürel
değer taşıyan Elâzığ Şehrinin Yeşil Silueti olarak da anılan Aksaray
(Yığinki) Mahallesinin tanıtımında önemli roller üstleniyorlar.
Aksaray (Yığinki) Mahallesi kendine özgü dokusuyla bilinir.
F.Ü. Öğretim Üyelerinden Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aksın
1995 tarihinde yayınlanan bir makalesinden bir önemli pasajı sizlerle
paylaşmak istiyorum.
 “1834 yılından itibaren Harput Şehri ovaya inmeye başladığı zaman,
Valilik konağının Aksaray’da yapılmasıyla tüm resmi kurum ve kuruluşlar,
 Aksaray’da toplanmaya başlamıştır.”
1856 yılında çıkan yangından sonra valilik konağı tamamen yanmıştır”
Farabi; “Fazıl Medine ”sini şehirlerden, şehirleri de mahallelerden
hareket ederek teorileştirdiler; Tıpkı insan vücudu misali; “Ev
sokağın bir cüz’ü…
Sokaklar, Mahallenin bir cüz’ü… Mahallelerde Şehrin bir cüz’üdür…”
Evlerden/ Mekânlardan şehre doğru uzanan bir ahenk söz konusudur…
O ahenkte sizler şehirlerin ruhunu okuyabilirsiniz…
Tarihi şahsiyetler, konaklar, mekânlar,  avlular, sokaklar, bağlar, bahçeler…
Ve şehrin kadim mahalleleri…
Elazığ Aksaray (Yığinki) Mahallesi geleneksel hale getirdikleri o
nezih çalışmalar…
Tarihe ve kültürümüze sıla-i rahim yapmaları ne kadar nezih bir çalışma…
Metin Çöteli ve arkadaşları, “01 Temmuz 2013 tarihinde Afif Çöteli
‘nin Bahçesi’nde bizim geleneksel isot ve peynirli ekmek gününü
başlatırlar…”
Bir faaliyetin devamlılığı önemlidir… İstikrarlı bir şekilde kendi
kültürümüze katkıları önemlidir…
Bu şuur ve anlayışla emin adımlarla yola devam edilir.
Tıpkı, Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında olduğu gibi, bir önemli
şahsiyetin anısına gerçekleştirilir.
Şimdiye kadar, “Elâzığ Belediye Başkanı Çötelizade Mehmet Bey,
Kövengli Hafız, Doktor Tevfik Sakallıoğlu anısına yapılır…”
02 Temmuz 2023 tarihinde eğitim camiasının güzide isimlerinden Ali
Canpolat’ın Aksaray’daki Bahçesinde;  “8.nci İsot kebabı ve peynirli
ekmek günü rahmetli Vasfi Akyol anısına yapılacak…
Önümüzde ki yıl da, aramızdan ayrılan F.H.G.C. Kurucu Başkanı
Gazeteci- Yazar Mehmet Topal anısına yapılacağı bizlere Metin Çöteli
tarafından belirtildi.
Emekli Yarbay Vasfi Akyol  (1913-1965) bu şehrin bağrından çıkardığı
bir deha isim…
Musikimize o kadar nezih hizmetleri var ki, o hizmetleri şu şehrin
kendilerini sanata veren her insanının bilmesi gerektiği inancındayım.
Merhum İshak Sunguroğlu ’nun “Harput Yollarında…” isimli eserin 3.ncü
cildinde rahmetli Vasfi Akyol’un notaya aldığı 89 eser (türkü ve oyun
havası) yer alıyor.
1960’lı yıllarda, “Türkü tespitinde, gerek ses kaydı yapılırken
haftalarca ud ve kemanla bizatihi iştirak ederek notaya alıyorlar”
Vasfi Akyol Beyefendi, 1942-1949 yıllarında Ankara’da görevli
bulunduğu yıllarda da, Muzaffer Sarısözenle tanışırlar. Elâzığ
türküleri ile birlikte Erzurum, Artvin, Eğin, Çemişgezek yörelerine
ait türküleri notaya alarak radyoya verecekler…
Rahmetli Vasfi Akyol,  kâh kaynak kişidir,  kâh hem derleyen ve hem de
kaynak kişi, kâh hem derleyen ve hem de notaya alan kişi…” olarak
musikimizin önemli şahsiyetleri arasında haklı oldukları yeri
almışlardır.
Tabi ki, Harput türkülerini, “Hafız Osman Öge’nin ağzından ses kaydını
yaptırmak ve Vasfi Akyol tarafından notaya alınmasını sağlamak gibi
çok önemli bir görevi yerine getiren İshak Sunguroğlu, Fikret
Memişoğlu’nu birlikte yâd ediyoruz.”
Her faaliyetin belli hedefleri olduğunu söylemek isterim. Aksaray’da
gerçekleştirilen bu kadim faaliyeti inşallah arkadaşlarımız daha
fonksiyonel hale getirirler.
Bundan sonra neler yapılabilir?
Mahalleler, Şehirlerin kimliğinin oluşmasında; ‘kökleri tarihin
derinliklerine giden…’
Kadim mekânlar olarak anılırlar… Şehirlerin tarihleri yazıldığında;
İnsanlar, mekânlar, çeşmeler, çarşılar, sokaklar, mahalleler kimliğin dokusudur!
Yığinki (Aksaray’ın) yeşil dokusunu bozmadan imar etmeliyiz…
Ankara’da, ‘Hamamönü…’ dün ve bugününe baktınız mı?
Ankara Kalesi ve Hacı Bayram Veli Camisinin bulunduğu Semt…
Ankara, ‘Dikmen Vadisi…’ mutlaka gezilmelidir
Ne için derseniz?
Yığinki (Aksaray) Mahallesi için efendim…
“Şorşor Deresi…” ve çevresi, “Dikmen Vadisi siluetinde niye olmasın?”
Tarihi Kimlik taşıyan mekânlar, ‘Hamamönü…’ mantığıyla restore edilmesin?
Bizler, şehirlerimizi; ‘tarihe yolculuk yaparak inşa etmeliyiz’
Tarih Kavramı, ‘sıcak bir yorgan gibidir’
Köklerine inildikçe, ‘kendi aynanız daha da netleşir’
Geçmişe döndüğümüz zaman şunu daha rahatlıkla görebiliyoruz!
Eski Elazığ’ın özlemindeyiz…
Mahalleler daha sıcak, daha candan, daha içtendi…
Mahallenin, ‘Aksaçlıları, Bilge Kişileri’ vardı!
Onlara danışılır, onlarla önemli konularda istişare edilirdi.
‘Mahalleli…’ yakınlık belirten bir sıfattı…
Komşuluk ilişkileri çok güçlüydü…
Acılı, sevinçli günler paylaşılırdı…
Sokaklar, çocukların oyun alanıydı, bir nev’i…
Elazığ’ın birçok ünlü futbolcusu; ‘o sokaklarda yetişmişti’
Okul arkadaşlığı mı? Daha candan, daha yakındı insanlar…
“Bilen, bilmeyene öğretirdi…”
Mahalleli, ‘fakirini, yoksulunu, başa darda olanı…’ bilirdi
Bir yardım ağı; manevi bir rıhtım gibiydi…
Yüzlerde, ‘tebessüm’ dalga dalgaydı…
Selam olsun özlemini çektiğim eski günlerimize…
Mahallemizin, ‘gül yüzüne…’

Yazarın Diğer Yazıları