Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Türk Dünyası İle Bütünleşmek

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bir yürekli insan yıllar önce Almanya’da düzenlenen bir toplantı da
kürsüye gelirler;
“Sizler ısrarla birleşmeye, bütünleşmeye doğru adım atarken; neden/
veya niçin bizim bölünmemizi istiyorsunuz?
Bizim inancımız ne diyor, “bölünmeyiniz, parçalanmayınız! Eğer bölünür
parçalanırsanız, devlet kudretiniz elinizden kayar, gider!”
Ecdat, “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap var!”
Elbette, konuşacağız, tartışacağız… Bütün bunları yaparken de,
‘birbirimize saygılı olacağız’
İnancımız,  “Onların işleri kendi aralarında istişare iledir.”
Elbette ki, “istişarede rahmet vardır…”

1992 tarihinde bu şehirde, ‘erdemli bir organizasyona adım atıldı!”
Her geçen yıl bu organizasyon daha da büyüdü…
Bir büyük sese, çığlığa, sevda çağlayanına dönüştü!
Aşılayıcı rüzgârları düşününüz! Küme küme dağınık haldeki bulutları
bir araya topluyor!
Hayatı, toprağı besleyici şekilde yeryüzüne yağmur olarak dönüyor.
Burada bizlere düşen görev nedir?
Hayatı birlemek, ‘aşılayıcı rüzgârlar misali…’ bütünleşmeye doğru adımlar atmak!
1990’lı yıllardan günümüze, “bir film şeridi gibi…” geçen 30 yıl
gözlerimin önünde akıp gidiyor.
Elazığ Şehri bir bakıma, “Türk Dünyasının maşeri vicdanı…” oluyor.
Bir şiirimizde, şöyle sesleniriz;
“Elazığlıyım, azığı bol ilden
Sesim ta Tuna’dan gelir ta Nil’den
Fuzuli'nin, Nedim’in konuştuğu,
Asırlar nefeslenir, bu dilden…

Fırat, dağları aşan bir atlıdır
Bilir misin katığı Muratlıdır
Temiz, berrak yüreği Ferhatlı dır
“Gam kervanıdır yürür…” bu ilden”

Bu şehir, “Hazar!” ismiyle, Türk Dünyasında bilinir/ tanınır/ konuşulur oldu.
Bu şehir, “Harput!” ismiyle ‘tarihi buluşturan vuslat şehri’ olarak anılır oldu.
İnsanıyla murat bulduğum şehir!
Dört iklim bağrına bastığım şehir!
Şefkatin yüzüne sürdüğüm şehir!
Güzel Türkçe’m bayrak yaptığım şehir!
İmdi özünde buluştuğum şehir!
Yiğit sözünde barıştığım şehir!

Derler, ‘Elâzığ bir çanak içinde’ Sevdası, Uluğ Türkistan içinde
Çanak tutar eller gülzar içinde, Türküler, gönlümü verdiğim şehir!
1990’lı yıllardan günümüze, bu şehir, ‘aydınlanma hareketiyle’ anılacaktır.
Elazığ Şehrinde, “park, bahçe, bulvar, cadde, sokak isimlerine…” baktınız mı?
Türk Dünyasını, ruhunda bezeyen bir şehir!
Böyle bir şehir, böyle bir şehrin aydını da, ‘geleceğe ışık tutacaktır’

“Sivrice” İlçemizin ismini,  “Hazar” olarak değiştirebilir miyiz?
Bu yüreğimizden gelen bir sestir, samimi ve içten bir arzudur!
“Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarının en son 2017 yılında 24.sünü yaptık!”
Araya, ‘depremdir’ ‘Pandemidir’ derken 5 yılı geride bıraktık.
İnşallah, bu yıl, “25. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarını…”  idrak edeceğiz.
Atayurt’tan, Yavru Vatan’dan, Evlad-ı Fatihan Yurdu’ndan,
Ve güzel Anadolu’muzun dört bir yanından, ‘misafirlerimiz’ olacak!
Elazığ, Türk Dünyasını buluşturan bir şehir…
Bu tarihi organizasyona, “Türk Dünyası Kültür Kurultayı” diyebiliriz.
Bu tarihi buluşma, şehrimiz için de, ‘yüksek bir moraldir’
Sosyal ve Kültürel anlamda da, ‘bir eğitimdir’
Şiir, Sanat, Edebiyat, Musiki çerçevesinde; konferanslar, bilgi
şölenlerinden oluşan eğitimdir!
Bu çalışmaların şehrimiz için de, ‘katma değerleri’ kazanımları
elbette olacaktır.
Bu kazanımlar bizleri nerelere getirmişti?
Elazığ Şehrinin, “Türk Dünyası Kültür Başkenti Olması…” yönündeki istekler
Elazığ Şehrinde, “Uluslararası Türkiye- Azerbaycan Üniversitesinin Kurulması…”
Ve ismine de, “Elmas Yıldırım…” isminin verilmesi!

Haklı olarak da, bizlerin de, ‘talepleri…’ olacak!
Elmas Yıldırım, 1930’lu yıllarda, Gazi Atatürk’e mektup yazarak;
“Gölcük” adının, “Hazar” olarak değiştirilmesini talep etmişler Tarihi
buluşturan bir talepti bu…
2022 yılında, Hazar Gölü kıyısında yer alan tabii güzellikleriyle de
göz kamaştıran ‘Sivrice’ İlçemizin isminin ‘Hazar’ olarak
değiştirilmesini teklif ediyoruz.
Sivriceliler Derneğimiz, Sivrice İlçemizin kanaat önderleri, Sivrice
Belediyemiz ve Sivrice Kaymakamlığımız tarihi adımı başlatmalılar…
“İsim Verme!” bir ilim dalıdır. Tarihi birikime dayanarak bu
konjonktürde önemli adımlar atabiliriz.

Birkaç gündür, Muş İlimizdeyim. Muş İliyle birlikte ilk hafızalara;
“Malazgirt-1071…” gelecektir.
Muş Alparslan Üniversitesi, şehrin sosyal, kültürel ve iktisadi
hayatında son on yıl içerisinde;
Çok önemli fonksiyonel katkıları olduğunu da söyleyebilirim.
Muş İlimizle birlikte, “Murat Nehri ve su kültürünü…” birlikte düşünebiliriz.
Murat Nehrinin her iki yakası da, ‘ışıklandırılmış’
Park, Bahçe, Oturma ve yürüme alanlarıyla göze çarpmaya başlamış!
Bizim en fazla dikkatimizi çeken de, “16 Türk Devletini sembolize eden
çadırlardır’
Yıllar öncesinde, “Hazar Gölü Kıyısında Türk Dünyası Parkı…” teklifini
getirmiştik.
O teklifimiz, bugün yineliyorum. Selam ve muhabbetle

Yazarın Diğer Yazıları