Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Servetim

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İnsanın en büyük serveti nedir?
Sıklıkla tefekkür edelim. Yani, derinliğine düşünelim.
İbadetin şartlarında da, ‘akıl ve sağlık aranır’
Allah Resul’ü (sav), “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim!” 
Hayatın her anını, ‘ibadet’ bileceğiz!
Yüce Rabbim, “Ben sizlere şah damarından daha yakınım!” buyuruyor.
Beşer olarak hedefimiz, ‘takva sahibi’ olabilmektir.
“SERVETİM” isimli (Akrostiş) şiirimizde şöyle demekteyiz;
Servetim; aklım, sağlığım, imanım
Edeple ördüm kale duvarını
Rıza makamına el açtım, ‘aman’
Vuslatım, “halk içinde hak yoludur”
Erdemli insan olmak, ‘hayat kavgam’
Tartıya alır; her anı, günümü
İhtiyarım, ‘saçıma yangın düştü’
Mizan vakti, uykularımı böler

HAYDİ ELÂZIĞ
Her sahada, her alanda, ‘haydi Elâzığ’ diyoruz!
“Bir milyar dolar ihracat” diyoruz!
“Bir milyon turist” diyoruz.
“Eğitimde köklü adımlar atılsın!” diyoruz.
“Uluslararası Türkiye – Azerbaycan Üniversitesi” Elâzığ Şehrinde açılsın diyoruz.
Her şeyden önce, “ortak akıl, ortak şuur ve irade…”
“Haydi Elâzığ” isimli şiirimizden;
Haydi, Elâzığ, bir yürek olalım!
Bir ses yükselsin, ‘yüzbinlerin sesi’
Kâh feryâd-ı, çığlığı olsun şehrin
Ha gayret, birlik aşkıyla dolalım!
Sefer bizi bekler, nice hizmetlere

TÜRKÜLER
Bizim türkülerimiz var, şarkılarımız var, oyunlarımız var.
Ninnilerimiz, masallarımız, kıssalarımız, manilerimiz, hoyratlarımız var.
Çok zengin bir kültür iklimine sahibiz.
Türkülerle, ‘geçmişi bugünlere taşırız’
Türkülerle, ‘sevdalarımız büyür’
Türküler, bu milletin gün gelir, “içli romanı” olur.
“Türküler” şiirimizde şöyle deriz;
Vatanımda, “Türk’ü söyler türküler”
Türkülerle dile gelir, ‘ülküler’
Türkülerde yaşar, ‘gönül coğrafyam’
“Kızılelma’ya hey, Kızılelma’ya…”
Kâh atlı, kâh obalı devletliyim!
Bayraklıyım, tuğluyum, Kürşatlıyım…

ANLA
45 yıldır, bu sütunlarda sizlerle birlikteyim…
Vali Koçak, “Gazeteci şehrin hafızasıdır!” derlerdi.
Dahası mı, “kâh şehrin aydını, kâh muallimidir!”
Güçlü bir şehrin arkasında mutlaka; ‘güçlü bir basın’ vardır.
O sebepledir ki, “bizleri anlayınız!” diyoruz.
Geliniz bu şehirde, “Gaspıralı gibi düşünelim”
“ANLA!” isimli şiirimizde şöyle sesleniriz;
İnsan neyle haşrolursa, onunla!
Niyetim, ‘düşlerime kadar girer’
Elazığ’dan, kardeş Bakü’ye, köprü
Gaspıralı gibi düşünür anla!
Ne tasa, elem; ‘yüreğimin sesi’
“Yükselen bayrak bir daha inmez!”

HASAT ZAMANI
Ülkemde, ‘haset’ değil, ‘hasat zamanı’
Gönül gözüyle bakarsan vatana;
Vatan borcunu, ödeme zamanı
İhlasınla hizmet eyle atana;
Yunus diliyle her dem söz söyleriz
Her anım, vatan aşkıyla boyana

HAK YENİR Mİ?
Bir, KPSS rezaletidir gidiyor.
Bizler en fazla neden korkarız, “hakkın yenmesinden!”
Bir bakıma, ‘zulme kapı aralanmasından’
Şiir diliyle sizlerle paylaşmak istedim. 
Tekrar sesleniyorum, “her hak verilebilir!”
Ama “Kul Hakkı…” bizleri perişan ediyor.
Bu işin/ işlerin şakası bile bizlere soğuk terler döktürür.
İnancımız, “Bu dünyada gözü kör olanım ahirette de gözü kör olacak!”
Sözün özü, ‘gözümüzü, gönlümüzü, ufkumuzu, basiretimizi açalım.
Helal- Haram bilmeyen hâk ne bilir?
Mazlumun bir ahı, arşı titretir
Nefis duvarının harcında, kibir!
Kibir, âlemi yok sayar, sırıtır
 

Yazarın Diğer Yazıları