Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

PETROL SAVAŞI

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

28 Mayıs 2023 seçimleri, bizleri yaşadığımız coğrafyaya bir daha taşıdı!
Anadolu Coğrafyası, ‘yerküresinin cazibe merkezi…’
Üç Kıtayı birleştiren kadim bir coğrafya…
Özellikle de günümüzde, ‘enerji hatları üzerinde…’ çok kritik bir
konuma sahip bulunuyor.
O sebeple de, “Kapı, Kilit ve Anahtar…” bu coğrafyanın asıl olan sırlarıdır.
Kâh bölücü terörle bu ülkenin kapılarını kırmak istediler…
Kâh, ‘Barış ve Özgürlük yaftası adı altında…’ asıl olan kilit ve
anahtara sahip olmak istediler.
Son 2 asra yüzünüzü dönünüz, ‘fesat ve nifak kazanı sürekli kaynatıldı…’
Türkiye'nin bölgede zayıf bir halka olmasını istediler!

Anadolu insanının feraseti sayesinde bu millet kendi köklerine sahip çıktı!
Fitne, fesat peşinde koşan bozgunculara fırsat/ veya imkân vermedi.
Geliniz, Ortadoğu Coğrafyasını daha yakından tanıyalım!
Bu coğrafyada, ‘ihtilaller, iç savaşlar, siyasi bunalımlar…
Hepsinin altında, Petrol Savaşı yatmaktadır…
“Orta Doğu! İngilizlerin ürettiği bir kavram…
Ada Devleti kendilerine uzaklığına göre bu kavramları kullandılar;
Orta Doğu, 19. yy’den itibaren insanlığın hafızasına yerleşmeye başladı!
İngilizlerin/ veya Batı Dünyasının bakışında Doğu kavramı;
Uzak Doğu, Yakın Doğu, Orta Doğu gibi kavramlar,
Siyasi literatürde yerlerini almışlardır.
Tekrar ediyoruz, İngilizler, bu kavramların asıl mucididir!
İngilizler bu kavramlar üzerinde, ‘dama taşı’ gibi oynamışlardır…
İngilizler, Hindistan ve Çin ülkelerine, ‘Uzakdoğu’
Osmanlı ülkelerine, ‘Yakındoğu’
Yaşadığımız bu bölgeye de, ‘Ortadoğu’ adını vermişlerdir!
Dünyanın toplam yüzölçümü, ‘510 milyon km2’
Bu yüzölçümün 4/3’ünü denizler oluşturuyor, ‘361 milyon km2’
Ve kara kıtalar, dünya arzının 4/1’ini yani ‘149 milyon km2’
149 milyon km2’nin ise 5/4’ü aşırı sıcak ve soğuk bölgelerden
oluşuyor, ‘120 milyon km2’
İnsanlık nüfusunun yoğunlaştığı, ’30 milyon km2’ ki bunlar arasında;
ABD, Avrupa, Ortadoğu, Yakın ve Uzakdoğu sayılabilir…
Dünya arzına şöyle bir baktığımızda,
Ortadoğu Bölgesinin Kuzey Yarısının mümbit topraklardan oluştuğunu görüyoruz…
Güney yarısı, tamamen petrol havzasıdır…
Dünya Petrollerinin yüzde 70’leri buradadır…
Ve dolayısıyla, Ortadoğu ‘dünyanın çarpan kalbi’ gibidir!
Başta İngilizler olmak üzere, Ortadoğu batının bulduğu bir kavram olduğu kadar,
 Son bir asrın kuşatma altına aldığı bir coğrafyadır…
Bu coğrafyada küresel komplo senaryoların geliştirildiğini özellikle
söylemek isteriz…
O senaryolar bütün çirkinlikleriyle/ kanlı tuzaklarıyla devam ediyor!
18 ülkeden oluşan Ortadoğu ülkelerinin toplam yüzölçümü, ‘5.178 bin km2’dir.
Bu tanıma göre Orta Doğu ülkeleri;
Türkiye, Suriye, Irak, Katar, Kıbrıs, Ürdün, İsrail,
Lübnan, İran, Filistin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri,
Umman, Kuveyt, Bahreyn, Yemen ve Mısır'dır.
ABD, Ortadoğu Bölgesinin sınırlarını, Kuzeybatı Afrika Kıyılarından başlatır
Ve Pakistan’a kadar geniş bir hinterlant alanının içerisine taşır!
Tabiatıyla bütün bu coğrafyada var olan,  gözleri kamaştıran yer altı
kaynaklarıdır…
Bunlar arasında; Petrol, Uranyum, Doğal Gaz önemli yer tutar…
İngiltere’nin,  Ortadoğu’ya bakışını öncelikle kendi tarihiyle,
Kendini beğenmiş hırslarıyla son dönemin iki önemli ismi; Çörçil’le,
Lavrensle bilirim!
Çörçil, Avam Kamerasında yaptığı bir konuşmasında;
“Şu elimde gördüğünüz kitap nedir biliyor musunuz?
Bu kitap Türk’ün iman ederek bağrına bastığı
Ve yüzlerce yıldır bununla bizi mağlup ettiği kutsal kitap Kuran’dır…
Hepimiz gördük ki, Türkler kitaba bağlı kaldığı,
 Ve onun hükümleri ile iman ettiği müddetçe bizim onlara üstün
gelmemiz imkânsızdır.”
İşte, tarihi İngiliz politikası burada ‘şer ittifakını’ kuracaktı…
Türk’ün manevi iklimine asıl fesat tohumlarını atmak için Lawrensleri
yetiştirecekti!
Müslüman Türk’e, ‘emperyalist…’ diyebilecek kadar ileriye gidebilecek,
 Bu coğrafyada kendi içimizde, ‘haysiyetsiz bir kimlik’ ortaya çıkaracaklardı!
Kirlenmişliğin bu kadarı olur muydu?
Son bir asır, bu millete neleri yaşatacaktı!
Dünyada en fazla konuşulan diller sıralamasında;
Çince, İngilizce, İspanyolca, Hintçe, Türkçe, Arapça, Portekizce,
Bengalce, Rusça, Japonca sayılabilir…
Tarihte, 16. ve 17. yy Türk Asrı olarak isimlendirilir…
Hoşgörünün, adaletin, eşitliğin, insanı yücelten bir anlayışın,
 Türk’ün hâkim olduğu coğrafyada, ‘huzuru çimlendirdiğini’ tarih
bizlere anlatıyor!
Türk dilinin ve Türkçe’nin zarafeti, inceliği, sadeliği;
 Coğrafyanın içinde dolaşan kan damarlarına kadar aksettiğini görüyoruz…
İngilizce, ‘güneş batmayan coğrafyasında…’ sömürge dili olarak algılanmıştır!
Buradaki tasnifi tarihçilerin çok iyi yapmaları gerekiyor…
Türklerin tarihte kurduğu dört büyük İmparatorluktan biri olan,
 Selçuklu Devletinin 12 milyon km2’yi bulan sınırları Batı’da;
Eğe ve Akdeniz Sahillerine, Kuzey’de; Aral Gölü, Hazar Denizi,
Kafkasya, Karadeniz’e,
Güney’de; Arabistan dâhil Umman Denizine kadar uzanıyordu…
“Selçuklu devletlerinin 12 milyon kilometrekarelik coğrafya üzerinde,
 300 yıl hüküm sürmüştür.
Bugün, günümüzde Selçuklu  devletlerinin hüküm sürdüğü coğrafya üzerinde,
 İrili ufaklı 28 ülke bulunmaktadır.
Bu devletlerin her birinde Selçuklu döneminden önemli izler taşır.
Maveraünnehir ve Mezopotamya’yı içerisine alan,
 Bir büyük İlim, Kültür, Sanat ve Medeniyet Coğrafyası…
Harezmî, Horasan, İran, Irak, Suriye, Anadolu bu coğrafyanın sınırları
içerisindedir…
Bir büyük Medeniyet Coğrafyası…
Osmanlı ne yapıyor; Üç kıtayı birbirine yaklaştırıyor!
Bugün Osmanlı Coğrafyası üzerinden, 70’in üzerinde ‘devlet doğuyor…’
Bir büyük sır vardır, Maveraünnehir…

Anadolu’yu mayalayan Türkistan’ın gönlü oradadır!

O sırrı taşıyan fatihler, fakihler, hikmet sahibi âlimlerdir…

Yazar ne diyor; “ Nehir, yetkin insanın simgesidir.
Geçtiği toprakları bereketlendiren, Dicle, Fırat ve Nil,
Dünyanın kalbi olan Kâbe'nin çevresindeki kozmik dairede dolaşır.
Biri Horasan, diğeri Elazığ'dan doğar ama kaynağı cennettir.
Cennet, hakikattir. Hakikat hikmettir. Hikmet huzurdur.
Huzur ise ancak O’na katılmakla olur.
Biri, Ceyhun diğeri Seyhun. Biri Arapça, diğeri Farsça öteki Türkçe ’dir.
Biri, Buhari, diğeri Hemedani, öteki bu toprakların bilgesidir.”
Anadolu’ya bilgelik yağmuru, Maveraünnehir Sancağından akıyordu…
O sancak, Horasan Erenlerinin ellerinde bir büyük nehir olacak,
 Ve deryalara doğru şiddetle akacaktı!
Uhut Dağı, bir ahitname olacaktı…
Bir kutlu neslin elinde yürüyecekti…
Yesevi’de, Türkistan ve Hikmet Deryası billurlaşacaktı…
Damlalar, Somuncu Baba’dan, Hacı Bektaşi Veliden,
Nice erenlerin alınlarından süzülecekti…
 O damarlar Taşkent’te, Buhara’da, Semerkant’ta, Fergana’da,
 Bizlere arzın yüreğini çağrıştıracaktı!
Ortadoğu Kavramı, üzerinde titreyeceğimiz bir kavram…
O kavramla birlikte,  ‘gönül coğrafyamız’ hafızalara gelecektir.
O coğrafyanın manevi kökleri,
Şefkat damarlarıyla Anadolu’dur…
Ortadoğu'da petrol ve bitmeyen savaşlar
Churchill, 1936’da Avam Kamarası’nda
“bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir” diyebilecekti...
Ortadoğu’nun kaderi, “bu bölgede petrolün bulunmasıyla değişir!”
Son bir asrın kavgası, “petrol savaşıdır!”
Abdülhamid’in çıkardığı petrol haritası önemlidir!
O harita üzerinde ‘aydınlarımızın durmasını isterim’
Bölgede terörün en önemli sebebi, ‘petrol savaşıdır’

1900’lü yıllarda; 65 noktada petrol tespit edilir;
Diyarbakır, Mardin, Bismil, Hazro Çayı, Sinan, Batman Çayı,
Dicle, Midyat, Bedran, Bitlis Suyu (çayı), Tulan, Siirt, Botan Çayı, Habur,
Dehuk, Zaho, Habur Çayı, Hakkâri (Çölemerik), Ahmediye, Bisan, Alkuş,
Akra, Büyük Zap, Reyanduz, Musul, Karakuş, Nemrut, Fındık, Cizre,
Küçük Zap, Erbil, Köysancak, Altın köprü, Şargat, Hamrin Dağı,
Kerkük, Taşhurmatı, Tavuk, Karadağ, Süleymaniye, Aksu, Meydani
Kefri (Salahiye), Deli Abbas, Tikrit, Samara, Haso Çayı, Narbin Suyu,
Diyale Suyu, Ramadi, Felluce, Mendeli, Bakuba, Kazmiye, Bağdat,
Museyyeb, Hılle, Kerbela, Hit, Fırat, Anah, El- Kadim, Ebu Kemal,

Yazarın Diğer Yazıları