Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Orta Yol

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Her türlü aşırılıklardan, gösterişten, kibirden, hasetten uzak, tevazu sahibi olacağımız, “Orta Yolu…” takip etmek!

İsrâ Suresi 29.ncu ayette şöyle buyrulur; “Hem elini boynuna bağlı kılma (cimri olma); onu büsbütün geniş davranarak açma! Yoksa kınanmış ve pişman bir hâlde oturup kalırsın”

İsrâ Suresi 26.ncı ayette de şöyle buyrulur; “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver; fakat israf ederek saçıp savurma”

Elbette ki, iyiliği, güzelliği, hayrı ve hasenatı teşvik edeceğiz. Yardımlaşma şuurunu geliştireceğiz.

Bu şuuru geliştirirken de, ‘cimriliğin’ ve ‘israfın’ insan ve toplum hayatındaki ölçüsüzlüğü malum!

İsrâ Suresi 13.ncü ayette şöyle buyrulur “Ve her insanın amelini, kendi boynuna bağladık. Kıyamet günü onun için(o amellerinin yazıldığı ) bir kitap çıkarırız ki, onu açılmış olarak önünde bulur!”

Hayatta hiçbir şey tesadüfi değildir. Her ne yaparsanız mutlaka karşılığını göreceksiniz!

Şu kâinatta hiçbir şey yapamıyorsak, ‘tebessüm eden bir yüzümüz’ olsun!

Ne insanımıza ve ne de hayata, ‘somurtarak’ bakmayalım. En sıkıntılı anlarımızda bile, ‘ümit var’ olalım.

Nahl Suresi 111.nci ayette şöyle buyrulur; “O gün (mahşer günü) herkes gelir, kendi nefsini (kurtarmak) için uğraşır. Ve herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilip, onlara haksızlık edilmez!”

O sebepledir ki, “Allah’ı görür gibi ibadet etmek…” ve dahası mı, ?

İrfan, İhlas, İhsan, İnfak sahibi olmak…

“Her insan bir âlem” deriz. Her insanın fıtratı değişiktir.

İsrâ Suresi 84.ncü ayette şöyle buyrulur; “De ki; “Herkes kendi haline (mizacına) göre amel eder” Fakat Rabbin, kimin daha doğru bir yolda olduğunu en iyi bilendir”

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri ne kadar güzel söylemişler;

“Harabat ehlini hor görme zâkir,

Defineye malik viraneler var”

Bizler genelde, ‘zahire bakarak karar veririz!” Ve genellikle de yanılırız.

“Herkes kendi haline (mizacına) göre amel eder!” ayeti bizleri derin tefekküre götürmektedir.

İsrâ Suresi 58.nci ayet üzerinde duralım; “Hiçbir şehir yoktur ki, biz kıyamet gününden önce helâk edicileri veya şiddetli bir azab ile azab edicileri olmayalım Bu kitabda  (Levh-i Mahfuz’da) yazılmıştır”

Şu fani hayatta ki, serüvenimi düşünüyorum?

Bakara Suresi 155.nci ayette şöyle buyrulur; “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!”

Belalara, musibetlere, sıkıntılara, korkulara karşı yegâne silahımız, “sabır…” Sabır bu dünya hayatında en büyük cihadımız olmaktadır…

Öyle anlar oluyor ki, ölçüleri kaçırabiliyorsunuz!

İsrâ Suresi 11.nci ayette şöyle buyrulur; “İnsan ise (bazen öfkelenerek) hayra olan duası gibi (kendi aleyhine olarak) şerre dua eder. Çünkü insan (işin sonun düşünmez ve) çok acelecidir”

Her zaman için, ‘orta yol’ diyoruz. Veya ‘vasat ümmet’ diyoruz. Haddi aşmama şiarı çok önemli!

Her Cuma Hutbesinin sonunda okunan bir dua vardır; “Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder;  fuhşiyattan, kötülükten ve azgınlıktan men eder. İbret alasınız diye size (Allah, böyle) nasihat eder” (Nahl, 90)

Şu kâinat arzında varsa, yoksa sevgi diyoruz.

“Sana huzur veren sevgiye uzan

Sevgide imanı, ihlası bulur

İyilik servetiyle kurulan mizan

Deryada yazılı imzası bulur”

Sevgi bizleri insanımıza, ‘barışa, huzura, paylaşma kültürüne’ götürür.

“Paylaşırım gün be gün bilgiyi

Gönlüm arzu eder, kalbi ilgiyi

Bilgide bir akıl, yürek, saf olmak

Saflarda asıl yaşarız dirliği”

Yazarın Diğer Yazıları