Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İki Önemli Teklif

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bir gönül insanı Muş Alparslan Üniversitesinin 2 dönem Rektörlüğünü
yapan Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat’ın çok önemli gördüğüm çağrısını
sizlerle paylaşmak istiyorum;
“Tüm Elâzığ severleri bir araya toplayan, merkezi de Ankara’da bulunan
vakıf nitelikli bir cemiyet teşkil edilmelidir. Akarı da bulunan bu
vakfın mütevelli heyetinde sadece sivil isimler değil, Elazığlı olsun
olmasın il içinde ve dışında görev icra eden Elâzığ sevdalısı
bürokratlarda yer almalıdır. İldeki değişimle doğal olarak bu isimler
değişmelidir.  Valilik, Rektörlük gibi önemli temsil makamları bu
vakıfta olmalıdır.
Bir de hayalim; 1071 Malazgirt ve Sultan Alparslan Vakfı… İstanbul’da
mukim Muşlu ve Elazığlı hayırseverlerimiz el atsa da ne de güzel olur!
Nasıl ki, Azerbaycan bizim yurt dışında canımız, ciğerimizse aynı
şekilde Muş ve Malazgirt’te yurt içinde bizim canımız, ciğerimiz,
emanetimizdir. Ümidim odur ki yazdıklarımda yazdıklarınızda kamuoyunda
makes bulur…”
Sayın Polat’ın bu içten, samimi, yürekten coşkulu tekliflerini okurken
gözlerimin önünde derhal bir mütevazı insan canlandı… Rahmeti İrfan
Fethi Gemuhluoğlu…
Aslen Elâzığ Ağın İlçesi Gemuhu Köyünden… Bir ömrü gelecek nesillere
vakfeden bir kahraman insan…  Bab-ı Ali’de bu abide şahsiyete, “Fethi
Ağabey...” dediler
Hizmet sevdalısı bu yürekli insana, “Türkiye’nin Muhtarı...” dediler
Bir nesil üzerinde titreyen, ‘sevda muallimi...’ oldular.
En büyük sevincim şudur ki, “bu coğrafyada yürekli insanların varlığıdır!”
Bu yürekli insanımızda, tıpkı Fethi Gemuhluoğlu’nda olduğu gibi,
“toprağın kokusunu aldım.”
Anadolu’yu vatan yapan o asil ruha bir daha şahit oldum.
Anadolu Coğrafyasında,  huzurun sigortası mütevazı şahsiyetlerdir
Hadis, “Bir milletin efendisi, onlara hizmet edenlerdir”
Su taşıyan sakalar, omuzlamış cennet testilerini.
Bezm-i Elest süslemiş rüyalarını.
Cennet Mekan Gemuhluoğlu’nun gayretleri müthiştir.
Kendileri aslında,  ‘Hayratın görünmez payitahtı olmak isterler.’
Fethi Gemuhluoğlu’nda devlet gibi bir yürek vardır.
Bir ömür boyu zevkle, huşu içerisinde, milletinin mihnet küreğini  çekmişlerdir.
İsmi ile müsemma, irfan mektebinin fanusu olmak ne demektir?
Türkiye’nin muhtarı Gemuhluoğlu ağabeyimiz,
“İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak,
Kendi vücuduna dost olmak, komşuya dost olmak gibi kademe kademe,
Ama entegre, bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur.”
Dost, bütün zerrelerin kemal halidir…

Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Fethi Ahmet Polat’ın teklifleri
bizleri yıllara taşıdı…
Ankara’da bizim gönül evlerimiz var. İstanbul’da hakeza…
1990’lardan günümüze kadar o kadar çok organizasyonların içerisinde
yer almışız ki…
Bütün bu organizasyonlar, ‘yaşadığımız coğrafyaya, şehrimize olan
dostluklar sayesinde…’
Şehrin ufuklarını kâh Anadolu Coğrafyasına… Kâh gönül coğrafyamıza açmışız…
“Uluslararası Hazar Şiir Akşamları… Türk Dünyası Hizmet Ödülleri…
Kardeş Şehirler Projeleri… Kurultaylar… Bilgi Şölenleri… Harput’u
geleceğe taşıyacak kapsamlı çalışmalar…

2023 ve sonrasında, geliniz birlikte; ‘yeni sayfalar açalım’
Şehrin kalkınma stratejilerinde yeni hedefler belirleyelim…
Burada hemen ifade etmeliyim ki, “ortak bir akla, ortak kanaatlerin
oluşmasına ihtiyaç var…
Bizim samimi ve dürüst olarak dileğimiz, ‘gönül evlerimiz’ olarak
nitelendirdiğimiz Vakıflarımızla, Derneklerimizle birlikte; oradaki
yılların vefalı dostları ile birlikte daha mükemmeli yakalamaktır…
Kendi kökleriyle bütünleşen/ hayırda birbirleriyle yarışan/ Sıla-i
Rahim yapan anlayışa şehir olarak da; birlikte katkıları bir kartopu
misali büyütmek çabası… O çabayı şehrin bütün katmanlarıyla birlikte
gösterelim…  İnancımız, “Onların işleri kendi aralarında danışma
iledir!”
Birbirimize, “danış ve tanış olalım!”
Bir nehir misali duru, berrak bir ahenkle geleceğe doğru akalım!
“Seyreyle aşk nehrini bozkırlara can verir!”
Toprağına, suyuna, havasına dost ve sevdalı bir nehir olma gayreti…
İçerisinde yaşadığımız şehri, 10 yıl, 30 yıl, 50 yıl sonrasına taşıyacak irade…
İçerisinde yaşadığımız şehirde önemli hiçbir emek/ göz nuru/ çalışma
akim kalmasın!
Bizim yegâne teklifimiz nedir, “fikri ve edebi mahfillerin zenginleştirilmesi…”
Daha duyarlı, daha istikrarlı ve kararlı bir donanıma ulaşmasıdır.
1071 Malazgirt ve Sultan Alparslan Vakfı…
Şimdiye kadar böyle bir vakfın hayatiyete geçmemesi bile bizlerde bir
burukluk meydana getirdi.
2007-2008 Yılları, “Tarihi İki Şehrin Elâzığ- Muş Buluşması…”
Her iki ilimizin Valileri, Belediye Başkanları, Rektörleri, Ticaret ve
Sanayi Odaları ve Basını…
Her iki şehrimize de, büyük katkıları olmuştu…
Malazgirt Zaferinin 937nci yıldönümü de, Elâzığ- Muş İllerimizin
birlikteliği ile üst seviyede idrak edilmişti… Malazgirt, bu milletin
952 yıldır tefekkür dünyasında, nesilden nesile yaşatılagelmiştir.
Ecdada karşı görev ve sorumluluklarımız olduğunun da şuurundayız.
Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, bizlere geleceği işaret ediyorlar.  Her
iki ilimizin de, “hizmet sakalarına ihtiyacı var…”
Şunu da ifade etmeliyim… Elâzığ Şehrinin 580 bin civarındaki nüfusun
bir o kadarı da,  başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere Anadolu
Coğrafyamın dört bir yanında kültürünü muhafaza ederek yaşamaktadır…
Çağrımız nedir?
Geleceği birlikte/ topyekûn olarak/ marka değerlerimizi de
oluşturarak; istişare kültürü çerçevesinde
Bir bütün içerisinde değerlendirelim…
 

Yazarın Diğer Yazıları