Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Esat Kabaklı

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Manas Gönülevi’inde bu şehrin Aksaçlılarını/ Bilgelerini ağırlıyoruz!

Manas Musiki ve Şiir Günlerinde misafirimiz Esat Kabaklı Beyefendi…

Gönül sofrasında, Naci Sönmez, Yalçın Turhan, Osman Bulut,

Ve Manas Gönül Evi Koordinatörü Şener Bulut… Nezih bir sohbet halkası…

Esat Kabaklı, AA ile yaptığı bir söyleşide şu ifadeleri kullanırlar;

Türküler, bir milletin, doğumundan ölümüne kadar her şeyini anlatan,

Dilini, kültürünü, yöresinin adetlerini ce içinde bulunduğu halk verimleridir.”

Esat Kabaklı ’ya ithaf ettiğimiz bir şiirimizde şöyle sesleniyoruz;

“Göllübağ’ın gönlünü aldın gittin

Sazınla vatanı yar ettin bize

Harput’un şehriyarı oldun gittin

Dede’m Korkut'ça nazar ettin bize

Şakıyan vatandır, yürekten dinle

Türkü yakar bize, Esat’tan dinle

Ses bayrağımızı, rüzgârla dinle

Kutlu sevdayı gülzar ettin bize”

Esat Kabaklı’nın belki de ‘mühendislik yönünü…’ öyle fazla bilenimiz yoktur.

Kendilerini, ‘musikimize verdikleri hizmetlerle…’ biliriz.

Esat Kabaklı’nın hayat hikâyesini okuduğumuzda; “Elazığ Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı /1986),

Elazığ Musiki Cemiyeti Türk Halk Müziği Topluluğu (kurucusu ve yöneticisi), TRT Erzurum Radyosu (1982), İstanbul Belediye Konservatuarı (1983), TRT İstanbul Radyosu (1986), İ.Ü. Devlet Konservatuarı, Sanatçı Öğretim Görevlisi, THM Topluluğunun Şefliği görevi…

Esat Kabaklı eserlerinde Kâh Dedem Korkuttur, Kâh bir Aksaçlıdır, Kâh bir Bilgedir…

Malazgirt’ten Çanakkale’ye bizleri götüren yürekli bir ses, bir nefestir…

Sarıkamış’ı, Kafkasları, Karabağ’ı, Türk’ün Atayurt’unu onda doyasıya yaşarız!

Şehriyar’ı bizler o meşhur; “Haydar Baba’ya Selam” şiiriyle biliriz!

Harput Göllübağ’dan Vatan Coğrafyamıza; Gönül Coğrafyamıza yürüyen bir ses…

İşte o ses, bizim sesimiz; bizim Şehriyarımız…

“Yeter Şehriyar’ım, bu kadar yeter

Günden güne derdim katlanır, artar,

Tutsak olan daha kaç Türkler var! …

Kafkasya, Türkistan, Kerkük, Rumeli

Tutsak Türk, fakat hepsi Türkmen” 

Esat Kabaklı bir sanatkâr olduğu kadar da, ‘eserleriyle öğreticidir’

Bu coğrafyanın ender yetişen muallimleri arasında haklı olduğu yeri almıştır.

Esat Kabaklı’nın 50. Yıl anısına çıkartmış bulunduğu albümün ismi;

“Bil Oğlum/ Bu vatan Bölünmez/ Bu Bayrak İnmez!”

Bizler Esat Kabaklı ile 1970’lerde, tanış olduk…

Bu şehrin, bu coğrafyanın sesi olmak/ yüreği olmak her babayiğidin karı değildir.

“Bil Oğlum!” dinlerken, derinliğine hadiseleri tefekkür ederim;

“Gün gidende, ay gelende gel oğlum

Cihan yanar sen gülende gül oğlum

Bir yol vardır, Hakk yoludur bul oğlum

Yeri bilmek göğü bilmek bil oğlum!”

Esat Kabaklı’nın o gür ve tok sesinde yankılanan;

“Zemin kan kırmızı ay yıldızı ak

O mübarek bayrak işte bu bayrak!”

Gençler, ‘bayrak tarifini hafızalarına nakşetmişlerdir’

O tarif te, Alparslan, Ulubatlı, Çanakkale gözler önüne gelir…

Şehadetin kokusunu alırsınız!

Çanakkale Bugün Toz ile Duman Yorumunda;

“Burada son söz Türk’ün sözü olacak!

Nefer şehit, ordu gazi olacak!”

Çanakkale’de, bu millet kıyamdadır… Kıyamete kadar da, ‘âleme ders olacaktır’

2021 Yılında, günümüzde Elazığ’ı en iyi tanıtan bir isim, Esat Kabaklıdır…

“Yol Yemez!” bu şehrin ‘dürüstlüğü’ ile ön plana çıkan kültürüdür… 

“Yol Yemez

Yol yemez yol yemez

Elaziz’de bir dayı var yol yemez

Derdemez derdemez

Kendine dayı der Nazmi yol yemez”

Esat Kabaklı, “Sözleriyle de Ata Yurdun da, Sıla-ı Rahim Yapar!”

“Bir Mucize Olsaydı!” eserinde kendimizi buluruz;

“Bir mucize olaydı kırk yıl geri gideydim

Anamın yazmasını çekiştirip dideydim

Sabah namazından sonra dedem bize geleydi

Bana öğüt vereydi, bir de beni seveydi”

Özlemlerimize devam edelim;

“Hasret kaldım ben babamın yüzüne

Doya doya bakamadım ben gözüne

Kıymet vermediler doğru sözüme hey

Çektiğim acıya dayanmaz yüreğim

Babasız kalan adama zor mu gelir

Anasız kalan adama zor mu gelir!”

Esat Kabaklı bizlere, ‘geçmişe olan özlemimizi’ dillendirir.

Bizler Esat Kabaklı’dan, “bu milletin tarihini, kültürünü, örfünü, bilumum erdemliklerini dinleriz.

Onun sazıyla da, sözüyle de, duruşuyla da, ‘kutlu bir sefere…’ çıkarız.

Kırım, Kerkük, Karabağ, Türk diyarları onda dile gelir…

1970’lerden 2021’lere, “yarım asrın hikâyesi…”

O hikâye, gerçekte;  ‘şehrin hikâyesidir’ Şehrin kazanımlarıdır.

Teklifim ne olacaktır, “Esat Kabaklı ‘ya F.Ü. Fahri Doktora Unvanı…” vermelidir.

Halen Sn. Kabaklı, İ.Ü. Devlet Konservatuarı, Sanatçı Öğretim Görevlisidir…

Günümüzde Elazığ Şehrini en iyi tanıtan bir simadır…

Sözün özü nedir; “Kahramanlarımızı yaşatalım!”

Yazarın Diğer Yazıları