Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Elazığ İlim ve Hizmet Vakfı

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bir kıvılcım, bir büyük gönül yangınına sebep olabilir mi?
İnancımız, “içinizde hayırda yarışan topluluklar bulunsun!”
İş Adamı, Halis Yıldız’ın bir çağrıları oldu;
“Fırat Üniversitesi’nde okuyan öğrencilere burs verelim!”
Bu çağrı, tarihinde; ‘İlim, hikmet, irfan merkezi olarak bilinen tarihi Harput Şehrinin manevi iklimine sahip erdemli insanları bağrından çıkaran…” Elâzığ Şehrineydi…
Bu çağrıya ilk desteği, “Elâzığ Kahveciler ve Kıraathaneler Odası Başkanı Ferhat Evsen’den…” geliyordu. 
Ferhat Evsen basın açıklamalarında şu ifadeleri kullanacaklardı;
 “Bugün Fırat Üniversitesi’nde eğitim öğretimine devam eden 45 bin tane öğrencimiz var. Bunlarla ilgili Rektörümüz Sayın Fahrettin Bey ile görüştük. 
İhtiyaç sahibi bin öğrenciye Elazığ’daki Sivil Toplum Kuruluşları, oda başkanları olarak bin öğrenciye bin TL burs kampanyası adı altında bir kampanya başlatmış bulunmaktayız. 
Biz de dahil oda olarak ilk ödemeyi yaptık ve bu konuda ilk günkü basın açıklamamızla birlikte destek olacak bütün sivil toplum kuruluşları oda başkanlarına şimdiden teşekkür ediyoruz.”
İsterim ki, bu yürekli,  ruhunda mayalanarak vicdan kokan, çağrılar bir büyük seferberliğe dönüşsün!
Şehrin bir büyük gaye, bir büyük hizmet ideali olarak yeşersin, toprağın derinliklerine kök salsın!
Bizim medeniyetimizin adı, “Vakıf Medeniyetidir!”
Vakıf nedir?
“Bir hizmetin gelecekte de yapılması, sürüp gitmesi için, belirli şartlarla ve resmi bir işlemle bırakılan gelir, para ya da mülk…”
Bizim gönlümüzden geçen nedir?
Elâzığ Şehrini, “İlim ve Hizmetin Şuurunda bir Vakıf Şehri…” yapalım.
Fırat Üniversitesi’nde, “45 bin öğrencimiz eğitim alıyor!”
Türkiye’nin dört bir yanından ve öyle ki, ‘gönül coğrafyamızdan da…’ İlim tahsili yapmak için gelen öğrencilerimiz…
Bu öğrencilerimiz, ‘bu şehrin erdemli ikliminde kaynaşıyorlar…’ birlikte, ‘aynı havayı solukluyorlar’ Bu şehrin, ‘suyuyla, toprağıyla yoğruluyorlar’
Geliniz, güzel şehrimizi soluklayan, “Elazığ İlim Hikmet Vakfını…” birlikte kuralım!
Valiliğimiz, Belediyemiz, Üniversitemiz ve şehrimizdeki, ‘Sivil Toplum Örgüleri…’
Bu vakıf, “Elazığ Şehrinin, rol model olabilecek vakfı…” olsun!
Bizim tarihimizde, kültürümüzde, hafızamızda yaşadığımız vakıf nedir?
Vakıf, “yorgunu dinlendiren misafirhane, yetimi barındıran yurt, yoksulu güldüren yuva…”
Vakıf, “Cahili öğreten okul, açı doyuran aşevi, hastayı tedavi eden hastanedir…”
Vakıf, “Mutluluğa, huzura götüren kapsamlı ve görkemli bir yoldur…”
Vakıflar, ‘hamiyetli bir şuuru geliştirir…’
O şuura günümüzde o kadar çok ihtiyacımız var ki?
Aklımızın, inancımızın, örfümüzün emrettiği, ‘infak kültürü…’ güçlü bir toplum dokusunu hazırlar.
Nisa Suresi 69 ayet bizleri o kadar etkiler ki, 
“Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar. Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.”
Enaniyetten tamamen uzak, sadece Allah rızasını kazanmak için, ‘vakıf insan ruhunu…’ oluşturmak gayesi ile bir araya gelen, ‘hamiyetli, ihlaslı, izzetli, ikramlı bir topluluk…’ neler yapmaz ki?
Bu şehrin katma değerinin büyümesinde de, ‘vakıf zihniyetinin rolü…’ büyük olacaktır.
Haydi, Elazığ diyelim… Güzel, kalıcı, istikrarlı hizmetler seni bekliyor. 
Selam ve Muhabbetle.
 

Yazarın Diğer Yazıları