Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Çubuk Bey Müzesi Olmalı

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

                                
Elâzığ Şehrinin eski adıyla Mezire’de kuruluş tarihi 1834 yılında Reşit Mehmet Paşa zamanıdır.
Şehrin ilk mahalleleri arasında yer alan Çarşı Mahallesi’nde dönemin Valisi Enis Paşa tarafından 1896 yılında, “Hükümet Konağı…” yapılacaktır. 
Hükümet Konağı, son Osmanlı Döneminin mimari eserleri arasında yerini alacaktır. Bu tarihi bina, 1984 tarihine kadar Elâzığ Hükümet Konağı olarak kullanılacaktır. 
Arkadaşlarımızla yaptığımız sohbetlerde, sıklıkla Harput’un fethinden söz ederiz. Malazgirt-1071 zaferinden 14 yıl sonra Çubuk Bey tarafından (1085 tarihinde) fethedilecektir. 
Fethin 900.Yıldönümü 1985 tarihinde dönemin Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Temizer’in büyük gayretleriyle kutlanacaktı. O tarihlerde, şehrin aydınlarının, yazarlarının, gönüllü kuruluşlarının büyük bir aşkla, güvenle, heyecanla seferber olduklarını görüyorduk. İlk defa, Harput’un 900. Yıl fethi anısında; “Çaydaçıra…” isimli renkli ofset gazete çıkarılacaktı.
O dönemde en dikkate şayanda birçok bilim adamını bir araya getiren “Harput Fetih Paneli…” gönüllerimizi, ruhlarımızı okşayacaktı. 
Daha sonraki yıllarda, dönemin Elâzığ Müftüsü Prof. Dr. Fikret Karaman’ın öncülüğünde, “Dünü ve Bugünüyle Harput Sempozyumu 24-27 Eylül 1998 tarihinde büyük bir katılımla gerçekleşecekti”  Bilgi Şöleninde sunulan bildiriler, “Dünü ve Bugünüyle Harput…” ismiyle iki Cilt halinde kalıcı bir esere dönüşecekti.
01-02 Ekim 2004 tarihinde “Belek Gazi ve Dönemi Sempozyumu…” F.Ü. Organizasyonunda, Elâzığ Valiliği ve Elâzığ Belediye Başkanlığının katkılarıyla gerçekleştirilecek ve tarihe ışık tutacak şekilde, “sonuç bildirisi…” yayınlanacaktı.
Sonuç Bildirisinde, “tarihi belgesel projelerin yapılması…” isteniyordu. O projeler arasında; “sinema filmi, dizi film, tiyatro ve çizgi film… vb. projelerin hazırlanarak kültür hayatımıza kazandırılması isteniyordu.”
Daha sonraki yıllarda Fırat Üniversitesi Bünyesinde, “Harput Araştırma ve Uygulama Merkezi” kurulacaktı. Bu merkez tarafından, “Harput Araştırmalar Dergisi” yayınlanacaktır. 
23-25 Mayıs 2013 tarihinde,  “Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu”  düzenlenecekti. 
Bu tarihi, “Bilgi Şöleni” bizleri kendi tarihimizle, irfan kültürümüzle, edebi zenginliğimizle, ses nehrinin Harput Havzasını kuşatan gönül iklimiyle buluşturacaktı.
Tarihi, kadim, efsanevi Harput’tan Mezire’ye inmişiz… Cengiz Aytmatov’un da ifade ettikleri gibi, Tarihin Vuslat Şehri Harput, günümüzde; “Türk Dünyasının Manevi Azığı!” içerisinde sakladığı cevherle Cumhuriyet Döneminde de, “tarihi buluşturan şehir!” olarak anılır olmuştur. Her şey elbet gün gelir, ‘aslına rücu eder’ 
Fuzuli’nin terennüm ettiği ifadeleri bu sütunumda sıklıkla tekrar ederim; “erdemli insandan, erdemli bir şehre yolculuk…” hayat serüvenimizle özlemimizdir.
Bizim tarihimizde, ‘efsaneleşen şehirler…’ vardır. Harput belki, sizlere ‘küçük bir coğrafya olarak görünür’ Ama bu coğrafya da, o kadar büyük hadiseler yaşanmıştır ki… O tarihi hadiseleri geliniz akıl süzgecinden, gönül imbiğinden geçirelim… Teknolojinin bütün imkânlarını birlikte seferber edelim. Şe efsanevi Harput Tarihini birlikte zaman tünelinden geçerek anlama şuuruna varalım!
Harput’un bizlere ilk kapılarını açan bahtiyar insan, “Çubuk Beydir!” 
Çubuk Bey 1086/87 Harput Merkezli Beylik kuracaklar. O beyliğin coğrafi sınırlar içerisinde, “Arapgir, Eğin, Çemişgezek, Palu ve Genç ilçelerimizi görmekteyiz…” 
Çubuk Beyliği 1112 tarihine kadar Harput Merkezli olarak devam edecektir. 1112 tarihinden itibaren, “Artuklu Beyliği Dönemi başlayacaktır!”
Burada bir teklifimiz olacak; Tarihi solukladığımız, “Eski Hükümet Konağının…” teklifimizin başında inşallah diyelim, “Çubuk Bey Müzesi…” olarak bu şehre kazandırılması!
Tarihi efektlerle, görsellerle; 9 asrı bu tarihi mekânda yaşamak isteriz!  Her zaman için ifade ederim; Malazgirt-1071’den, Kubbet-ül İslâm Şehri Ahlat’tan tarihi Harput Şehrine manevi bir akım/ uhrevi bir cereyana şahit olmaktayız. Coğrafyanın Vatan oluşunda, Harput Şehrinin apayrı bir iklimi, birleyici, derleyici, kaynaştırıcı tarihi ufku olmuştur. 
Tarihin efsanevi Hükümdarı Nurü’d Devle Belek bin Behram bin Artuk olarak bilinen, Belek Gazi Döneminde Harput, zaferlerle taçlanacaktır. Harput Şehri, Haçlı Seferlerine karşı; Erzurum’dan Halep’e kadar uzanan çetin ve emin bir duvar/ tarihin ibretle, hamiyetle ördüğü bir sur olacaktır.
İshak Sunguroğlu ’nun, Nurettin Ardıçoğlu ’nun, Fikret Memişoğlu’nun, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ’nun, Ahmet Kabaklı’nın, Şemsettin Ünlü ’nün kaleme aldıkları eserlerle; tarihin efsanevi Şehri Harput’un gönül dünyasına kapılar aralanıyordu. 
Fırat Üniversitesi Rektörümüze de bir teklifimiz olacak… Üniversitenin Kampüsüne üç giriş kapısı bulunuyor. Bu kapılara; “Çubuk Bey, Belek Gazi ve Fahrettin Karaaslan…” isimlerinin verilmesi…  Elâzığ Şehri, toprağıyla, havasıyla, suyuyla ve özellikle de, ‘Harput Beyefendisi’ olarak da anılan insanıyla müstesna bir şehrimiz… 
Bu müstesna şehirde, ‘tarihi soluklamak…’ isterim. O iklimi, ‘tefekkür etmek isterim…’
Sayın Valimiz Dr. Ömer Toraman Beyefendi belki de bu şehre en kalıcı hizmetiniz; “Çubuk Bey Müzesi…” olacaktır. Sizlerden böyle bir kararlılığı beklediğimizi ifade etmek isterim
Selam ve Muhabbetle

Yazarın Diğer Yazıları