Aşağılık kompleksi, taklitçilik ve kimlik bunalımı, insanı eninde sonunda putlara götürür...
Kur'an'da ismi en çok geçen peygamber Hazreti Musa olup 136 defa ismi geçmekte iken, en çok bahsedilen toplum ise İsrailoğulları olup, yüzden fazla ayette bu toplum konu edilmektedir.
Peki Kur'an neden en çok israiloğullarından bahseder?
Cevabı açıktır: "Ey Ümmeti Muhammed ve insanlık, siz de onlar gibi yahudileşmeyin!" mesajı verilmektedir.
Bugün insanlık ve değerlerinden uzaklaşan bazı "müslümanlar" birçok konuda olduğu gibi inanç ve düşünce bakımından da maalesef yahudileşmiştir.
İsrailoğulları, Aşağılık Kompleksi ve Taklit Hastalığı: Bir İbret Hikâyesi
1-Zulümden Kurtuluş ve Kimlik Bunalımı:
Kur’an-ı Kerim, İsrailoğulları’nın tarihini sadece bir kavmin geçmişi olarak değil, bütün insanlığa ibret olacak bir karakter çözümlemesi olarak anlatır.
Yüzyıllarca Firavun’un baskısı altında yaşayan bu kavim, zulümden kurtulduktan sonra bile zihinlerindeki esaretten kurtulamamıştır.
Allah Teâlâ onların bu ruh hâlini şöyle anlatır:
“İsrailoğullarını denizden geçirdik. Derken putlara tapan bir kavme rastladılar. ‘Ey Musa! Onların ilahları gibi bize de bir ilah yap!’ dediler. Musa dedi ki: ‘Siz gerçekten cahil bir kavimsiniz!’”
(A’râf Sûresi, 7/138)
Bu ayet, o günün İsrailoğulları’nın fiziksel olarak özgürleşmiş ama zihinsel olarak hâlâ Firavun’un kültürel etkisinde olduklarını göstermektedir.
Zulüm altında büyüyen toplumlar çoğu zaman zalimlerinin üstünlüğünü içselleştirir. Onların giyimini, yaşam tarzını, ekonomik ve hukuki sistemlerini, hatta inanç biçimlerini “üstünlük” göstergesi zanneder. Bu, klasik psikolojide aşağılık kompleksi (inferiority complex) olarak tanımlanır; Kur’an ise bunu “kalplerin hastalığı” olarak ifade eder (Bakara, 2/10).
2-Buzağıya Tapınma: Zihinsel Esaretin Zirvesi
Kurtuluşun ardından İsrailoğulları, Hazreti Musa (a.s.) Tûr’a gittiğinde, Samirî adlı bir kişinin yaptığı altın buzağı heykeline tapınmaya başladılar.
Kur’an bu olayı şöyle bildirir:
“Musa’nın kavmi, onun ardından, ziynet eşyalarından yapılmış buzağı (heykelini, ilah) edindiler. Onun böğüren bir sesi vardı. Onun kendileriyle konuşmadığını ve doğru yola iletmediğini görmüyorlar mıydı?”
(A’râf, 7/148)
Buzağı heykelinin “böğüren” şekilde yapılması dikkat çekicidir. Çünkü Firavun’un Mısır’ında boğa ve buzağı figürleri bolluk ve güç sembolü olarak tapınılan tanrıları (özellikle Apis adlı kutsal öküzü) temsil ediyordu.
İsrailoğulları, Mısır'dan çıktıktan sonraki yeni hayatlarında; Firavun'un ölmesine ve Mısır'ı da terketmelerine rağmen, kendilerine zulmeden Firavun’un putlarını yeniden üretmiş, özgür hayatlarında putperestliğe dönmenin özlemini çekmişlerdi...
Bunun kökeninde, taklitçilik vardır. Nitekim Allah'ın Rasülü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Sizden öncekilerin yoluna karış karış, arşın arşın uyacaksınız. Onlar bir kertenkele deliğine girseler, siz de oraya gireceksiniz.”
Sahâbe: “Ey Allah’ın Rasûlü! Yahudi ve Hristiyanları mı kastediyorsun?” dediler.
Efendimiz: “Ya kim olacak?” buyurdu.
(Buhârî, Enbiyâ 50; Müslim, İlim 6)
Bu hadis, taklit hastalığının sadece İsrailoğulları’na değil, her ümmete sirayet edebileceği uyarısını yapar.
3. Aşağılık Kompleksi ve İlah Arayışı
İsrailoğulları, Peygamberlerinin izinde yaşadıkları dönemde, Allah’ın kendilerini diğer toplumlardan üstün kıldığını (Bakara Suresi, 2/47) ve birçok nimetle ikram edildiklerini (2/57, 7/160) bilmelerine rağmen, sürekli olarak başkalarının ilahlarına özenmiş, kendi kimliklerinden utanmışlardır.
Bu durumun arkasında şu psikolojik süreçler vardır:
Zalimle özdeşleşme: "Uzun süre baskı gören birey veya toplum, zalimi güçlü ve başarılı gördüğü için onun kimliğini taklit eder."
Kimlik boşluğu: Özgürlüğe kavuşan ama manevî temeli zayıf toplumlar, eski alışkanlıklarının yerine yenisini koyamayınca, “tanıdık putlara” geri döner.
İnançsız özgürlük: Allah’tan gelen emirleri değil, kendi arzularını rehber edinen bir özgürlük anlayışı, yeni putlar üretir.
Kur’an bu eğilimi şöyle kınar:
“Hevâsını (arzularını) ilah edineni gördün mü?”
(Câsiye Suresi 45/23)
Yani İsrailoğulları, hakkı biliyor ama zihinlerindeki kibir, heva ve hevesleri ile benliklerini kaplayan aşağılık duygusu onları hakikatten uzaklaştırıyordu.
4. Günümüze Mesaj: "Zihinsel Esaretten Kurtulmak"
Kur’an, tarih anlatmaz; insanı anlatır.
İsrailoğulları kıssası da bugünün insanına şunu söyler:
“Zalimin putunu kırmak kolaydır, ama zalimin düşüncesini kırmak zordur.”
Bugün de nice toplumlar, teknolojide, kültürde, siyasette güçlü gördükleri toplumları ölçüsüz biçimde taklit ederek kendi benliğini kaybediyor.
Taklit, kişiliksizliğe; kişiliksizlik, ilahsızlığa; ilahsızlık ise yeni buzağılara götürür.
Hz. Ömer (r.a.)’ın şu sözü burada derin bir uyarıdır:
“Biz izzetimizi İslam’da bulduk. Onu başka yerde ararsak, Allah bizi zelil eder.”
İsrailoğulları’nın tarihi, bir kavmin düşüş hikâyesi değil, insanın kendi içindeki zaaflarla mücadelesinin hikâyesidir.
Aşağılık kompleksi, taklitçilik ve kimlik bunalımı, insanı eninde sonunda putlara götürür...
Kurtuluş, Firavun’dan değil; Firavun’u içimizden kovmaktan geçer.
“Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi saptırma (sapmasına fırsat verme).”
(Âl-i İmrân, 3/8)