Bayram eden işçi olmamıştır. Hep sömürenler bayram etmiştir...
İstediği kadar namaz kılsın, istediği kadar ibadet etsin veya sol yumruğu havada emekçi geçinsin farketmez…
Peygamber Efendimiz, Allah'ın kıyamet günü kendilerine hasım-düşman olacağı insanlardan bir grubun da "işçiyi çalıştırdığı halde ücretini (hakkını) vermeyen kimse" olduğunu haber vermiştir. (Buhari, Büyu-106)
İşçisinin sigortasını yatırmayan veya eksik yatıranın düşmanı Allah'tır!
İşçisini fazla çalıştırıp mesaisini ödemeyenlerin, tatil günlerinde çalıştırıp hakkını vermeyenlerin düşmanı Allah'tır!
İşçisine izin hakkını kullandırmayıp, izinli olduğu günlerde yevmiyesinden-günlüğünden kesinti yapanların ve bu haksız kesintilerle zenginleşip, umre turlarına katılan- hacca gidenlerin hasmı-düşmanı Allah'tır!
Gerekli denetim ve kontrolleri yapmayıp işçi ve emekçinin sömürülmesine göz yumanların, bu sömürü çarkını devam ettirenlerin de düşmanı Allah'tır ! Bu listeyi uzatabilirsiniz…
İşçi ve emekçi ile her hak sahibinin hakkının tam ve eksiksiz ödenmesi, kimsenin sömürülmemesi ile ilgili olarak Kur’anı Kerim’de Allahu Teala şöyle buyurmuştur: “Artık ölçüyü, tartıyı tam yapın, insanların haklarını-mallarını eksik vermeyin…” (A'râf Suresi, 7/85), bir başka ayette de;
“Ey inananlar! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin” (Nisa Suresi 4/29).
Bu ayetlerden anlaşılan en önemli husus, haksızlık yapılarak bir başkasının malına el koymanın veya onu hakkından mahrum edip, kısarak-eksilterek vermenin haram olmasıdır. Dinimizde sadece domuz eti ve alkol haram değildir. Bunlarla birlikte kul hakkı yemek de en büyük haramdır. Bunu söylerken, Allah’ın haram saydığı ve büyük günahlardan olan o işleri asla hafife almıyoruz. Fakat şu hakikati ifade etmeye çalışıyoruz: “Toplumun algısında haram olan şeyler; sadece domuz eti, ve alkollü içkilere indirgendiği günden itibaren “hak yemek” artmış, ve insanların emeğini sömürmekten, işçisinin hakkını vermemekten kimse korkmamıştır.”
Peygamber Efendimiz hadislerinde şöyle buyurmuştur: “İşçi kardeşleriniz sizin işlerinizi yapan kimselerdir. Allah onları ellerinizin altına verdi; dileseydi sizi onların eli altına sokabilirdi. Öyleyse, yanınızda işçi çalıştırıyorsanız, yediğinizden onlara da yedirin, giydiğinden giydirin. Onlara güçlerini aşan bir iş teklif etmeyin; eğer zor bir işi yapmalarını isterseniz, siz de onlara yardım edin!” (Müslim, İmân, 38, 40).
Yine bir hadislerinde; “Çalıştırdığınız kimsenin ücretini henüz teri kurumadan veriniz!” (Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, IV/97) buyurarak, işçinin hak ettiği ücretin geciktirilmeden ve haklarından herhangi bir kesinti yapılmadan ödenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Oysa bugün bazı işverenlerin hukuku dolanmak adına, işçisinin maaş kartına el koyarak, hesaplarına yatırdıkları parayı çekip, belli bir bölümünü kesinti yaparak ödediklerine birçok kişi şahittir…
Oysa bizim medeniyetimiz, ona inananlar tarafından yeterince anlaşılmasa da, "hak ve iyilik medeniyetidir." Herkesin sorumluluğu ve görevi farklıdır. Fıtrata-insan tabiatına uygun davranılıp, kimse sorumluluğundan kaçmadığı sürece, "insan" mutlu olacak, zulüm ve haksızlık da olmayacaktır.
Ayrıca her işçi de kendisine verilen işi ve işyerini emanet bilmeli, kendisine emanet edilen işin hakkını vererek yapmalı, kendi boğazından ve bakmakla sorumlu olduklarının boğazından haram lokma geçirmemeye dikkat etmelidir. Peygamberimiz herkesin sorumlu olduğu hakkında mealen şöyle buyurmuştur:
“Hepiniz çobansınız; hepiniz idarenize verilenlerden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve idare ettiği halkından sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve ev halkından sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve evinden sorumludur. Hizmet eden ve işçi, işverenin malının-işinin çobanıdır; o da onlardan sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve idarenize verilen iş ve görevlerden sorumlusunuz.” (Buhârî, İstikrâz 20)
İşçi, işveren ve herkes, sorumlu oldukları bilinciyle hareket etmeli, hak yemeden ve hak çiğnemeden Allah’ın huzuruna varmayı gaye edinmeli, haramla gelişen bir vücuda layık olanın, ahirette ateş olacağını unutmamalıdır.
Helalinden kazanıp-kazandıranlara, boğazından haram lokma geçirmeyenlere selam olsun...