Şehre Hakimiyet Gözüyle Bakmak

Hakimiyet Gazetesi olarak 12. Yayın yılımızı kutluyoruz. Bizzat devletin çıkardığı Vilayet Gazeteleri ayrı tutulursa, 1930 yılında Turan Gazetesi ile başlayan ilimiz medya tarihi açısından 12 yıl çok önemli bir zaman gibi görünmese de şehrimizde yeni bir soluk, yeni bir heyecan, yeni bir anlayış ve yeni bir medya etiği getirdi Hakimiyet Gazetesi.

Şehre Hakimiyet Gözüyle Bakmak
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Şehrimizin ve insanlarımızın çıkarlarını, gazetecilikten daha önemli gördü Hakimiyet… Bu şehrin ortak paydalarının var olduğunu, bu ortaklıkların bir sinerjiye dönüşerek her alanda güzel işlerin yapılabileceğini hep dile getirdi Hakimiyet…

Şehrin en önemli paydaşı gördü kendini. Sorgulamadan, yargılamadan, hesap sormadan ve kimseyi hedefe koymadan “Bu iş böyle de yapılabilir” konumunda deniz feneri  oldu. Eksiklikleri gördü, yanlışlara dikkat çekti ama sadece eleştiri konumunda kalmadı. Dikkat çektiği, uygulamalarda aksaklıklar gördüğü hemen her konuda önerileri ve tavsiyeleri oldu Hakimiyet’in…

Gazeteciliği kamu görevi olarak gören, kalemini ve objektiflerini hep kamu yararına olacak işlere yoğunlaştıran, bunu yaparken de kişilerle değil yanlış uygulamalarla cebelleşen bir anlayışı hakim kılan Hakimiyet mensubu  değerli gazeteci meslektaşlarımız hiçbir zaman kişisel ve hissi davranmadı, bunu aklından dahi geçirmedi.

Kalemi silah gibi asla kullanmadı, Hakimiyet’in yazarları ve muhabirleri. Hele hele şantaj aracı ve mahsuplaşma zemini olarak görmedi bu sayfaları. Deveyi amuduyla götürmenin verdiği vicdan azabıyla her ortamda dürüstlük taslayan, ahlaklı ve erdemli olma ilkeleri vazeden çıkarcılardan ve üç maymunu oynayan kişi ve şehrin bazı asalaklarının hep ensesinde oldu bu gazete…

Hakimiyet; gazeteciliğin saygınlığını sıfırlayıp, adamlık mertebesine yükseldiklerini zanneden insan müsveddelerinden hep uzak durdu. Kıt kanaat geçinse de mesleğini onuruyla ve şerefiyle yapanların da hep yanında oldu ve hep destekledi.

Ne gizli ajandası ne de B planı oldu bu gazetenin. Gündemi yazdı, gündemin şehre getirisi ve götürülerini gördü sadece. Zaman zaman yazdıklarımızdan gücenen büyüklerimiz de oldu elbet. Yanlışların dile getirilmesinden ve doğruların önerilmesinden uykuları kaçanlar oldu tabi ki.  Hatta, elimize gelen ve tüm şehir halkını ilgilendiren bir bilgiyi haber yapmak yerine  ilin en tepe yöneticisini bizzat arayıp tehlikeyi haber vermemiz üzerine; tepe yöneticinin teşekkür ederek gerekli önlemleri almak gibi bir tavır sergilemek gibi sorumlu bir devlet adamı vasfını kullanmak yerine,  “Bu bilgi size nereden geldi?” Sorusuna muhatap olduk.  Tepe yöneticinin sorusuna verdiğimiz “Gazetecilikte bilginin kaynağı sorulmaz, burada haber değil alacağınız önlemler önemli” cevabımıza karşı, “Günü gelir biz de sizden çok şey esirgeriz” tehdidine maruz kalmış bir gazete olarak, ne tehditlere ne de gözdağlarına pabuç bırakmadık ve herdem şehrin ve hemşerilerimizin yanında olduk.

Bizim iki kırmızı çizgimiz oldu hep. Biri Elazığ, diğeri Türkiye… Bu iki öncelik, herkesten ve her şeyden önemliydi bizim için. Bu iki hassasiyetimize halel getirecek her adım, her tavır ve eylem, karşısında bizi buldu.

Siyasilere önerilerimiz, il yöneticilerine eleştiri ve tavsiyelerimizin temelinde de bu yatıyor. Yoktur bizim ne ezeli ve ebedi düşmanımız.  Yine bulunmaz bizim hata yapsa bile koruyacağımız ebedi ve ezeli dostlarımız. Yanlışa yanlış demek ama doğruların en cesur müdafi olma da bizim hep şiarımız oldu.  Hakimiyet, bu şehrin ve ülkenin dostlarıyla dost, düşmanlarına düşmandır.

2020 depremi ve ardından yaşanan pandemi sürecinde yapılan güzel hizmetler kadar aksaklıkları da dile getiren, halkımızın yaşadığı sorunları gündeme getiren ve bu konuda yöneticilerimizin önlemler almalarını sağlayan sorumlu bir gazetecilik örneği ortaya koyan Hakimiyet Gazetesi’nin tavrı bundan sonra da değişmeyecek, halkımızın yanında durmaya devam edecektir.

Her günün yeni bir başlangıç olduğunu bilen ve şehri için yeni şeyler söyleyen Hakimiyet Gazetesi’ne geçmişten bugüne emek veren ve ter akıtan tüm çalışanlarına teşekkür ediyoruz.

Son söz Yunus’un: “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası”

Nice 12. yıllara…