SANSÜRÜ SANSÜRLEME...

SANSÜRÜ SANSÜRLEME...
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,  10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ nedeniyle yayımladığı mesajında, “Türkiye olarak basın özgürlüğünden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğimiz gibi, bu kavramın istismar edilmesine de içeride ve dışarıda ülkemiz aleyhine kara propaganda için kullanılmasına da asla müsaade etmeyeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.
Bu açıklamanın ardından Halk TV, KRT ve TELE 1’in ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Cumhurbaşkanı pozisyonundaki kişi, bir gazetenin ismini vererek, açıkça, ‘Bu gazeteyi almayın, ben de zaten okumuyorum’ diyebiliyor. Ne demek bu yani? Böyle bir ortamda basın özgürlüğünden nasıl söz edebilirsiniz?” demiş.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun basın özgürlüğü nedir ne değildir gibi ciddi bir algısal ve mantıksal sorunu olduğu gibi, bir yöneticinin kendi görüşünü ifade etmesinin yasalara aykırı olmadıkça suç sayılamayacağını bilmediği gibi bir de temel hukuksal  eksikliği de var.
Hadi Kılıçdaroğlu’nun mantığıyla gidelim. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Ocak 2021 tarihli manşetinin hatırlatılması üzerine “ben okumuyorum, siz de para verip alamayın” cümlesini basın özgürlüğüne müdahale olarak yorumlamış.
Peki, Erdoğan’ı bu cümleyi kurmaya iten sebep ne? Sözcü Gazetesi 2020’nin felaket ve kaos haberlerini derleyip ay ay verdiği tam sayfa manşetinde, Ayasofya Camii’nin açılışını da felaket olarak göstermesi ve bunu manşetten vermesi…
Gazete bu hatasını kabul edip “editöryal  hata” limanına sığınma zorunda kalmış ve resmen olmasa da yanlışlığını kabul etmişken Kılıçdaroğlu, Sözcü’nün Ayasofya’nın açılmasını felaket olarak gösterip inançlı kesimlerin hassas duygularıyla alay etmesini görmüyor da, şahsi olarak “bu gazeteyi okumayın” cümlesini özgürlükleri kısıtlama olarak görüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu haberi dolayısıyla eğer Sözcü Gazetesi’nin basımını, dağıtımını durdursaydı ya da farklı bir şekilde cezalandırmış olsaydı işte o zaman burada basın özgürlüğünün engellenmesinden söz edilebilirdi.
 Gazete, her şeye rağmen basımına ve zehrini akıtmaya devam ediyorsa bunun adı tam da basın özgürlüğüdür.
Erdoğan’ın herhangi bir yaptırım olmadan bir gerçeği ifade ederek “ben okumuyorum siz de okumayın demesine sansür denemez. Dense dense; halkın değerlerine karşı milli bir duyarlılık ve hassasiyet denir.
Peki, Kılıçdaroğlu’nun yaptığına ne denir? Onun ki Sözcü’nün milletin değerlerine yaptığı hakareti onaylama ve inançlara koyduğu sansürü sansürleme… Başarılı mı? Oldukça!…