KANDİLLİ ISRARCI

KANDİLLİ ISRARCI
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İlimizde yaşanan depremler kadar en çok konuşulan konulardan biri de depremin teknik bilgileri ve özellikle şiddeti.
Pazar günü sosyal medyada depremin etkileri kadar şiddeti de konuşuldu. Sebebi ise bu konuda uzman ve etkin kurumların farklı farklı rakamlar açıklamış olmaları.
AFAD önce 5.2 ilan ettiği depremin şiddetini kısa süre sonra 5.3 olarak revize etti.
Kandilli ise başından beri 5.6 dedi ve herhangi bir revizeye gitmediği gibi dediğinin arkasında durdu ve Prof. Feyzi Bingöl ve bazı deprem uzmanlarından ilk kez duyduğumuz “Uluova fay hattı” hareketlendi beyanı  yerine, bu depremi 24 Ocak'ta Sivrice'de meydana gelen depremin artçısı olarak değerlendirdi.
Yine bazı yabancı kaynaklarda şiddeti 6.4 olarak açıklanan deprem de gösterdi ki bilimsel kurumlar ve bu işle görevli kurumlar arasında ciddi bir teknoloji farkı ile birlikte anlayış farkı var.
Hükümet kanadının ve yetkililerin, resmi kurum olarak AFAD’ı esas alması ve buradan açıklanan rakamı telaffuz etmesi, “Kandilli kimin kuruluşu” tepkisine sebep oldu.
Sonuçta; Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü de Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı, rektörü Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanmış Boğaziçi Üniversitesi’ne bağlı bir resmi kurum.
AFAD’ın mı yoksa Kandilli’nin mi cihazları daha teknolojik ve daha hassas bilmiyoruz. Yaşanan bu bilgi kirliliği ve değişik rakam açıklamaları kurumlara olan güveni ciddi anlamda zedeliyor.
İki kurumumuz da güzide ve çok faydalı çalışmalar yapan kurumlar. Özellikle AFAD; sadece depremi ölçen değil, deprem, sel, çığ, salgın ve daha bir çok doğal afetlerde anında vatandaşımızın yanında olan saygın bir kurum.
Böylesine önemli çalışmalar yapan gözde bir kurumu deprem şiddeti gerekçesi ile yıpratmamak gerek. Ancak AFAD’ın da bu örnek olay sonrası bir karar vermesi lazım gibi.
 Ya Kandilli ile oturup kafa kafaya verip ortak çalımalar yapıp bilgi paylaşımları ile kamuoyunun karşısına çıkacaklar  ya da AFAD asıl misyonuna yoğunlaşıp deprem şiddeti açıklamayı bilimsel bir başka resmi  kuruluşa bırakacak.
Sonuçta yaşadığımız bir deprem var ve bunun şiddetinden ziyade; yaşadığımız maddi, manevi ve psikolojik yıkımlarımız var. Derecesine değil ama kurumlara güvenirlilik konusundaki çelişkilere de ister istemez takılıyor insan.
Büyük bir ihtimalle AFAD en doğrusunu söylüyordur ama ortada bir kafa karışıklığı var ve bunu gidermek de yöneticilere düşer.
Bizim önerimiz, bu ikilemin ortadan kaldırılması ve kurumlara olan güvenin sarsılmaması.